Erdoğan: 'Evet' lehinde farklı bir netice gelebilir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halk oylaması anketlerine ilişkin, "Şu an itibarıyla tüm araştırma gruplarından bize gelenler, hepsi de hemen hemen olumsuzu hiç yok, hepsi 'evet' istikametinde. Ama bakıyorsunuz aralarında birer, ikişer, üçer puan var.

Erdoğan, TRT'nin ortak canlı yayınında Erhan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Konya'da katılımın çok yüksek olduğu mitingle şehir mitinglerinin tamamlandığını belirten Erdoğan, yarın İstanbul'da Tuzla, Kartal, Ümraniye ve Sarıyer'de mitinglerinin olacağını bildirdi. Erdoğan, "Huber Köşkü orada olduğu için finali orada yapalım dedik. Bu sene inşallah Sarıyer'de yaparak, böylece kampanyayı tamamlamış olacağız. Temennimiz, muradımız inşallah pazar günü yapılacak seçimlerle de 'evet' sandıklardan büyük bir ekseriyetle çıksın ve Türkiye yeni yönetim sistemine kavuşmuş olsun." diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk oylaması anketlerine ilişkin, "Şu an itibarıyla tüm araştırma gruplarından bize gelenler, hepsi de hemen hemen olumsuzu hiç yok, hepsi 'evet' istikametinde. Ama bakıyorsunuz aralarında birer, ikişer, üçer puan var. Bunların içerisinde açık ara olanlar da var. Pazar günü öyle zannediyorum ki, çok çok farklı bir netice de 'evet' lehinde gelebilir. 'Evet' lehinde çıkacak olan bu netice, milli iradenin bu yeni yönetim sistemini ne denli benimsediğini de ortaya koyacaktır. Oran, 55'in altında gösterenler de var, 55-60 aralığında gösterenler de var."

Bu halk oylamasında, özellikle "hayır" bloğunda olanların önemli bir kampanya sürdürmediklerini gördüğünü ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hayır bloğunda olanların önemli bir kampanya sürdürmemeleri bir defa bu işe ne denli sahip olduklarının da bir ifadesiydi. Demek ki bunlar 'hayır' olayına da pek inanmış değillerdi. Kampanya aslında 'evet'in daha çok sahiplenildiği istikametinde. Gerek burada Sayın Başbakanın yoğun kampanyaları, bakan arkadaşların, milletvekillerinin yoğun çalışmaları, şahsımın yoğun çalışmaları, bunun yanında aynı şekilde Sayın Bahçeli'nin özellikle son dönemdeki çıkışlarıyla, onların da yoğun bir şekilde verdikleri destek, aynen parlamentodaki referandum kararına giden sürecin de bir göstergesi oldu. Herhalde Rabbim de bu çalışmanın, gayretin neticesini inşallah bizlere pazar günü aynen lütfedecektir. Çünkü bu gayret boş kalmaz. Meydanlarda yağmur, çamur demeden halkıyla bütünleşen bir kampanya sürdürüldü ve 81 vilayetin tamamına gidildi, gidilmeyen yok. Ama 'hayır' kampanyasını sürdürenler 81 vilayetin tamamında bunu yapmadılar, daha çok düğün salonlarında filan yaptılar, buralarda sürdürdüler. Bizler, salonlarda bazı toplantılar yapılmadı değil, yapıldı ama biz ağırlıklı olarak bu kampanyayı meydanlarda sürdürdük çünkü biz meydanlardan doğduk, meydanlarda büyüdük, geliştik, şu anda da meydanlarda yolumuza devam ediyoruz, çünkü meydanların dilini çok severiz."

Erdoğan, başarıya inanmanın önemine işaret ederek, iddianın inanarak sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

- "HAYIR BLOĞUNUN BAŞINDA TERÖRİSTLER, TERÖR KOORDİNATÖRLERİ VAR"

AGİT'in halk oylaması kampanyası raporunda tarafgir davrandığını dile getiren Erdoğan, AGİT'in sadece kampanyanın nasıl sürdüğünü rapor etmesi gerektiğini belirterek, "Kalkıp, 'Evet çıkarsa şöyle olur, böyle olur' diyemez, kuruluş gayesi o. Biz de AGİT'in bir üyesiyiz, icabında biz de zaman geldiğinde değişik ülkelerdeki seçimlere eleman gönderiyoruz. Buranın başı şu anda bir Alman. Almanya'nın malum Türkiye'ye bakışını görüyoruz. Burada da tamamen sistematik bir şekilde böyle bir adım atmışlar." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AGİT İnsan Hakları Ofisi Direktörü Michael Link'in Die Welt Gazetesi'ne yaptığı açıklamaları aktararak, "Sen bir defa HDP'nin üyesi misin? Devlet CHP'ye de para yardımı yapıyor, aynı oran olarak eşit oranda, diğer partilere de HDP'ye de ciddi manada para veriyor. Birinci derecede para alan devletten AK Parti'dir, ikinci derecede CHP'dir, üçüncü derecede HDP'dir. Bunlar aldıkları parayı nerede kullandılar? Seçim kampanyasında mı kullandılar? Bunlar aldıkları paraları dolaylı yollarla dağa gönderiyorlar, sıkıntı burada. Kampanyada harca... Ben hiçbir yerde onların propaganda şeylerini görmüyorum. Niye? Harcamıyorlar, çünkü başka yerlere gitmesi lazım o paranın. Muvazaa ile siz bu paraları bir yerlere göndereceksiniz, ondan sonra kampanya yok. Bazı televizyonlarda kısmen gördüm ama bu yeterli değil ki. Ver parayı yayımlasınlar, ver parayı gazeteler de yayımlasın. Sen vermezsen herhalde medya, yazılı veya görsel, bedavadan senin reklamını yayımlayacak değil." şeklinde konuştu.

"Kampanyayı sürdüren yerler belli" diyen Erdoğan, "Kandil'in, İmralı'nın sesi nasıl çıktı? 'Hayır' dedi. Pensilvenya, Feto 'hayır' dedi. Hayır bloğunun başını kimlerin çektiği de ortada. 'Hayır' bloğunun başında teröristler var, terör koordinatörleri var, Kandil var, İmralı var, FETÖ'nün başı var. Onun için verilecek oyların önemi çok büyük. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Kişi sevdikleriyle beraber haşr olunacak. Onun için de bu verilecek oyların değeri çok ama çok önemli." ifadesini kullandı.

- "MUHAFAZAKAR KESİMİN TÜRKİYE'DE BÖYLE BİR GÜÇ KAZANMIŞ OLMASI ONLARI RAHATSIZ EDİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaptığınız konuşmalarda 'evet' kampanyasını engelleyenlerin başında Almanya'nın olduğunu işaret ettiniz. Neden Almanya? Oradaki kaygı referandumdan çıkacak sonuç mu yoksa Recep Tayyip Erdoğan mı?" sorusunu, "Referandumdan çıkacak sonuç, bunları ciddi manada rahatsız ediyor. Çünkü bu yönetim sisteminin Türkiye'ye ne denli bir güç katacağını bunlar iyi biliyorlar. Muhafazakar kesimin Türkiye'de böyle bir güç kazanmış olması onları rahatsız ediyor. Hele hele böyle bir yönetim sistemini, darbenin getirdiği sistemi bir tarafa atıp yeni bir yönetim sistemini milli iradeyle bütünleşerek ortaya koymak, bunları çılgına çeviriyor." şeklinde yanıtladı.

AB'nin büyüme ortalamasının yüzde 1,8-1,9 iken Türkiye'de bunun yüzde 2,9 düzeyinde olduğuna değinen Erdoğan, "Bu, tabii bunları 'Biz nereye gidiyoruz?' diye ister istemez düşündürüyor. Çünkü Türkiye burada kalmayacak, Türkiye daha ileri gidecek. Sipariş üzere kredi derecelendirme kuruluşlarının notları vardı, değil mi? Ne oldu? Şimdi aynı notu verebiliyorlar mı? Hepsi bu noktada geri adım atmaya başladı. Şimdi hakkaniyete yaklaşır duruma geldiler çünkü isteseler de istemeseler de gerçek ortaya çıkacak, Türkiye ekonomide de tavan yapacak, daha iyi bir yere geleceğiz. Biz yatırımlarımızı durdurmayacağız, aynı kararlılıkla yatırımlarımız devam edecek." diye konuştu.

Erdoğan, 18 Mart'ta temeli atılan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün iki kule arasındaki mesafeyle dünyanın bir numaralı köprüsü olacağını kaydederek, şunları söyledi:

"Bu tabii üstelik küresel sermaye ile oluyor. Yerli sermaye değil, buraya Kore sermayesi de giriyor, yüzde 50, yüzde 50. 'Bunlar nasıl yapıyor bu işi? Biz, bunlar çöktü, bitti, gitti derken, bunlarda hala gelişme var. Bizden bir şey de talep ettikleri yok. IMF'ye 23,5 milyar dolar borçları vardı, gitti. Merkez Bankasındaki döviz rezervleri 106-107 milyar dolar.' Öbür tarafta el bebek gül bebek sevdikleri, savundukları Yunanistan'ın durumu ortada. Sadece Almanya'nın bildiğim kadarıyla şu anda 400 milyar avro Yunanistan'dan alacağı var. Alman halkı, mevcut yönetimi sıkıştırıyor, 'Siz bizi burada sıkıyorsunuz, Yunanistan'a 400 milyar avro veriyorsunuz.' Tabii Erdoğan bunları dillendirince, çıldırıyorlar. Niye çıldırıyorsun? Sizin bize yaptıklarınızı biz unutamayız ki. Buradan terörist kaçıyor, Yunanistan'a gidiyor. Açıyoruz konuşuyoruz, '15-20 gün içerisinde ben çözeceğim bu işi' diyorlar ve hala Yunanistan'da o teröristler el bebek gül bebek saklanıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Biz sizinle NATO'da beraberiz, müzakereleri yürüttüğümüz AB'de sizlerle görüşüyoruz, komşumsun, en çok turist benden sana geliyor. Bütün bu olaylar ortadayken, sen kalkıp da benim düşmanıma dost olmaya kalkarsan kusura bakma."

- "TEMENNİMİZ SAYIN TRUMP'TAN BUNU GÖRMEMİZDİR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin bir soruya, şu karşılığı verdi:

"Ümidimi kaybetmek istemiyorum, yani hala ben bu ümidimi koruyorum. Ve bizim elimizden gelen nedir? Onlara sürekli olarak tüm bakanlarımızla, başbakanımız, şahsım, muhataplarımızla bunları hep kendilerine iletiyoruz. Temennim odur ki, Amerika bu yanlışı görmüştür. Dolayısıyla artık bu şarlatanı ülkesinde barındırıp, başına bela etmemeli. Tabii bu şarlatanla beraber, bu şarlatanın bütün yavruları da orada. Orada karargahı kurmuşlar. Charter School'lardan 750 milyon dolar yılda gelir elde ediyor. Ve bunların hepsi muvazaalı gelirler. Bütün bunlar nereye harcanıyor? İşte bakıyorsunuz, kongre üyelerine bunların paralar verdiğini, bunların tespit edilerek, biz bunların hepsini kendilerine ilettik. Dosyalar, vesaire bunların hepsi, 80-85 koli evrak gönderdik. Ama nedense bunları idari bir tasarrufla dahi bu adamı hala içeri almayışları düşündürücü. Tablo böyle olunca ister istemez bu bizim NATO'da 2 önemli üye, ben senin stratejik ortağınım, burada bizim bir adım atmamız lazım. Biz tabii Sayın Obama'dan bunu göremedik. Temennimiz Sayın Trump'tan bunu görmemizdir. Onun için de CIA Başkanıyla, Dışişleri Bakanıyla bunların hepsini açık açık konuştuk. Telefon görüşmelerimizde de Sayın Trump'a bunları ilettim. Pazar günü inşallah referandumdan sonra temennim odur ki en kısa zamanda kendileriyle de yüz yüze görüşmelerimizi yapıp, bu konularda nasıl bir yol haritası belirleyeceğiz, bunun adımını atarız."

Bugün ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesi planlaması olduğunun hatırlatması üzerine Erdoğan, "Onların da başka planlamaları sebebiyle bu akşam onu yapamayacağız. Arkadaşlar takip ediyorlar. Belki onlar da artık pazar günü seçimi atlatalım, ondan sonra görüşelim noktasındalar." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sen kalkıp bu ülkede hem demokrasi diyeceksin. Demokrasinin egemen olduğu bir ülkede kimi denize döküyorsun? Türk oğlu Türk'ünü denize dökeceksin, Yunan mı ulan bu, neyi denize döküyorsun? Bu millet tarihinde kimi denize döktü belli. Sen nasıl böyle bir benzetme yaparsın. İşte İzmir'deydik, gelsen dökseydin. Allah'ın izniyle pazar gününün neticesi belli. Bu bizim kanımıza dokunuyor." dedi.

Çelik'in, "Neredeyse Türkiye'deki kadar Avrupa'daki basında yer alıyorsunuz. Reaksiyon ne, net olarak ifade edebilir misiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, bu durumu isabetli gelişmeler olarak gördüğünü söyledi.

Türkçeye bu kadar yer verilmiş olmasının, millik ve yerlilik bakışı açısından güzel bir gelişme olduğunu belirten Erdoğan, "Pazar günü bu referandumla beraber, kendilerine Türkiye'den çok daha güzel mesajları vereceğiz ve bu tanışma modu biraz daha yükselebilir. Çünkü Türkiye, yükselen bir Türkiye." diye konuştu.

Avrupa Birliği ile ilişkilerin 16 Nisan sonrası çıkacak sonuca göre yeniden revize edilip edilmeyeceğine ilişkin soruya karşılık Erdoğan, pazar gününden sonra Başbakan Binali Yıldırım ve hükümet ile bu konuyu konuşacaklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü Avrupa Birliği'nin 54 senedir bize çektirdiği çile yeter. Böyle bir ülke yok. Hiçbir ülkeye bunlar böyle çile çektirmediler. Türkiye herhalde bunların şamar oğlanı değil. Herkes haddini bilecek. 'Yok sizin nüfusunuz çok kalabalık, geliriniz çok fazla, bundan dolayı Almanlar, Fransızlar sizi istemiyor.' Bunları artık kimse yutmuyor. İngiltere gibi kurucu bir ülke Brexit'e gitti mi? Gitti. Brexit neticesinde halk ne yaptı? 'Biz dedi AB'den çıkalım.' Başından itibaren parada ne yaptı? 'Ben avroya girmiyorum.' dedi. Para birliğine girmeyen İngiltere demek ki o günden kararını almıştı. Ben İngiltere'yi başka ülkelerin de takip edeceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.

- "BUNLAR ÇOK VEFASIZ"

Erdoğan, Türkiye'nin istenmeyişinin sebebinin; genç, dinamik ve artan nüfusu olduğunu dile getirerek, AB ülkeleri arasında nüfus itibarıyla en yoğun olduğu ülkenin Türkiye olacağını, bu durumun da AB ülkelerini rahatsız ettiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'ye yakışanı vereceksin arkadaş. Sen vizede benimle dalga geçiyorsun. 3 milyon Suriyeli mülteciyi alıyoruz, yediriyoruz, içiriyoruz. Şu ana kadar sivil toplum kuruluşlarıyla beraber 25 milyar dolar harcamışız. Davutoğlu'na verilen söz '3 milyon avroyu vereceğiz.' Arkadan görüşmeler devam ediyor, 'İkinci bir 3 milyar avro daha vereceğiz.' Verilen sözlerden sadece 725 milyon avro geliyor. Bizim bütçemize girmiyor. Kızılay vasıtasıyla oralarda harcanıyor. BM Mülteciler Konseyi'nden gelen para 550 milyon dolar. Böyle bir vefasızlık olur mu? İnsan hakları ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi varsa, Türkiye bu kadar yükü sırtına alacak, siz öveceksiniz 'Türkiye şöyle yapıyor, böyle yapıyor.' ama ciddi toplantılarda da var ya Türkiye'ye bir teşekkür bile yok. Bunlar çok vefasız. Bakıyorsun kendileri üç beş kuruş para verirler, onun orada saltanatını sürerler."

- "VATANIMIZDA, VATANDAŞLIK İMKANINI ALABİLİRLER"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilere maaş bağlanacağı, iş yeri açarlarsa vergiden muaf tutulacakları, Türkiye vatandaşlığına geçirileceklerine ilişkin iddialara, şu yanıtı verdi:

"Bu insanların içinde bir çadır kentlerde, konteyner kentlerde kalanlar var ama bir de şehirlerde olanlar var. Bunların içinde ciddi meslek sahibi olanlar, doktor, öğretmen, avukat, eczacı olanlar var. Birinci derecede bu insanlardan niye istifade etmeyelim? Bizim şu andaki işçi çalıştırma anlayışımız veya bu konudaki yasal düzenlemelere baktığımız zaman bunları vatandaş olmadığı sürece çalıştıramayız. Kaçak işçi çalıştırma suç. Öyleyse bu adımı atmak, bunların içinde kalifiye olanları değerlendirme imkanı var. Kanada ve Almanya, Suriye'den kalifiye olanları çekip alıyor. Diğerlerini almak işlerine gelmiyor. Biz kalifiye, kalifiye olmayan buna bakmadık. Bombalardan kaçıp gelen kim olursa olsun hepsini aldık. Şimdi diyorum bir sınıflandırmaya gidelim. Birçoğu dillerini de ilerlettiler. Vatanımızda, vatandaşlık imkanını alabilirler. Kalifiye olanlar iş de bulabilirler. İçlerinde profesörler var. Bazı üniversitelerimiz bunları değerlendiriyor. Bunlardan kaçmanın bir anlamı var mı? Kılıçdaroğlu'nun anlattığı gibi 'Herkese karşılıksız para verelim.' böyle bir şey yok."

- "ALLAH'IN İZNİYLE PAZAR GÜNÜNÜN NETİCESİ BELLİ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir soru üzerine, muhalefetin elinde argümanı ve malzemesi olmadığı için söyleyecek sözünün de bulunmadığını belirterek, şöyle devam etti:

"Söyleyecek sözü olmayan, argümanı olmayan ne yapar? Yalana başvurur veya ne yapar tehdit eder. İşte eski ve yeni genel başkan. Hepsi de yalan, yalan, yalan. Eskisi 'Hayır çıkarsa denize dökmüş gibi mutlu olacağız.' diyor. Konya milletvekili ne diyor? 'Bunları Samsun'dan başlayacağız Sivas, Amasya, Sakarya, İzmir'den denize dökeceğiz.' diyor. Herhalde hocası öbürü, kılavuzu karga olanın malum. Ama şu anda bunlar sokağa doğru dürüst çıkamıyor. Nasıl çıkacak sokağa? Seni Samsun'a sokmazlar. Bırak sen Samsun'a girip, Sivas'a gelmeyi. Sivas'a, Amasya'ya. Sakarya'ya sokmazlar. Sen kalkıp bu ülkede hem demokrasi diyeceksin. Demokrasinin egemen olduğu bir ülkede kimi denize döküyorsun? Türk oğlu Türk'ünü denize dökeceksin, Yunan mı ulan bu neyi denize döküyorsun? Bu millet tarihinde kimi denize döktü belli. Sen nasıl böyle bir benzetme yaparsın. İşte İzmir'deydik, gelsen dökseydin. Allah'ın izniyle pazar gününün neticesi belli. Bu bizim kanımıza dokunuyor. CHP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum; bu tür kendini bilmezleri, ahmakları aranızda nasıl barındırıyorsunuz? Onun genel başkanı zerre kadar siyasetten anlamış olsaydı, 'Gel buraya sen böyle nasıl konuşursun.' Hemen ihraç istemiyle disiplin kuruluna gönderirdi. Ama öğrenemedi ki daha bu siyaseti ve öğrenemeyecek. Pazar günkü netice, CHP tabanı için de bir fırsattır."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha maddeleri okumadığını, "Cumhurbaşkanı 1500 yardımcı atayabilir." dediğini ifade eden Erdoğan, "Biz 36 bakanla devraldık göreve geldiğimizde ve bu 36'yı 25'e indirdik. Biz devlet yönetmek nedir bunu gayet iyi biliriz ama sen bu işlerden anlamazsın. Sana bir SSK teslim edildi içine ettin." dedi.

- "DAHA PRATİK VE SERİ KARARLAR ALABİLİR HALE GELECEK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni partili cumhurbaşkanlığı sisteminde bakanlar belirlenirken, sayısının belli olmayacağına yönelik bir hüküm yok. Bundan kaynaklı olarak '1500 tane atayabilir' deniyor. Buna açıklık getirir misiniz?" sorusuna karşılık, şunları söyledi:

"Bakanların yanına bakan yardımcısını koyduk ki bakan gücünde bir yetkili olsun. Bürokrat onun yaptığını yapmaz. O aynı zamanda siyasetten birisi olduğu için vatandaş geldiği zaman onunla daha farklı bir şekilde ilgilenir, sorunlarını takip eder, çözer. Türkiye eğer sınıf atladıysa böyle atladı. Başkanlık sistemine Kasım 2019'dan sonra geçeceğiz. Yeni dönem o zaman başlayacak. İki şey değişecek. Bir, Cumhurbaşkanı partisine dönebilir. İkincisi 30 gün içinde HSYK değişiyor, Hakimler Savcılar Kurulu oluyor. Yeni sistemle birlikte sayı 13'e iniyor. 13'e indikten sonra 4 tanesini ben Cumhurbaşkanı olarak atıyorum. Bugüne kadar TBMM üye atayamazken, şimdi 7 üyeyi TBMM atıyor. Hani Kılıçdaroğlu diyor ya 'Yasama organının hiç bir kıymeti harbiyesi yok.' 7 tane üyeyi orası atıyor. Bu neyi getiriyor? Aynı zamanda uzlaşmayı getiriyor."

Eskiden 3 dairenin bulunduğunu, bu sayının 2'e ineceğini anlatan Erdoğan, böylece Hakimler Savcılar Kurulu'nun yeni süreçte çok daha pratik, çok daha seri kararlar alabilir hale geleceğini söyledi.

Gündem Haberleri