İktidara laf sokuşturup, huzurlu eski Türkiye masalları anlatanlar, o dönem benim için kısa pantolonlu dönemler olabilir. Konuşan Türkiye edasıyla, hayatında üç kitap görmemiş, ağzı olanın konuştuğu doksanların sonunda sökün eden zevzekleri de iyi bilirim hani.
Ben konuşacağım diye kamera karşısına geçen, elde mikrofon zırvalar sunuyorlardı; “siyaset meydanlarında” bizde demokrasi nihayet geldi diye seviniyorduk memleketimize.
Tıpkı vizontele görmüş köylü gibi…
Hiçte öyle mutluluk tablo çizmesin kimse…
Beyaz torosların cirit attığı yılları ihmal mi edelim?
Alevi Aleviliğini deklare edemez.
Dindar gulyabani muamelesi görür.
Yetmiş yaşındaki dedeme lannn…çeken asker, dedem meramını anlatmaya çalışırken, asker kendisini İran şahı zannedip üzerine yürüyordu.
Askeri vesayete bak sen.
HUZUR AKIYOR RESMEN…
Faili meçhullerin, baskınların, jitemcilerin, terör eylemlerinin gündemde olduğu doksanlar yoktu hani.
*
Darbelerin, siyasi belirsizliklerin, kaybedilenlerin, yasaklanan sanatın olduğu seksenler yoktu hani.
*
“BİR SAĞDAN BİR SOLDAN ASTIK” argümanları bilmeyen beyinsiz tayfasının hezeyanları dolanıyor gene ortalarda.
*
Her gün öldürülen gençlerin, sokaklarda patlayan bombaların, fişlenip vurulan üniversitelilerin yaşadığı yetmişler yoktu hani.
*
Komünizm tehlikesi adı altında idam edilen, yargılanan, işkence gören işçilerin yaşadığı altmışlar yoktu hani.
*
Başörtüsü taktığı için ikna odalarında sindirilen üniversiteli kızlar
*
Hoşgörülü devletin vatandaşlarının kılığına, kıyafetine doğrudan müdahale etmesi, “sevgisinden dolayı ama…kızım sen niye öyle giyiniyorsun babında..
Bir baba edasıyla…)
Kamuda memur olamayan gerici, yobaz diye yaftalanan binlerce vatandaş
*
Oğlunun yemin törenine gidip başörtüsü var diye, tel örgüler arkasından bakan gözü yaşlı analar yoktu hani.
*
Suni gündemler, içi boşaltılan bankalar, iflas eden işadamlarının intiharları, hortumcular, dolandırıcılar, öldürülen gazeteciler yoktu hani.
*
Ahbap- çavuş ilişkisi ile yerli- yabancı büyük ağa babalarının, mafyaların fink attığı, başbakanların pijamayla karşılandığı yıllar yoktu hani.
*
Hastane kuyrukları, elektrik kesintileri, PKK’nın hiç bitmeyen katliamları, köy taramaları,
Bugünün demokrasi-cumhuriyet kılıklı bazı gazetelerinin Öcalan röportajları yoktu hani.
*
Susurluk, 5 Nisan, develüasyonlar, 28 Şubat, Çatlı, Yeşil, 17 bin faali meçhul,
*
Özellikle yolsuzluk denen bir şey yoktu.
*
Zaten bu ülkeye yolsuzluğu Ak Parti getirdi,
Güçlü bir demokrasiye sahiptik, bizi yönetecekleri seçerdik, onlar da askerden ve hakimlerden icazet almaya giderdi.
*
O kadar güçlü bir demokrasimiz vardı hani.
*
Hiçbir devletin maşasına çomak sokulmuyor, eyvallahhh abi diyorduk.
*
Gerekirse darbe yapılıyor, gerekirse başbakan asılıyordu.
*
Çakıcı, Dündar falan dizi oyuncusuydu o kadar severdik hani.
*
Talancısı, yalancısı, çıkarcısı, fırsatçısı, ahlaksızı hiççç yoktu hani.
*
Cumhurbaşkanı Başbakan’a anayasa kitapçığı fırlatıp, “alın bu anayasayı okuyun “ diye bağırırdı.
Sonra Başbakan dışarı çıkıp basın mensuplarını toplardı.
“CUMHURBAŞKANI SON DERECE TERBİYE DIŞI BİR ÜSLUPLA BANA AĞIR İTHAMLARDA BULUNDU” diye açıklama yapardı.
Sonrasında beyaz bir ışık görürdük akabinde hoooop ver elini işgale hazır…
BATMIŞ AMA HUZURLU BİR ÜLKE!