Bu coğrafyanın aslı pusu….
Biriktirilen kinler, ertelenen düşmanlıklar netameli vakitleri bekliyor ortaya çıkmak için…
Yine öyle oldu…
İnsanlığın Tunç Kanunu hükmünü sürdü.,.
TBMM’ye girişim yasaklandı; Fetö’ye dokundum, dokunacağım, hem ona hem de cemaziyülevveline…
Vatan uykuda olduğu sırada serseriler ırzına geçmeye kalktı…
Hal bu!
Fetöcüler bundan sonra “kaçarken vuruldu” hilesine başvururlarsa, sözüm o iyi insanlarmış gibi davranmaya mecbur kalanlara…
Can Dündar olmayı beceremedik….
Eyvallah….
Meksikalı ünlü yazar C. Fuentes, “İktidarın en büyük korkusu masum insanlardır” diyor.
Gelin görün ki bu coğrafya da Can Dündar demokratlarının da korkusu “masumlar”.
Bakın o iri iri muhalefet eden ODATV, Aydınlık Sözcü, Cumhuriyet gazeteleri, nerede anlı şanlı HalkTV ve Ulusal Kanal…
Peki nerede meşhur PMD, TGS, ÇGD ve TGC…
Anladık ötekiyiz…
Buna da eyvallah!
“Madem ki fetva bize ait bastık bağrımıza mührümüzü."
Oysa gladylo hala iş başında. Sadece TBMM’de değil!
Avrupalı “gazeteciler” Türkiye’yi mesken tuttu.
Türkiye’yi zora sokacak, uluslararası arenada sıkıntı yaratacak bilgi ve belge toplamanın peşinde.
Siyasetçisinden gazetecisine, sivil toplum örgütü liderinden sıradan vatandaşa kadar çalmadıkları kapı kalmadı.
Bunların milliyeti Alman, Fransız, Hollandalı İsrailli…
Say sayabildiğin kadar..
Sordukları soru “Kanun Hükmünde Kararname ile gazeteciler cezaevine konuluyor, işlerini yapamıyorlar!”
Gel de anlat şimdi elin oğluna yaşanan garabeti..
Bu durum sadece gazeteciler ile sınırlı değil; öğretmeninden akademisyenine, işçisinden memuruna kadar hazırlanan infaz listelerine Fetö’nün yanı sıra sol, sosyalist, muhalif, Kemalist insanlar da üçer beşer sıkıştırılıyor.
Korkarım ki; at izi it izine karışacak…