Yeni eğitim ve öğretim yılı başladı. Milyonlarca öğrenci sınıflara, kampüslere, laboratuvarlara döndü. Ancak bu dönüş, hem öğrenciler hem de veliler için kolay olmadı. Hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir mücadele söz konusu. Sadece öğrenciler için değil, çocuğunu evladını okutanlar için de zor bir yıl olacak. Barınma masrafı, eğitim masrafları ve ulaşım masrafları derken, orta halli ve dar gelirli vatandaşın da evladını okutabilmesi için ne yazık ki büyük mücadele vermesi gerekiyor.
Bu yıl geçtiğimiz yıldan daha zor olacak gibi görünüyor. Çünkü eğitimdeki fırsat eşitsizliği ve niteliksizlik sorunları da devam ediyor. Zaman zaman gündemde tutmaya çalıştığımız bu mesele, bizim gelecek nesillerimizi etkileyecek ve gerçekten de bir toplumu en kötü durumlara sevk edebilecek bir mesele. Eğitimdeki niteliksizleşmeyi gösteren en somut örneklerden biri de sınav sonuçları.
Sınavın Kazananı Yok
Birgün gazetesi böyle söylüyor: “Sınavın kazananı yok” . Bu başlık, YKS sonuçları ile ilgili söylendi. Ama aslında eğitimin geldiği noktayı böyle özetliyor. Aynı bölümü kazananların aldığı puan arasında uçurum var. Vakıf üniversitelerine ilgi azaldı ve bazı bölümlerde kontenjanlar boş kaldı. Uzmanlar aynı zamanda işsizlik riskine de değiniyor.
Özel okullara karşı özel üniversitelere karşı bir ilgisizlik söz konusu. Aslında bu mecburi bir ilgisizlik. Çünkü devlet üniversitelerinde bile insanlar evlatlarını okutabilmek adına büyük mücadeleler verirken, devasa zamlar yüksek ve evlada ki zamlar tüm velilerin canını yakmış vaziyette ve altından kalkabilmek hiç kolay değil.
Örneğin özellikle özel bir üniversitede, bir sonraki dönem o fiyatların ne kadar yüksek olabileceğini kimse tahmin edemiyor. Sadece üniversiteliler cephesinde değil, anasınıfı cephesinde de böyle. A’dan Z’ye eğitimdeki özelleştirme meselesi ile ilgili büyük problemler ve büyük sıkıntılar var. Nitelikli eğitim almak isteyenler farklı farklı okul arayışlarına giriyor ama herkes altından kalkamıyor ne yazık ki.
Bu sistemin sonucunda, öğrencilerin geleceği de belirsizleşiyor. Hangi bölümü seçeceklerini, hangi mesleği yapacaklarını, hangi alanda kendilerini geliştireceklerini bilemiyorlar. Sınavlara hazırlanmak için yıllarca emek veriyorlar ama sonunda hayal kırıklığı yaşıyorlar. Çünkü sınavların kazananı yok.
İstanbul’da Öğrencilik Zorluğu
Bir sınav daha geride kalmışken, üniversite yerleştirme sonuçları açıklanmışken, öğrencilerin cephesinden bakalım biraz da. İstanbul’a gelecek olan öğrenciler için asıl sınav aslında o zaman başlayacak. Barınma ve beslenme sınavı var önlerinde. Onlar derslerine odaklanmak yerine şu sıralarda ne yazık ki nerede barınacaklarını ve nasıl geçineceklerini düşünüyorlar.
Bir öğrenci velisine ''İstanbul’da öğrenci velisi olmak nasıl bir durum? soruldu. ''Tabii ki çok zor. Geçen sene özel yurda verdik zor şartlarda ödeyerek özel yurda yerleştirdik. Geçen sene 85 bin TL ödedik bu senede 180.000 TL isteyince şok olduk. Tabii ki sonuçta devlet memuruyuz. Bunu ödemek gerçekten de çok zor.'' dedi. Memur baba İstanbul’da tıp okuyan çocuğu için aylık 1300 lira ödeyeceği belediye yurtlarının kapısını çaldı.
YKS yerleştirme sonuçları açıklandı, üniversite şehri İstanbul’a büyük hayallerle yeni öğrenciler gelecek ama asıl sınavları şimdi başlıyor: barınma sınavı. Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, üniversite için İstanbul’a gelecek gençlere seslendi . Burslardan yurtlara, festivallerden kütüphanelere, istihdam ofislerinden oyun ve spor etkinliklerine kadar yanlarında olduklarını duyurdu.
4 yıldır öğrenci yurdunda kalan bir genç ise şöyle konuştu: “İstanbul’da öğrencilik yapmak çok zor ama çok güzel de bir şey. Çünkü burada çok fazla imkan var. Hem kültürel hem sosyal hem de eğitim anlamında çok fazla imkan var. Ama tabii ki bunun yanında da çok fazla masraf var.”
Eğitimde Çözüm Arayışı
Eğitimde yaşanan zorluklar ve sorunlar karşısında, öğrenciler ve veliler çözüm arayışı içine giriyor. Bazıları burs, kredi, yurt gibi imkanlardan yararlanmaya çalışırken, bazıları da alternatif eğitim yollarını deniyor. Örneğin, uzaktan eğitim, açık öğretim, yurtdışı eğitim gibi seçenekler öğrencilerin ilgisini çekiyor.
Uzaktan eğitim, pandemi döneminde zorunlu hale gelen bir yöntem oldu. Ancak bazı öğrenciler bunu fırsata çevirerek, hem zaman hem de maliyet açısından avantajlı olduğunu düşünüyor. Uzaktan eğitim sayesinde, öğrenciler istedikleri yerden ve zamanda derslere katılabiliyor, ulaşım ve barınma masraflarından kurtulabiliyor, kendilerine uygun bir öğrenme ortamı yaratabiliyor.
Açık öğretim ise, özellikle çalışan veya ailevi sorumlulukları olan öğrenciler için uygun bir seçenek olabiliyor. Açık öğretimde, öğrenciler dersleri kendi tempolarında takip edebiliyor, sınavlara istedikleri yerde girebiliyor, belirli bir bölüme bağlı kalmadan farklı alanlarda eğitim alabiliyor.
Yurtdışı eğitim ise, hem akademik hem de kültürel anlamda kendini geliştirmek isteyen öğrenciler için cazip bir fırsat olabiliyor. Yurtdışında eğitim almak, öğrencilere farklı bir dil ve kültür öğrenme, uluslararası bir ağ kurma, prestijli bir diploma kazanma gibi avantajlar sağlıyor. Ancak yurtdışı eğitimin de bazı dezavantajları var. Örneğin, yüksek maliyetler, vize ve oturma izni sorunları, uyum zorlukları gibi.
Bu alternatif eğitim yollarının her birinin kendine göre artıları ve eksileri var. Önemli olan, öğrencilerin kendi ihtiyaçlarına, ilgi alanlarına ve hedeflerine uygun olanı seçmeleri. Eğer doğru bir karar verirlerse, eğitimdeki zorlukları aşabilirler.
Sonuç
Eğitimde zor bir yıl yaşayan öğrenciler ve veliler, hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir sınava tabi tutuluyor. Eğitimdeki fırsat eşitsizliği ve niteliksizlik sorunları da gelecek kaygısını artırıyor. İstanbul’a gelen öğrenciler için barınma, beslenme ve ulaşım masrafları hayatlarını zorlaştırıyor. Bu durumda, öğrenciler ve veliler çözüm arayışına giriyor. Bazıları burs, kredi, yurt gibi imkanlardan yararlanmaya çalışırken, bazıları da uzaktan eğitim, açık öğretim, yurtdışı eğitim gibi alternatif eğitim yollarını deniyor.