Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun yıllık raporu, Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'da yaşanan dramatik değişimlerin altını çizerken, uluslararası toplumun dikkatini bölgedeki insan hakları krizine çekmeye devam ediyor. Her yıl 30 Mart'ta, Filistin Toprak Günü vesilesiyle yayımlanan bu rapor, İsrail'in Gazze'ye karşı yürüttüğü savaşın ve Batı Şeria'daki arazi ele geçirme politikalarının sonuçlarını detaylandırıyor.
Gazze'de Yıkımın Boyutları
7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik başlattığı savaşın ardından, bölgede yaşanan yıkımın boyutlarına dair veriler, düşündürücü bir tablo ortaya koyuyor. Rapora göre, Gazze'deki konutların yaklaşık yüzde 70'i, yani 290 binden fazla konut birimi, kısmen ya da tamamen yıkılmış durumda. Yıkılan binalar arasında okullar, hastaneler, ibadethaneler ve hükümet binaları da bulunuyor, bu da Gazze'nin artık yaşanmaz bir yer haline geldiğini gösteriyor.
Batı Şeria: Ele Geçirilen Araziler ve Yerleşim Politikaları
Rapor, İsrail'in Batı Şeria'da 50 bin dönüm araziyi ele geçirdiğini ve yerleşim birimlerinin sayısında önemli bir artış olduğunu belirtiyor. Batı Şeria'daki yerleşimci sayısı 745 bin 467'ye ulaşırken, bu durum Filistinlilerin yaşam alanlarının giderek daraldığının bir göstergesi.
Uluslararası Tepkiler ve Filistin Demografisi
Filistin Toprak Günü'nde yayımlanan rapor, aynı zamanda uluslararası toplumdan beklenen desteğin önemini vurguluyor. Raporun ortaya koyduğu veriler, bölgedeki insani durumun ciddiyetine dikkat çekiyor ve uluslararası toplumun bu krize yönelik adımlar atması gerektiğinin altını çiziyor. Ayrıca, dünya genelindeki Filistinli nüfusun yaklaşık 14,63 milyon olduğu ve bunların önemli bir kısmının hâlâ zorlu yaşam koşulları altında hayatta kalmaya çalıştığı belirtiliyor.
Sonuç: Bir Çözüm Ufukta Mı?
Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun raporu, Gazze ve Batı Şeria'da yaşanan insan hakları krizine ışık tutarken, bu durumun çözümü konusunda uluslararası toplumun daha etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguluyor. Filistin ve İsrail arasındaki çatışmanın çözümüne yönelik uluslararası çabaların artırılması, bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için kritik önem taşıyor. Bu rapor, sadece mevcut durumu değil, aynı zamanda geleceğe yönelik umutları da yansıtan bir belge olarak, herkesin dikkatini çekmeye devam ediyor.