FETÖ'nün köpükçüsünden kavga çıkaracak sözler: Deniz Zeyrek bize dosya getirdi!

Adı kamuoyuna yansıyan köpük partileri ile özdeşleşen FETÖ’nün firari üyelerinden Faruk Arslan, Hürriyet Gazetesi Ankara eski Temsilcisi Deniz Zeyrek ile ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. 28 Şubat sürecinde Radikal Gazetesi’nde çalışan Deniz Zeyrek’in F

Adı kamuoyuna yansıyan köpük partileri ile özdeşleşen FETÖ’nün firari üyelerinden Faruk Arslan, Hürriyet Gazetesi Ankara eski Temsilcisi Deniz Zeyrek ile ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. 28 Şubat sürecinde Radikal Gazetesi’nde çalışan Deniz Zeyrek’in FETÖ aleyhine Genelkurmay’da oluşturulan bazı dosyaları KHK ile kapatılan Zaman gazetesine  getirdiğini öne süren Arslan’ın, “Deniz Zeyrek’te teşekkürü hak ediyor” diye yazması dikkat çekti.

 

DEZENFORMASYON MALZEMESİ BİZE GELDİ

 

Kanada’da yaşayan FETÖ elemanı Faruk Arslan’ın,  9 Haziran 2014 tarihinde 28 Şubat süreci ile ilgili bir yazı kaleme aldığı ortaya çıktı. “Hizmet Hareketinin Yakın Tarihi” adlı yazısında 28 Şubat sürecini anlatan Arslan, dönemin ünlü ismi Ali Kırca’yı da FETÖ’ye karşı kumpas kurmakla suçladı. Arslan, Ali Kırca’nın Fetullah Gülen, “Devletin kılcal damarlarına sızın” şeklindeki sözlerinin yer aldığı görüntüleri ATV’de yayınlamasının ardından TSK’nın da harekete geçtiğini öne sürdü. Genelkurmay Karargahı’nda FETÖ aleyhine dosyaların hazırlandığını iddia eden Arslan şunları yazdı:

 

“2000 yazında medyada yeniden fırtına kopartılmak istense de, ilk fırtınadaki ‘Düğmeci Ali Paşa’ evinin asansöründe 24 saat ‘ düğmeye basmayın’ diye bağırdığı için sesi kısılmıştı; tekrar düğmeye basan bulunamadı. Bu operasyonda kullanacak dezenformasyon malzemesini bize getiren Radikal gazetesinden Deniz Zeyrek’te teşekkürü hak ediyor. Psikolojik savaş için Cumhuriyet gazetesinin nefesi yetmedi. Tek yol kalmıştı. Asker nefesi. Devrin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ‘Gülen devletin altını oyuyor’ işaretini alan DGM savcısının ertesi gün 2000 Eylül’ünde açtığı davanın beraatle sonuçlanacağı 80 sayfalık iddianamedeki saçmalıklardan belliydi. Bu iddianameyi ilk okuyan ve hukuki hataları haber yapanlardanım. İddianameyi yazanlar adeta Nur davasını, Said Nursi’yi yargılıyordu. Suçta bireysel hukukunu unutmuşlardı, tek kişilik terör örgütünü dayandırdıkları kurum ve kuruluşlar, devletin yıllardır denetimi altında, izni ile açılan legal kurumlardı. Dava, 2003′de Gülen’in deyimiyle’ Ne cennet, ne cehennem’ şeklinde zımni beraat ile sonuçlandı. Yargıtay Genel Kurulu’nda 2008′de aldığı kesin beraata kadar sonuç almaya çalışan global ve yerel çete hiç rahat durmadı ve sonunda hüsrana uğradı.”

AVAZTÜRK/Özel

Özel Haber Haberleri