Emniyet içerisinde malumunuz 26 Nisan açığa alma kararları dışında da bazı gelişmeler olduğu; fakat bu gelişmelerin hiç kimseye duyurulmadan alelacele halledilmeye çalışıldığı bilgisi geliyor.
Müteakip kere yazdığım gibi; bu ZOKA/KUMPAS liste içerisinde, hiç FETÖ’ye bulaşmamış, hatta FETÖ ile canı pahasına mücadele etmiş insanlar var. Bu insanlar bu mücadelelerinden dolayı, ortaya kim tarafından atıldığı ve nerelerde hazırlandığı belli olmayan 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 9 ay sonra ortaya çıkan bir liste nedeniyle FETÖ’cü ilan edilerek devre dışı bırakılmaya çalışılıyor.
Zoka listenin: kırmızı grubunda bulunanlar sorgu suale gerek duyulmadan şu anda zaten açığa alınmış durumda, ve bu grupta yer alan FETÖ’cüler zaten herkes tarafından Emniyet teşkilatı içerisinde bilinen, tanınan, parmakla FETÖ’cü olduğu gösterilen, örgütün zamanında kullandığı, gözden çıkardığı, deşifre olmuş kişilerden oluşuyor.
Dolayısıyla listenin güvenilirliğinin temelini bu herkes tarafından bilinen kişiler üzerine inşa etmişler ki; insanlar bu listenin doğruluğunu sorgulamasın.
9 BİNİ AŞKIN AÇIĞA ALINANLARLA AYNI LİSTEDE OLANLAR NASIL BAKAN KORUMASI OLDU?
O listenin içerisinde alakasız, herhangi bir delil olmadan açığa alınanların sayısı görmezden gelinemeyecek kadar çok. Sarı grupta bulunanlar ise en fazla fişlenmiş olanlar. Bu grupta yer alanlar da; Bylock, herhangi bir banka kaydı, gazete üyeliği, dershane veya okul bağlantısı olmayan kişilerden oluşuyor ve sanki daha önce örgütle bağlantısı varmış gibi lanse edilerek devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Delil olmadığı halde açığa alınanlar gayet fazla olduğu halde, bu sarı listede yer alanlar açısından dikkat çeken bir yol izlenmiş. Örneğin; Cumhurbaşkanlığı Koruma, Başbakanlık Koruma, Meclis Koruma, İstihbarat, Terör, Tanık Koruma, Kriminal, İnterpol, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele gibi önemli birimlerde görev yapan kişilerden bir çoğu, Bakanların ve Devlet Büyüklerinin Korumaları, bu kumpas liste göz önüne alınarak, görev yerlerinden ya şark hizmetine gönderilmiş ya da şehir merkezlerine uzak ilçelerde görevlendirilmiş.
Yurt dışı temsilciliklerinde görevli Emniyet mensupları ya merkeze çağırılmış ya da her zaman istisnasız yapılan 1 yıllık süre uzatmaları yapılmamış. Bunu yaparken hiç bir açıklama yapmadan sadece “görev gereği” ifadesi kullanılmış. Bunun sebebi de ön alma olarak değerlendiriliyor.
LİSTELER SAVCILIKLARDAN KAÇIRILIYOR MU?
Şöyle ki; bu liste üzerinden işlem yaptıklarını söyleseler buna itiraz edilecek, tıpkı Bylock kumpasında olduğu gibi Savcılar bu liste üzerinden bir soruşturma başlatacak, böyle bir soruşturma ise kumpası ortaya çıkaracak...
İşte bunların önü alınarak yapılan işlemlerle bu kişilerden boşalan alanlara kimler monte edildi peki? Meselenin özü de burada, bu sorunun cevabında… Emniyet içindeki aklıselim olan herkes bunun cevabının; FETÖ’den yedeklenen “asrın sahabeleri”, KÖZ ekibi olduğunu biliyor.
Emniyet içinde konuyu yakından takip edenlerin, “bir çok kişi hakkında bu devre dışı bırakma işlemlerini yapmalarına rağmen, halen İç İşleri Bakanı’nın Koruma ekibinde bu sarı listede yer alanlar görev yapıyor. Halen Emniyet Genel Müdürü’nün Koruma ekibinde olanlar görev yapıyor. Peki bu tezatlık neden” diye soracağını biliyorum. Hatta aynı sarı listede olmasına yani FETÖ’ye yakın görünmesine(!) karşın bazı kişilerin neden Milli Savunma Bakanı’nın koruması yapıldığının sorulacağını da tahmin edebiliyorum. Bunun en kestirme cevabı; bazı devlet büyüklerinin bir kısmının bu listelere güvenmediğidir.
Yani sizin anlayacağınız, bazı Bakanlar ve üst düzey bürokratlar bu listeler konusunda ikna olmadığı için “FETÖ’ye yakın” kategorisinde olanlardan kendilerine koruma seçmişler ama aynı listelerde olduğu için halen açıkta bekleyen 9 bini aşkın kişi ise ilgili Bakan ve hükümet yetkililerinin vicdana gelmesini beklemek durumunda.
Nerden çıktığı, nasıl bulunduğu meçhul bir liste üzerinden başlayan “açığa alma, ihraç ve devre dışı bırakma, hatta merkezden uzaklaştırma” işlemi sadece listede adı olanlarla sınırlı kalmayıp, ailelerine kadar sirayet ettirilmiş. Ailelerinden kamu kurum ve kuruluşlarına başvuru yapanların, sınava girenlerin, güvenlik soruşturmaları bu kumpas liste nedeniyle olumsuz sonuçlandırılmış.
DEVLETİ ELE GEÇİRMENİN TEMELLERİ Mİ ATILIYOR?
İşin özeti; örgüt bu ZOKAYI hazırlamış, Emniyet’te egemenliğini tahkim eden KÖZ, bu ZOKAYI sözde gizlilik bahanesiyle kimseye açıklamadan, duyurmadan halihazırdaki bürokratları ve onların müttefiki olan Ulusalcı artıkları vasıtasıyla devreye sokmuş.
Bu manzara-i umumiyenin tek bir izahı var, bu operasyon için kullanılabilecek tek bir tanım var: devleti ele geçirme operasyonunun temellerinin atılmaya başlanması...
İlk olarak bu listeler üzerinden mağduriyet oluşturmuş. Oluşturulan mağdurlar olur da her şeye rağmen dik duruş sergileyebilirler diye ya şark hizmetine gönderilmiş ya da merkezlerden uzaklaştırılmış.
26 Nisan ZOKASINDA plan büyük, ne var ki bunu idrak edebilecek, buna önlem alabilecek yönetici maalesef yok. Yöneticilerin büyük bölümü ya kendisine iftira atılmasından korkuyor ya da koltuğundan olmaktan... Bana dokunmasınlar da ne olursa olsun mantığına esir olmuşlar. Ama sıranın yavaş yavaş kendilerine geldiğinin farkında değiller. Bir gün Emniyet İstihbarat ve Kaçakçılık Organizede yuvalananlar yine bir operasyon yapıp, yeni bir mahrem imam(!) yakalar, üzerinden on binlerce kişilik kripto listesi çıktı deyip, kendi amirleri dahil teker teker bu haksızlığa göz yuman yöneticileri toplarlarsa hiç şaşırmayacağım.
YENİ BİR KALKIŞMANIN HAZIRLIKLARI MI?
Benim anladığım kadarıyla bu planları yapanların tek dertleri şu: tekrar 15 Temmuz benzeri bir hainliğe kalkıştıklarında karşılarında durabilecek hiç bir gücün olmasını istemiyorlar. Zamanında kendilerine karşı çıkanları, bir şekilde engel olanları bir bir önemli birimlerden ve merkezlerden uzaklaştırıyorlar. Açıkçası bu kez işlerini şansa bırakmak istemiyorlar. Bu suçsuz insanlara asılsız listeler üzerinden işlemler yaparak devlete düşman etmeye, üstü kapalı olarak kendi saflarına çekmeye çalışıyorlar. Koruma memurları farklı farklı zamanlarda görev yerlerinden uzaklaştırılıyor.
Her devlet büyüğünün yanına bir kişi bile sızdırmış olsalar çok büyük tehlike. Çünkü Rus Büyükelçi suikastında neleri göze alabildiklerini hepimiz gördük.
Bir gecede bütün Bakanları ya da devlet büyüklerini derdest edemeyeceklerinin ya da öldüremeyeceklerinin garantisini kim verebilir.
Durum bu kadar vahimken, hükümet ve ilgili bakan ya işin boyutunun hala farkında değil ya da nemelazımcılık gafletinde.
Kimse bu ZOKA/KUMPAS listelerindeki kişiler hakkında işlem yapılırken, özellikle “FETÖ ile iltisaklı” ya da “17-25 öncesi FETÖ bağlantısı mevcut” ibaresine aldanmasın. Bu “listenin delinmesinin” önüne geçmek için seçilmiş bir strateji.
Örgüt, “FETÖ ile iltisaklı” ibaresinden faydalanarak boşalttığı bütün yerleri asrın sahabeleri ve KÖZ militanlarıyla dolduruyor.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR...
Emniyetteki o karmaşık ve kaotik atmosfer yukarıda aktardıklarımı anlamanızı zorlaştırabilir. Bilhassa ilgili Bakan ve hükümet, ortadaki gri alanları aydınlatmak için şu soruların cevaplarını ivedilikle aramalıdır:
- Emniyet İstihbarat Dairesi hangi delillere dayanarak bu kişiler hakkında işlem yaptırdı?
- Bu listenin nerelerde hazırlanmış olabileceği konusunda gerekli istihbarat çalışması yapıldı mı?
- Listelere sonradan isimler eklenip eklenmediği iddia edilen dijital üzerinde araştırıldı mı?
- Aynı listeler kimlerin elinde var?
- Bu listelerdeki kişiler hakkında işlem yapılırken hangi bürokratlardan talimat alındı?
- Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı neden ısrarla bu listeyi işleme aldırdı, bu konuda hangi Genel Müdür Yardımcısı kendilerine destek oldu?
Bu soruların cevaplarına bir an evvel ulaşılırsa, çok geç kalınmadan, verilen bütün mücadele boşa gitmeden bu kumpas liste üzerinden yapılan işlemlerin durdurulacağından ve bu ZOKA/KUMPAS’ın arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkarılacağından zerre miskal şüphe duymuyorum.
Bakın sadece ipucu veriyorum; halen FETÖ firarisi ya da tutuklusu amir ve müdürlerin 2012-2013-2014’lerde hazırladığı KUMPAS soruşturma dosyalarını 2016 yılına kadar Yüksek Değerlendirme Kurulu tayin/terfi kararları için delil kabul etmek ne kadar kriptolojik bir vaka ise -ki bu dosyaların delil kabul edildiğini inkar edecek kişinin alnını karışlar delilini alnının ortasına yapıştırırım- bir FETÖ’cünün bilmem ne hacetinden çıktığı meçhul bir fişleme listesi üzerinden binlerce kişiyi “FETÖ” yaftası vurarak toplumun önüne atmak o derece kriptolojik bir vakadır.
Emin olun bu kriptolojik networku çözmek ve Emniyet merkezli yedek Paralel Yapılanma sürecini sekteye uğratmak, bırakın Kato dağında terörle mücadele eden kahramanlarla poz vermeyi Kandili yerle yeksan edip bayrak dikmek kadar mühimdir.