Çayın fiyatı ikiye katlandı, enflasyonun gerçeği ortaya çıktı

Türkiye’de çaya %100 zam gelmesi, enflasyonun gerçek yüzünü ortaya çıkardı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ile halkın yaşadığı enflasyon arasında büyük bir fark var. Bu durum, hane halkı harcamalarını ve borçlanmayı artırırken, alım gücünü...

Türkiye’de çay fiyatları, son 100 gün içerisinde %100 oranında zamlandı. Bu durum, enflasyonun gerçek boyutunu gözler önüne serdi. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ile halkın yaşadığı enflasyon arasında büyük bir uçurum var. Bu uçurum, hane halkı harcamalarını ve borçlanmayı artırırken, alım gücünü düşürüyor. Devletin büyüme beklentileri ise gerçekçi değil.

TÜİK’in enflasyonu ile halkın enflasyonu arasında korkunç bir fark

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı Ağustos ayında tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) yıllık bazda %58,12 arttığını açıkladı. Bu oran, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en yüksek enflasyon oranı olarak kayda geçti. Ancak, halkın yaşadığı enflasyonun çok daha yüksek olduğu ortada.

Çay fiyatları, son 100 gün içerisinde %100 oranında zamlandı. Bir paket çayın fiyatı 50 TL’den 100 TL’ye çıktı. Çay, Türk halkının günlük hayatının vazgeçilmez bir parçası. Çay tüketimi, 2022 yılında kişi başına ortalama 3,5 kilogram olarak gerçekleşti.

Çay fiyatlarındaki artış sadece bir örnek. Devlete ait ürün ve hizmetlerde de yılbaşından bu yana %250 ile %300 arasında zam yapıldı. Elektrik, doğalgaz, su, ekmek, et, süt, peynir, yumurta gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları da sürekli arttı. Ulaşımda da durum farklı değil. Benzin ve mazot fiyatları 42 TL’ye dayandı. Araç sahipleri için yakıt masrafı büyük bir korku haline geldi.

Tüm bu zamlar karşısında TÜİK’in açıkladığı %58’lik enflasyon oranının gerçeği yansıtmadığı açıkça görülüyor. Halkın yaşadığı enflasyonun çok daha yüksek olduğu biliniyor. Bu durumda, devletin maaşlara yaptığı enflasyon farkı zamları da yetersiz kalıyor. Halkın alım gücü her geçen gün biraz daha düşüyor.

Devletin büyüme beklentileri gerçekçi değil

Devlet, enflasyonla mücadele etmek yerine, büyüme rakamlarıyla övünmeyi tercih ediyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2023 yılı için %4,5’lik bir büyüme hedeflediklerini açıkladı. Ayrıca, 2024 yılı için %3,5’lik, 2025 yılı için %3’lük, 2026 yılı için ise %2,5’lik büyüme beklentileri olduğunu söyledi. Bu beklentiler, uluslararası kuruluşlar tarafından da destekleniyor. Örneğin, JP Morgan, Türkiye’nin 2023 yılında %4,2 büyüyeceğini tahmin ediyor.

Ancak, bu büyüme rakamları gerçeği yansıtmıyor. Çünkü, Türkiye’deki büyümenin temel kaynağı hane halkı harcamaları. Hane halkı harcamaları, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yaklaşık %60’ını oluşturuyor. Hane halkları ise alım güçlerinin düşmesine rağmen daha fazla harcama yapmak zorunda kalıyorlar. Bu harcamaların bir kısmı borçlanma yoluyla gerçekleşiyor.

Kredi kartı borcu ve kredi borcu gibi borçlar artıyor. Bu da demek oluyor ki, hane halkları gelecekteki gelirlerini bugünden tüketiyorlar. Bu şekilde sağlanan bir büyüme sürdürülebilir değil. Aksine, hane halklarının borç yükünü artırarak daha fazla fakirleşmelerine neden oluyor.

Devletin yapması gereken şey, enflasyonu kontrol altına almak ve hane halklarının alım gücünü artırmak. Bunun için de faiz oranlarını yükseltmek, konut piyasasını denetlemek ve arzı artırarak fiyatları düşürmek gibi tedbirler almak gerekiyor.

Ancak devlet bunların yerine tam tersini yapıyor. Devlete ait kuruluşlar, konut fiyatlarını piyasanın üzerinde belirliyor ve fiyatları yukarıya çekiyorlar. İnşaat maliyetleri de arttığı için inşaatçılar da fiyatlarını yükseltiyorlar. Bu da konut piyasasında bir balon oluşmasına neden oluyor.

Sonuç olarak, Türkiye’de çaya %100 zam gelmesi, enflasyonun gerçek yüzünü ortaya çıkardı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ile halkın yaşadığı enflasyon arasında büyük bir fark var. Bu durum, hane halkı harcamalarını ve borçlanmayı artırırken, alım gücünü düşürüyor. Devletin büyüme beklentileri ise gerçekçi değil.

Ekonomi Haberleri