Darbe Organizatörleri

İNANÇ YILAN

Konumuz Washington Post Gazetesinin darbe olacak ülkeler haberi, içeriğimizin de darbe sevdalıları olması gerekiyor ama zihin boyayıcıların ya da algı yönlendiricilerinin, dünyanın Hedef Ülkelerindeki belli başlı operasyonlarını anlatmazsak sanki bunlar sadece bize ya da Müslüman coğrafyaya ait çarpıklıklar gibi algılanacak. Önce konuyu iyice derinleştirelim. Yoksa birileri çıkıp bizi eleştirmeye hatta aşağılamaya çalışıyor ya! Köpeksiz köy bulunca değneksiz gezmek kolay tabi…

 

 

Asya’da yayılan Komünist hareketlerin veya pek çok ülkede git gide yükselen Milli Değerlere karşı mücadelede çok uluslu Hıristiyan dünyadan ve özellikle Vatikan’dan beklediği rantı alamayan CIA yöneticilerinin kesinlikle en başarılı çalışmasının adıdır Moon... Güney Koreli Sun Myung Moon’un kurucusu olduğu bu tarikat bizim meşhur meczubun (Fetullah Gülen) ilk söylemleriyle yola çıktı. Barış, kardeşlik eğitim vesaire. 1954 yılında Seul-Güney–Kore’de “Birleştirme Kilisesi”ni kurdu. Şimdi ne alaka diyeceksiniz ama üç yıl önce Komünizm’den kurtarma bahanesiyle Kore’yi işgal eden (1951) ABD tarafından pek bir alakayla karşılandı. Çünkü birleştirme kilisesinin en büyük düşmanı komünizmdi.

 

 

Bakın şimdi rastlantıya, Fetullah Gülen’de Erzurum’a döner dönmez Komünizmle Mücadele Derneğinin kuruluşu için çalışıyor. Vaiz değil de serbest girişimci sanki! Sana ne komünizmden, Ateizmle Mücadele Derneğini kursana birader, senin için tehlike dinsizlik değil de devletin ticarete bakış şekli mi?

İkilinin yaşam öykülerinde ilginç noktalardan biri de zaman içinde ABD’ye göçmeleridir. Ancak ikisinin de ülkeye girişinde sıkıntı oluşunca CIA’in sihirli dokunuşları devreye girer. Aralarındaki tek farkta, kendi kendilerine uydurdukları dini söylemlerden doğan çarpıklıklardır. Katolik kilisenin din adamları evlenemez şartına rağmen Sun Myung Moon evlenmiş hatta neredeyse futbol takımı sahaya sürecek kadar bebe belik yetiştirmişken, Fetullah Gülen müzmin bekardır. Oysaki Peygamber Efendimizin (sav) “Evleniniz, çoğalınız zira ben kıyamet günü ümmetimin çokluğuyla övüneceğim” şeklindeki kesin hadisine rağmen, Fetullah Gülen nedense bir yuva kurmamıştır. (Fetullah Gülen’in raporlu korkak olması da ayrı bir vakadır)

Rüyalarında Peygamberle sürekli toplantı yaptığını söyleyerek müritlerinin beynini (ya da işte yıllar içinde kalan şeye beyin dersek) yıkayan Fetullah’ın sözde toplantılarında, dinimize aykırı nasıl sapkınlıklar ürettiğini yayına hazırladığım “Asimetrik Savaş – Darbe Günlükleri” kitabımdan ayrıntılarıyla okuyabilirsiniz. Zaten hayatının bir noktasında İmam Maturidi dahil ehli sünnet alimleri okuyabilme bahtiyarlığına erişmişler bu konuda benden çok daha fazla bilgi sahibidirler.

Sun Myung Moon’undan devam edip, sahip olduklarını kısaca listeleyelim; Washington Times gazetesi, silah fabrikası, Üniversiteler, vakıflar ve bilumum şirketler... Bizim Fetullah’ın nesi eksik ondan. Elin Korelisi yaparda benim hemşerim yapamaz mı sandınız? Gazeteyse gazete, okulsa okul, şirketse şirket… Ama bizimkisi silah fabrikasıyla uğraşmak yerine silahlıları devşirmiş. Hatta asker ve polis kesmeyince savcı ve hakimleri de yetiştirip, geliştirip gerekli yerlere serpiştirmiş.

Şimdi ikilinin son ilginç özelliğini de anlatırsak bu sayfa da kapanır her halde. S.M.Moon, Hz.İsa’nın kendisine 15 yaşındayken göründüğünü ve Tanrı’nın krallığını dünyada kurmasını talep ettiğini iddia ediyor. Ama Moon o kadar alçak gönüllü ki (siz burayı kafayı sıyırmış olarak kabul edin lütfen), iki defa bu teklifi reddediyor ama ısrarlara dayanamayınca üçüncü de kabul ediyor. (Ey ALLAH’IM ben yazdım sen affet ne olur demekten başka çarem yok).

 

 

Elinkini güya Hz. İsa görevlendirirken bizimkisinin boyu kısa kalır mı hiç… Tutmayın küçük enişteyi diyerekten girişiyor bizimkisi konuya ve “Küçük Dünyam” kitabında aile şecerelerinde ki Seyyid’lik mevzuna bodoslamaya dalıyor;

“...Olabilir, öyle diyorlar. Ancak bu mevzu bizim aile içinde ne annem ne babam tarafından konuşulmazdı. Ben annemden iki defa böyle bir mecburiyetten bahis duydum. Her ikisi de şecerenin kaybolduğundan bahsederken oldu...”Küçük Dünyam – Fetullah Gülen anlatıyor.    

Aynı kitapta annesinden din bilgini, babasından ise sahabe aşığı diye bahsediyor ama her nedense evde ısrarla en önemli aile kaynağından bahsedilmiyor. Şimdi çok fazla irdelemenin gereği yok çünkü bu tür saçmalıklarla daha bolca konu edeceğiz kendisini. Malzeme bol, aceleye gerek yok.

Ne diyorduk, birileri/bazıları hani bize geri kalmış diyordu ya! Dünya’ya teknoloji satan ABD’nin en fazla müride sahip kilisesinin lideri olan Moon kendisini özel olarak(!) hatta ısrarlar üzerine görevi kabullenmiş gibi gösterirken hem ABD’de hem de diğer pek çok gelişmiş ülkede milyonlarca Mürit toplayabiliyormuş. Neymiş efendim, takunyalılarmış, geri kalmışlık falan demek ki aslında içi boş muhabbetlermiş.

Elbette özel yetkili(!) din adamı Moon’un tehlikelerini bertaraf etmek için mücadele ettiği ülkenin (Kuzey Kore’nin) de Juche saçmalığını uydurmuş bir aile tarafından, yönetimin babadan oğula geçtiği ilk komünist saltanatı olmasından daha normal bir şey yoktur. Hani bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim var ya! Moon’u anlamanın bir yolu da Kim ailesinin fertlerini tanımakla olacaktır. Dünyanın en içine kapalı ve öngörülemeyen ülkesinin bir numaralı veliahttı, Disneyland’a gidebilmek için sahte pasaportla Japon havaalanında enselenince yerine kardeşi oturuyor. Siz düşünün işte artık durumun vahametini de dünyanın ne kadar sıkıntılı bir nükleer felaketle karşı karşıya olduğunu.

 

 

Biri Kore’den diğeri Türkiye’den çıkmış iki figür, artı CIA ve Kasım Gülek. On parmağında on marifet olan Kasım Gülek, Gülen’in dediğine göre kendisini Morton Abramowitz’le (1989-91 arası ABD büyükelçisi) tanıştıran sihirli kişilik. Aynı zamanda Moon tarikatının Türkiye sorumlusu. Morton Abramowitz ise Derin ABD’nin en önemli isimlerinden olup, bir büyükelçiden çok CIA’in Balkanlar ve Asya çalışma istasyonlarının idarecisi, Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign/CFR) kıdemli üyesi ve bu kuruluşun dergisinde de yazarıdır. İlerleyen bölümlerde hem bu kuruluşa hem de bu şahsa rastlayacaksınız.  Zaten ABD’nin proje istasyonlarının olduğu ülkelere sıradan büyükelçi göndermediği bilinir.

Hazır Amerikan Büyükelçisi ve marifetli ilişkilerine değinmişken Güney Amerika’da sıkça dile getirilen bir gülünçlüğe de değinelim. Amerika Birleşik Devletlerinde neden darbe olmaz sorusunun cevabı olarak “Çünkü orada ABD büyükelçiliği yok” diyerek bu ülkenin kirli mücadelelerini özetler bölge insanı.  

 

 

Şimdi daha kolay anlaşılıyor Washington Post gazetesinin nasıl bir algı operasyonu için çalıştığı…