Önümüzdeki birkaç günde, Emniyet Müdürleri kararnamesinin çıkmasına dair beklenti yüksek. Aslına bakılırsa, 4 Mayıs’tan bu yana yaşanan değişimin ruhu da bu kararnameyi zorunlu kılıyor. Tabi bu sadece Emniyet bünyesinde değil; tüm yüksek bürokrasi ve alt kademelerde köklü bir değişim kaçınılmaz.
Mesela terörle mücadeledeki yeni paradigma, güvenlik ve istihbarat bürokrasisinde tepeden tırnağa en radikal değişimi de zorunlu kılıyor.
Terörle mücadelede; çözümcü, uzlaşmacı, müsamahakar, asgari müştereklerde makul uzlaşı arayışındaki zihniyetin yerini, keskin, etkili ve kararlı bir mücadele anlayışı aldı yeniden.
Uluslararası diplomaside de, küreselci yaklaşımlara teslim olan ve adına stratejik derinlik denen anlayışın terkedileceğine dair adımları gördük. Dışişlerindeki değişimin ilk hamlesinden bunu anlamak mümkün.
İç terör ve casusluk faaliyetlerinin merkezindeki örgütlerle mücadelede de yeni bir paradigmaya ihtiyaç var.
Devlet anladığım kadarıyla kendi organlarını reddeden bir hiyerarşiye evrilmesi muhtemel hiçbir yapılanmayı kamu çarkı içerisinde barındırmayacak.
Bilhassa emniyet bünyesindeki paralel hiyerarşi oluşturanlar ve bunların bağlantıları kökten tasfiye edilecek.
Bu yönde önemli çalışmaların yürütüldüğünü işittiğimiz bir dönemde, düne kadar Fetullahçı Terör Örgütü’nün emniyet içerisindeki egemenliği yolunda teşne olmaktan imtina etmeyenlerin kurgulanmış örgüt mizansenleriyle sürece müdahil olma çabaları zannediyorum bu tasfiye kararlılığına sekte uğratma maksatlı.
Yargının da bu amacı gördüğü ve gerekli adımları atacağı yönünde önemli duyumlar alıyoruz.
Bugün belli bir plan çerçevesinde Fetullahçı bir tarzla, egemen olmaya çalıştıkları alanda kendi kurguladıkları bir oyunla tasfiyeye imza atıp yeniden yapılanmaya çalışanlar için yargının örgüt soruşturması yürütmesini gerektirecek her türlü veri var şu an.
SORUŞTURMALAR ZAMAN AŞIMINA BIRAKILARAK 1000'İ AŞKIN DOSYA AKİM KALMIŞ!
Sizi bu yazıda bununla boğacak değilim. Benim asıl anlatmak istediğim, sözünü ettiğim bu kurgulanmış örgüt mizanseniyle sürece müdahil olmaya çalışanların da beslendiği kimi kaynaklar. Bunlar bilhassa Emniyet üst yönetimi ile İçişleri Bakanlığında hala etkinler.
Mesela bakın bir önemli ayrıntı aktarayım size…
Daha önce de kaleme aldım. Emniyette soruşturma zaman aşımı, 657 sayılı Devlet memurları Kanunu’na atıfla düzenleniyor. Geçtiğimiz yıl çıkarılan Güvenlik Paketinde, bu sürenin Emniyet Kanununda düzenlenmesi ve sürenin uzatılması gerektiği dile getirilmişti. Ancak, o kanun teklifinin sahibi görünen İçişleri Bakanlığı hem emniyetten hem içerden yanıltılarak bu düzenlemeden imtina edildi. Bunun sonucunda da Fetullahçı diye bilinen yüzlerce ve hatta 1000 rakamını aşan emniyetçiler emekliye sevk edildi. Bunların mahkeme kararlarıyla geri dönmek için uğraştıklarını da defaatle aktarmıştım yazılarımda.
GENEL MÜDÜRLÜĞE İNTİKAL EDEN BİR DOSYA 1 YILDA ONAYA ÇIKARILAMAMIŞ!
Şimdi bir ayrıntıyı daha öğrendim. Meğer o uzatılmayan iki yıllık zaman aşımı süresinden yararlanan 1000’in üzerinde paralel amir/polis varmış. Bunlarla ilgili açılan soruşturmalar, illerdeki ihraç gerektiren disiplin kurul kararlarının Genel Müdürlükte, Genel Müdür onayına sunulabilmek için 1 yıl bulan hazırlık dönemi nedeniyle akim kalmış. Yani, açılan soruşturmaların 2 yıllık süreyi doldurması için, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Genel Müdür onayına sunulmak için kullanılan 1 yıllık zaman ile desteklenmiş ve bunlarla ilgili dosyalarda ihraç kararlarının uygulanabilirliği zaman aşımı nedeniyle mümkün olmamış.
Bir ilginç ayrıntı daha… İddiaya göre; Paralel amirlerce kendilerinden olmayan personel hakkında açılan soruşturma dosyaları da “ivedilikle” sonuçlandırılmış.
Yine, Paralel egemenliğinde kumpaslarla, olmayan örgüt ilişkileriyle meslekten ihraç edilen bir çok başarılı emniyet mensubunun mesleğe dönebilmek için yaptığı itirazlar da, onların ihracını getiren soruşturma süreçlerinin ana aktörleri tarafından incelenmiş ve kahir ekseriyette red kararı verilmiş.
Tablo bu. Zannedersem, her şekilde teyidi mümkün bu bilgiler ortadayken, her geçen gün beklentinin daha da yükseldiği emniyet kararnamesinin çerçevesi de aşağı yukarı bellidir. Kurumun tepeden tırnağa ve üstelik içişlerindeki bağlantıları ile birlikte yeniden yapılandırılması gerçekleştirilmeden iller bazında düzenlenecek kararnamelerle bir yol almak pek mümkün görünmüyor.
Mücadele kararlı ve etkili yürütülmek isteniyorsa, 17/25 Aralık Darbe girişimi sürecinde, o sürecin aktörleri bu hazırlığı yaparken baş amirlerinin ne işle meşgul olduğu bile sorulmalı. Yoksa onların kimini valilikle kimini bilmem hangi makamla mükafatlandırdığınızda, mücadelede yanınızda olması gereken tek bir kişi bulamazsınız. Çünkü inandırıcılığınız olmaz.