Çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. “At izi it izine karışmış” deyiminin çok rahat karşılık bulduğu bir dönemden hem de.
Küresel oyunun Türkiye ayağının ne pahasına olursa olsun sahnelenmesi için var gücüyle saldırıyor TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR.
Milli şairimiz Mehmet Akif’in;
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”
Dörtlüğünü haykırmanın tam zamanı üstelik. Ve böyle bir dönemde uğraştıklarımız, gerçek gündemin ne kadar uzandığında olduğumuzu çok acı bir tabloyla koyuyor önümüze.
Küresel oyunun kolay sahnelenmesi için FETÖ, HDPKK/PYD-YPG, DHKP-CHP ve irili ufaklı tüm terör örgütleri ittifak içinde.
Hepsinin ortak gayesi, 2002’de AK Parti ile başlayan Yeni Türkiye hedefini tökezletmek, Türkiye’yi yeniden bir müstemlekeye dönüştürmek.
Hepsinin ortak hedefi, Sykes-Piccot haritasını Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de bozacak bir sahaya yayacak şekilde güncellemeye çalışan Küresel Sistemin işini kolaylaştırmak.
Bu yüzden Recep Tayyip ERDOĞAN hedef. Bu yüzden AK Parti hedef.
Bu yüzden gün geçmesin ki ERDOĞAN, batı medyasında en ahlaksız figürlerle tasvir ediliyor.
Bu yüzden Avrupa Birliği’nden Beyaz Saray’a, Londra’dan Brüksel’e Küresel aklın başkentlerinden Erdoğan’ı itibarsızlaştırma maksatlı açıklamalar birbirini takip ediyor.
Bu yüzden güneyimizde PKK’nın bileşeni PYD/YPG Küresel Sistemin Türkiye’yi bölme planının bir aparatı olarak yine aynı akılca muhatap alınıyor.
Ve maalesef bu yüzden ERDOĞAN’la birlikte hedefe oturtulan AK Parti içinde “FİTNE” ateşi körükleniyor.
Ve bu ateş öyle bir hale getirildi ki; özellikle Küresel akıl ve onların yerli işbirlikçileri tarafından dayatılan Çözüm Süreci ve terörist vekillerin dokunulmazlığı konusundaki kaygıların tetiklediği yapıcı eleştiriler de bu ateşin hedefi oldu, FİTNE diye yaftalandı. Kesmedi çiviyle çaksan tutmayacak PARALEL/FETÖ isnadında bulunuldu.
Elbette bu yaftalama, bu suçlama furyasının hangi merkezden körüklendiğinin farkındayız.
Tartışmalara baktığınızda, bazılarının geçimini bu algıyı oluşturma merkezinden sağladıklarını görmeniz yeterli.
Ama maalesef bu durum, çoluk çocuk sahibi anaların, AK Parti’nin en zor dönemlerinde hiçbir menfaat beklemeden mücadelesine omuz veren bayanların başörtüsünden namusuna varana kadar tüm değerlerine dil uzatacak kadar edepsizleşen bir kaç sosyal medya şarlatanı ve onların “kurumsal destekçileri” ile sınırlı değil sadece. Belli ki birileri, sanal bir kavgadan ikbal rantı devşirme derdine de düşmüş. Hatta kimi şeytanlar körüklenen bu FİTNE ATEŞİNDE gölgeleniyor bile diyebiliriz.
Şükür ki; hem sayın Cumhurbaşkanı’nın hem de sayın Başbakan’ın bu niyete sahip olanları, FİTNE ATEŞİNDE GÖLGELENENLERİ görebilecek bir feraset ve tecrübeye sahip olduklarından şüphemiz yok.
Bize gelince...
Biz duruşumuzu bu site yayına başladığı gün ortaya koyduk ve dedik ki; “Tuzakların, desiselerin, ihanetlerin bu ülke ve bu milletin üzerine kabus gibi çöktüğü bir noktada, Avaztürk olarak bizim tarafsız kalma gibi bir lüksümüz yok, olamaz da. Zira her şeyden önce Allah bizi taraf yaratmış, Hakkın yanında Batılın karşısında taraf olarak yaratmış. Biz de hakkın yanında, batılın karşısında taraf olacağız.”
Bugün Batıl’ın karşısında kimin olduğu tartışmasız bir şekilde ortada. Bütün bir Türk ve İslam coğrafyasında birlik ve beraberlik ruhunun, kaybedilen özgüvenin, ötekileştirme ve başkalaştırma baskılarından kurtulma umudunun hangi siyasi yapıda vücut bulduğu belli. Ümmetin umudunu kimin ve hangi siyasi hareketin yeşerttiğini yedi düvel biliyor bu yüzden de olanca gücüyle o siyasi hareket ve liderine saldırıyor.
Hal böyle iken ve bu haklı mücadelede tek bir dayanak ve referansın İslam olduğu malumken, İslam’ın şiddetle reddettiği FİTNE ateşine olsak olsak set oluruz bariyer oluruz.
Elbette sitemizi kişilerle ilişkilendirenler, kısır siyasi mülahazaların içine çekmeye çalışanlar oldu olacak da.
Ama biz kimin ne dediğine bakmadan, kimin kiminle ilişkilendirdiğine itibar etmeden, ülkenin, devletin ve milletin bekasını ilgilendiren konularda, gazeteci refleksinden ziyade, bu ülkenin sıradan bir Müslüman evladı gibi hareket edecek, tavrımızı koyacağız.
Bu tavırlarımızın içinde elbette yıkmadan dökmeden, ülkenin ve milletin menfaatleri doğrultusunda gelişen endişelerimizin kaygılarımızın tetiklediği eleştiriler olabilir. Ancak mesela AK Parti teşkilatlarını, son derece nobran bir üslupla “lan” diye hitap ederek “ihalede olmakla” itham eden bir üslup ve yaklaşıma yönelmeyeceğimizden emin olabilirsiniz.
Bu tavrımızı FİTNE olarak değerlendirenler de bu değerlendirmede ısrar edecekler de FİTNE merkezinin hizmetkarından başkası olamaz.
Kalın sağlıcakla...