Parti içi iktidar ile onu ele geçirme mücadelesinden bahsetmiştim bir önceki yazımda. Bugün ise gün boyu Aile Bakanı üzerinden süregelen tartışmalar aslında basına sızdırılan bilgilerin paylaşımından ibaret. Mevzu iddiaların doğru veya yanlış olması değil, Derin Gırtlağın sürekli birşeyler fısıldamasıdır.
Önümüzde ki günlerde Aile Bakanında olduğu gibi aile üyeleri fazlaca kamusal alanda mevcudiyet gösterenlerle alakalı pek çok iddia duyacağız gibi. Bir önceki yazımı “Oldukça sert bir kış bizi bekliyor” diyerek bitirmiştim ama görünen o ki bu kışın her günü Zemheri geçecek. Neden mi?
Aile Bakanın da Bylock var iddiası aslında hem Erdoğan’ı hem de hükümeti yumuşak karnından vurmayı hedefliyor. Çünkü hükümetin belki de en sessiz sakin üyesi denilebilir. Hollanda’da içine girdiği tartışma olmasa varlığından bile habersizdik. Ancak şimdi gündemin tam ortasında hem de hiç istemeyeceği bir şekilde. Hükümet sözcüsü çok sert bir dille bunu inkar etti. Ancak sertliğin derecesini belirleyen İsmail Küçükkaya veya iddiası değil. Öfkenin dozu, siyasete doğru evrilen Bylock iddialarının yarattığı tedirginlik. Belli ki uzun zamandır koltuk, mevki ve makam bekleyenler bu arzularının tatmini için Erdoğan’dan dilenmek yerine kestirme yolu tercih ettiler.
Bekir Bozdağ’da bir sonraki hedefin kendisi ya da kabineden başka bir arkadaşı olacağı endişeiyle tepkisini kamuoyuyla paylaştı. Ve hooop hemencecik İsmail Küçükkaya bugün Bakırköy Cumhuriyet Savcılığınca “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alanen aşağılama ve basın yoluyla kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla ifadeye çağrıldı. Nedense siyasiler hiç bir zaman savcılar tarafından çağrılamazken medya sabah akşam çağrılabilir. Şahsen her çağrıldığımda giden birisi olarak (Sıkıysa gitmeyeyim, götürürler) neden bu çağrının özellikle iktidar partisi mensuplarına yapılmadığını merak ediyorum.
Malum son yargı kararlarının Yargıtayca onanmasıyla Bylock örgütsel üyelik için yeterli kanıt sayılıyor ve hükümet üyelerine dair bu tür tartışmaların gündeme gelme zamanı da manidar. Sinir refleksi deneniyor gibi bir hava seziyorum.
Neo Kaotik Döneme giren Ak Parti yönetimi için 2019’a doğru başlattıkları yolculuğun önemli bir kısmı Zemheri de geçecek gibi...
Ancak bize düşen en azından medya açısından söylüyorum bunu, varsa bir belge (benim defaatle yaptığım gibi) yayınlamaktır. Yoksa sadece iddialardan yola çıkarak ortaya bir şey atıp geri çekilmek her şeyden önce vicdani sorumsuzluktur. Siyasileri seviyor diye kulluk edeni de sevmeyip düşmanlık edeni de kabul etmiyorum.
İyi ama onlar, şunlar, bunlar şöyle, böyle, öyle yaptı/yapıyor türünden savunmalar kamuoyuna hizmet sunan en başta bizler için doğru bir savunu ya da sunu değildir.
Unutmayalım ki; “Sui misal, emsal olmaz”.