Derbeder...

İNANÇ YILAN

İlgili ve bilgili kişilerin sorguladığı ve bendeniz garibinde nacizane cevapladığı bazı konu başlıklarını ve yaklaşık diyalogları aktarıyorum;

  • Herkese dava açıyor!
  • Kim?
  • Cumhurbaşkanı...
  • Ne yapsın, canını sıkanı Külliyeye çektirip falakaya mı yatırsın!
  • Zaten basın özgürlüğü olsaydı bunları yapamazdı!
  • Yahu adama vurulmayan yafta mı kaldı! Daha nasıl bir özgürlük istiyorsunuz, sizinkisi basın fantazisi gibi birşey sanırım.
  • Öyle deme, bak Hürriyet’in muhalif yazarı kalmadı...
  • Evet, hepsi Sözcü’ye geçti. Hürriyette yazdıramayan patronsa, Sözcü de yazdıran da patron. Demek ki adam çiğ süt içmemiş karnı ağrımıyor! Ayrıca benim de pek adam akıllı yazdığım söylenemez ama bak Avaztürk’te yazabiliyorum. Demek ki sorun tavır değil niyet problemi!
  • Baksana kaç tane yazar içerde ve gazeteler kapandı!
  • Yahu canım kardeşim, zaman-bugün-taraf ve bilumum şer odaklarının manşetleri üzerinden deniz kuvvetleri bitirlmedi mi?
  • Yani şey şimdi...
  • Ordu yüz yıl geriye gidip, ne kadar subay varsa hepsi içeri tıkılmadı mı?
  • Ama işte...
  • Dünya tarihinde neredeyse bir ilk olarak Hava Kuvvetleri darbeye kalkışmadı mı?
  • Şimdi şöyle... (hık mık...)

Sonra muhtelemen ben çayımdan bir yudum alırken ilgili ve bilgili kişi daha sivri bir çıkış yapar;

  • Yargı diyorum, bağımsız değil. Kontrol ediliyor!
  • Hakim İlhan Karagöz’ün Fetullah Gülen’i Mehdi kendisini de Cehcah ilan ettiği kararı okudun mu?
  • Hayır!
  • Peki o karar da şarkı türkü söyleyip, bilumum ne kadar FETÖ düşmanı varsa hepsinin tutuklanmasını istediğinden haberin var mı?
  • Ciddi olamazsın!
  • Olayı sadece Zekeriya Öz ve benzeri kumpas savcılarından mı ibaret sanıyorsun! Ergenekon iddianemesi polisten hazır geliyor, savcı sadece imzalıyor ve bunlar kamuoyuna yansıyanlar.
  • Ama olsun yine de bu kadar kişiyi ihraç etmek doğru değildi!
  • Hepsinin maaşı üzerinden FETÖ’ye himmet adı altında kesinti yapılması bir kenara yarın bir gün özel görevlendirmeyle her hangi birinin kritik bir kuruma geçmeyeceğini nerden bileceğiz. Sadece Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Akdeniz’in nasıl polis olduğunu anlatsam yeter sanırım.
  • Nesi var ki?
  • Nesi yok ki!
  • E-e nasıl duruyor görevinin başında!...
  • Bende merak ediyorum ama cevabını bulamıyorum bir türlü. Mutlaka devlet büyüklerimizin, bizim bilmediğimiz bir konuda bildikleri mevcuttur! En azından ben öyle umuyorum (Bu son cümlenin gerçekliğine inanmayı ne kadar istediğimi bilemezsiniz)

Birer ince belli daha devirdikten sonra;

  • Hapishanelerde yer kalmamış!
  • Bir kısmının tımarhaneye nakli şart...
  • Neden?
  • Yahu adamlar cezaevinde Hz.Yusuf’la namaz kıldıklarına inanıyorlar, darbeci subaylar halkın üzerine tank sürdü, kolum kadar kurşun yağdırdı, yanımda onlarca kişi şehit düştü...
  • Bırak sende, hepsi tiyatroydu... O saatte darbe mi olurmuş...
  • Vah canım, bilseydik senin için saatleri ileri alırdık. Kaç gibi istersin darbeyi? Darbe tiyatroydu da o kadar üniformalı terörist figüran olmak için mi milleti katletti.
  • Madem darbe gerçek öyleyse neden siyasilere dokunulmuyor?
  • Çalışmadığım yerden sordun ilk kez, tebrik ederim... Bilmiyorum!
  • Nasıl bilmezsin, bu konuları araştırmıyor musun?
  • Hem de yıllardır...
  • Sonuç...
  • (Garsona sesleniyorum bir umut) Çay var mı abicim!

Diyaloglar_1