28 Ocak 2021 tarihli yazımda –ki o dönem kazanıyorduk– Erol Bulut sezonu takımın başında tamamlarsa büyük başarı olur demiştim. Dediğim çıktığı için mutlu olup bu yazıya başlamadım, görünen köye kılavuz arayanlara, pohpoh basına ve hayal tüccarı yönetime diyecek zaten sözümüz yokta tek derdimiz Fenerbahçe’ye faydalı olacak tespitleri bugünden yapmağa çalışmak.
Yapay zeka ile seçilen Erol Bulut’un ardından organik zeka ile aranan yeni hoca adaylarını duyuyoruz. Şimdi zamanı değil bu lüks tüketim mevzularını tartışmanın, önceliğimiz kongre ve yeniden güven tazeleyecek Ali Koç’un çevresine iş bilen birkaç yönetici toplamasında. Yoksa kalan 10 haftanın sonuçlarına bakacak olursa aday olmak istese bile kredisi kalmayacak.
Hocaya gelince Milli Takımdan hoca getirip de yüzü gülen takım sayısı bir elin parmağını geçmez. Güney Amerikalıların futbolu okuma şekliyle Avrupa’dakilerin çok farklı, iş bu sebeple Hocayı yine de Avrupa’da özellikle Almanya’da aramak zorundayız. Günümüz futbolunun iki önemli unsuru olan taktiksel savaş ve disiplin konusunda en ısrarcı hoca potansiyeli Alman futbol kültüründe mevcut.
Gazete manşetleriyle tribünlere oynamanın sonuçlarını Ali Koç sayesinde son 3 sezondur canımız yana yana gördük. Manşet arkası aynı duvara vurmaktan biz yorulduk umarım Ali Koç’ta yorulmuştur. Emre, Volkan ve Acun üçlüsü ile kulübü değil belli bir süre algıyı yönetir. 28 ocaktaki yazımda Mesut Özil ve Osayi Samuel transferlerinin işe yaramayacağını belirtmiştim, Özil’in kariyerinin tartışılmasa da sonuca etkisi olmadığını gördük. Şimdi söylüyorum kendilerini Marvel kahramanları Avnegers tayfası gibi gören Emre Belözoğlu ve arkadaşlarının kulüpteki yolculuğu kısa sürer.
“Kulübün evladı, camianın çocuğu falan bu laflar kulübü maddi anlamda batıran sözlerdir. İşe yaramaz adam kulübün çocuğu diye 15 yıl ona mı bakacağız”? Ünal Karaman’ın bu sözünü duyduğum günden beri futbola hatta hayata bakışımı değişti. Fenerbahçelerin önceliği Hoca değil, kulüpten beslenen sözde camia evladı, işadamı, gazeteci, yorumcu, üye ve tribün lideri ambalajlı holiganlardan kurtulmaktır.
Özetleyecek olursak “Kadıköy’de doğup, hayatımıza mal olan, kumpaslarla Silivri zindanlarına sıkıştırılmağa çalışılan, her şeye rağmen inadına sarı inadına lacivert” diyen taraftarları, asırlık çınarın üzerindeki süne zararlılarını köke ulaşmadan temizlemekle sorumludur.
Her başarısızlıkta söylediğim gibi “Görevini yapamayanların, gereğini yapması kaçınılmazdır”.