Düşünsenize 18 yıllık bir iktidarsınız.
Belki 100 yılda bir gelebilecek bir salgın karşısında adeta tarih yazıyorsunuz.
ABD’sinden Japonyası’na, Almanya’sından İsviçre’sine tüm ülkeler, salgın karşısında gösterdiğiniz başarıyı alkışlıyor.
18 yılın sonunda, alt yapıdan fiziki varlığa kadar sağlık sisteminize tüm gelişmiş ülkeler hayranlıkla bakıyor.
Çok abartılmasa bile sırf bu güçlü sisteminiz ve Sosyal Devlet anlayışınızı alkışlayan Batılılar Türk vatandaşlığına geçmek istiyor.
Öyle ki; Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan pandemi verilerine güven yüzde 83’lere varmış.
Siz ne yapıyorsunuz bu hizmetlerinizin anlatımı konusunda?
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun, Ankara’da Mansur Yavaş’ın -üstelik sizin başlattığınız- Sosyal Belediyecilik girişimlerine dair yürütülen kampanyalar kadar bile kampanya yürütemiyorsunuz.
18 yılda ülkeyi getirdiğiniz ve batılıların gıpta ile baktığı noktayı topluma aktarabilecek kalem erbabı sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Kampanya diyalektiği toplumu kucaklayacak perspektifte tek bir kişi rahmetli Erol Olçok vardı onu da 15 Temmuz’da şehit vermişsiniz ve ikincisi yok.
17/25 gibi bir jüristokratik darbe girişimini üstelik içerdeki işbirlikçilere rağmen savabilmişsiniz, ama iktidarın sınırsız nimetleriyle nemalandırdığınız kalem erbapları darbenin arkasındaki örgütle (FETÖ) dünkü bağlantılarından kaynaklı gebelik nedeniyle iki satır kalem oynatamamış.
15 Temmuz’da tarihin en alçak darbe ve işgal girişiminin hedefi olmuşsunuz, lakin direniş çağrınızı, sınırsız iktidar nimetleriyle nemalandırdığınız medyadan değil o dönem karşınızda duran medyadan yapabilmişsiniz.
Dünyanın geniş bir coğrafyaya yayılmış 3. Dünya Savaşına doğru sürüklendiği bir dönemde savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 70’lere çıkarmışsınız. Milli kaynaklarla tamamı yerli üretim İHA ve SİHA’larınız yeni nesil savaş konseptinin en önemli figürü kabul edilmiş, komşularınız bu savaş araçlarından duydukları korkuları canlı yayınlarda titreyen seslerle anlatırken, hala iktidar nimetlerini sınırsızca hortumlayan medyanızda bunları yazacak kabiliyette kalem erbabı sayısı üç bilemedin beş.
Dün medyadaki varlıklarını FETÖ’ye övgüler dizerek elde etmiş sözde kalem erbaplarınız bugün yeni konumlara erişmek için FETÖ’ye sövme yarışına girmiş.
Daha acısı; dün FETÖ’ye söverek medyada konum sahibi olanlardan bugün en çok sövmeyi başarabilenler uçak müdavimi haline getirilmiş.
Ben yazarım arkadaş.
Ucu kime değerse değsin doğruyu çekinmeden yazarım.
Eğer bugün sağlıktan savunma sanayiine, ulusal güvenliği tehdit eden unsurlarla mücadeleden terörle mücadeleye, sosyal devlet anlayışından adaletteki köklü reformlara adeta yeni bir devlet inşa edilirken bunları yazabilecek kabiliyeti olmadığı için siyasi muarızlarınıza sövmekten başka iş yapamayanlar itibar görmeye devam ederse, bu ülkeyi yıkıp yeniden imar ve inşa etseniz de bu millete anlatamazsınız.
FETÖ gibi devletin kılcallarına sızmış bir örgütle mücadeleniz, örgütün bizzat devreye koyduğu “mağduriyet tabanının genişletme stratejisinin” gölgesinde kalmış.
Neden?
Çünkü FETÖ ile mücadele sürecinde öne çıkardığınız, sınırsız iktidar nimetleriyle “beslediğiniz” medya yüzleri ve kalemler düne kadar örgütün “altın nesli” içerisinde gösterilen tipler. Ne yazarlarsa yazsınlar, ne söylerlerse söylesinler toplumdaki karşılığı “sıfır”.
PKK gibi yarım yüz yıllık bir örgütü önce hendeklere gömmüş sonra sınır ötesindeki inlerini yerle bir etmiş yetmemiş Kandil’e operasyonla bayrak dikmişsiniz. Ama bütün bu başarınızı, Oslo görüşmelerinin, Habur skandalının, çözüm sürecinin, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasının, bebek katilinin mektubunun canlı yayında okunmasının önüne geçirememişsiniz.
Neden?
Çünkü terörle mücadeledeki başarınızı topluma aktaran medya yüzleriniz, kalem erbaplarınız, dün çözüm sürecinin sihrine kapılıp sürecin kaymağını yemek uğruna en azılı Öcalan dostu kesilmiş, barış güvercinleri uçurup Ayyıldızlı bayraktan İstiklal Marşına kadar bir çok Milli değerimizi tartışmaya açmaya yeltenmiş.
Dost acı söyler ama doğru söyler…
18 yıllık iktidarınızda her şeyiniz oldu belki ama bir tek medyanız olmadı maalesef.
Sizin sanarak iktidar nimetlerini sınırsızca aktardığınız medya yüzleriniz ve kalem erbaplarınız, FETÖ ile zımni ortaklığınızda FETÖ ile PKK ile çözüm sürecinde de PKK ile iş tutup cilveleşti. Bu iki örgütle mücadelenizi, o örgütlerle cilveleşirken gebe kalanların anlatmasını beklemeyin, anlatsalar bile toplumda bir karşılıklarının olmasını beklemeyin.
Geç değil…
Gelin gazeteci yetiştirin.
Medya yüzü ve kalem erbabı yetiştirin.
Her şart ve koşulda sizi alkışlayan değil; hatalarınızı da dile getirip düzeltmeniz için rehber olan karaktere sahip gazeteciler ve ekran yüzleri yetiştirin.
Bu karşı mahalle medyası ile kayıkçı kavgası güden silik, pısırık, maddiyata tapan tipleri yanınızda yordamınızda tuttukça, uçak müdavimi yaptıkça kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz farkında değil misiniz…
Yarın geminin su almaya başladığını bunu ilk fark eden de sizi ilk satan da bunlar olacak bunlar.