Eh-emniyette FETÖ skandalı: Askeri okuldan atılanları Polis Okulu'na almışlar!

İNANÇ YILAN

Şimdi malumunuz İçişleri bakanı Süleyman Soylu, CHP’nin halef ile selef  arasındaki kaset skandalına epey bir yorum getirdi. Kaset skandalının gölgesinde kalan bir şey var ki, neredeyse hiç tartışılmadı. Deniz Baykal’a kaset kumpası falan tamam da sonuçta Baykal, sevgilisini millete “VEKİL” yaptı. Kamuoyu asıl tartışması gereken kısmı burada atladı. Yanlış biliyorsam birileri düzeltsin ama sanırım bu siyasi tarihimiz açısından bir ilkti (Düşünün ki Menderes’i sevgilisine mektup yazdı diye önce rezil rüsva edip, sonra da astılar).

Neyse dağılmadan konu başlığına dönelim, İçişleri Bakanı iç ve dış siyaset hususunda fazlasıyla enerji kaybediyor. Oysa ki makamı gereği, kendisinden beklenen bu habis tümörün bakanlığa bağlı kurumlardan temizlenmesidir.

Peki neden bunu söylüyorum! Geçenlerde yaptığım bir araştırmanın neticesinde yakaladığım ayrıntı, artık beni bile şaşırttı. Bir Polis Okulundan bazı öğrenciler FETÖ intisaplı olduğu için atılıyor sonucuna ulaştığımda ilk olarak “Ne var bunda” dedim. Sonra duyduklarım ise “hadi oradan” dedirtti. Bu öğrenciler, daha önce Askeri Okullardan aynı gerekçe ile yani FETÖ ile ilişkileri nedeniyle atılmışlar. 

Yani Fetö bağlantısı sebebiyle asker olamayacağına karar verilip Askeri Okullardan atılanların polis olmasında sakınca görülmemiş. Bu bilgiyi Zihni Çakır’a söylediğimde “İnanılmaz ama emin misin” diyerek tepki verdi. Ben zaten nerdeyse sabah akşam irdeleyeceğim haberin gerçekliğinden emin olarak “Evet” cevabını verdim, “Fazlasıyla”. Önce yetkililerden bilgi almak istedim ama sonra iki tanesiyle davalık olduğumuzu düşününce (Mehmet Akdeniz ve Mustafa Gülcü), nafile çabamdan hemen vazgeçtim. Zaten davalık olmasak bile marifet ve makam sahipleri benden pek hazzetmiyorlar.

Tekrar “Yılın Haberine Dönecek Olursak”, iddia odur ki bunu duyan bütün polis okulları hemen öğrencileri hakkında yeniden güvenlik soruşturması istiyor. Gülünç ama bu öğrencilerin mesleğe başlayacakları yerler bile belli oldu.

Şimdi yukarda CHP’den bahsederken öylesine girmedim o mevzuya, haberin asıl garip kısmı burada yatıyor. Yani CHP’nin kendisinde. Malumunuz polis okulları 2 yıllık eğitim yerine önce 6, sonra 4 aya indirildiğinde CHP’den ses soluk çıkmadı. Aynı CHP her nedense rekor sayıda başvuru olan özel harekat polisi alımı için 121 vekiliyle birlikte koşa koşa Anayasa mahkemesine başvurdu. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Polis okullarının eğitim formu değişikliğine ses çıkarmayan CHP’nin özel harekat polisi alımına neden karşı çıktığını en azından kendi adıma çok merak ediyorum. CHP Tunceli vekili Gürsel Erol’un “Siyasi Referanslara Göre” alınacaklar açıklaması gerçekten gülünç kalıyor, çünkü torpilli adamlar Özel Harekat Polisi olmaz!

17 – 25 sonrası süper emeklilikle ödüllendirilenler, darbe gecesi silah depolarını kilitleyenler, Fetullah Gülen’in avukatını kendisine tanık tutanlar, eskiden falan tarikttaydık ama şimdi filan tarikata intisap ettik diyenler, onlar milli görüşçü dokunmayın diyerek savunma kalkanı oluşturulanlar derken durumun vehametini gördükçe, insan sormadan edemiyor; FETÖ sadece bizim için mi terör örgütü yoksa birileri FETÖ’yü akladı da haberimiz mi yok? 

İçimden bir ses, şuan açıkta bekletilenlerin süper emeklilikle uğurlanacağını söylüyor. Zaten KHK dışında İçişleri Bakanlığı ve dahi Emniyet Genel Müdürlüğünün bu konuda her hangi bir şey yaptığı da yok. Yani MİT bulursa bulur, bulmazsa yapacak bir şey yok kıvamındalar. Hem de kapı gibi Bylock delillerine rağmen!

Demek ki 17–25’den sonra göreve getirilenler “Haydi Abbas vakit tamam, darbe istiyordun, o da oldu. Kriptoları da gizledik. Cumhurbaşkanı dışında bütün siyasileri uyuttuk. Şimdi bize süper emeklilik yeter” diyerek görevlerini yerine getirmenin huzuru içinde makamlarında bekliyorlar.

Şimdi kaç tane öğrenci mezun olup da devletin kritik birimlerinde görev aldı, komisyonları kim kurdu, bu öğrencilerin güvenlik soruşturmalarını kim yaptı gibi soruların cevaplarını öğrenmek en başta can güvenliğimiz sonra Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastinde olduğu gibi ülkemiz itibarı açısından çok önemlidir.

Merak ediyorum; Baykal’ın yasak aşkı ve kaset kumpası mı çok önemli yoksa bu konu mu?