Ne zamandır aklımda ki soruları senarist kimliğiyle bilinen İnanç Yılan’a sordum. O da sağ olsun beni kırmayıp enine boyuna cevapladı. Malum, TV’den sosyal medyaya kadar her anımız da bir kuşatma altındayız. Bakalım uzman gözüyle asıl hedefler nelermiş...
Celalettin Yünel: Televizyonlarda yayınlanan filmlerin kıstasları nelerdir? TV filmleri nasıl seçilir?
İnanç Yılan: Pek çok kritere göre. Sadece filmler değil bütün yayın kuşağı Hedef Kitlenin ilgi, bilgi alaka ve beklentileri dâhil pek çok soru işaretinin karşılığı olarak hazırlanır.
Celalettin Yünel: 24 saatin hepsi mi?
İnanç Yılan: Neredeyse bütün yılın bile diyebiliriz.
Celalettin Yünel: Peki biraz çok özel bir örnek verecek olursak... Beyaz TV’de uzun bir süredir hesaplaşma ve gizli mesajların yer aldığı filmleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu filmler üzerinden kime mesaj veriliyor? Bülent Arınç’a mı yoksa AK Partiye mi?
İnanç Yılan: Herkese. Açıkçası bu hususta hedef kitle daha geniş. Sadece saydıklarınız değil. Kendi taraftarlarında moral bozukluğunu engellemek için de bir nevi propagandadır. Olası bilgi ve belge sızdırmalara karşı da önlemdir. Her açıdan ve herkese doğrudan verilen bir mesajdır. Sadece Bülent Arınç denemez. Çünkü parti içi Melih Gökçek karşıtlığında bunu dillendiren kişidir sadece Arınç. Uzun yıllardır tahakküm altında tuttuğu Başkent ile alakalı tek başına yürüttüğü bir yönetim modeli herkesçe eleştiriliyordu. Hatta 2014 yerel seçimlerinde aday olup olmayacağı bile son dakikaya kadar muallaktı.
Celalettin Yünel: O zaman Gökçek yeni bir savaşa ve hesaplaşmaya hazırlanıyor!
İnanç Yılan: Ya da kaçıyor... “Barış istiyorsan savaşa hazır ol” diye bir Latin atasözü vardır. Muhtemelen yeni felsefesi bu. Gerçi zaten herkesle savaşıyordu. Asıl sorun bu kadar düşmanı nasıl alt edeceği.
Celalettin Yünel: Gerçekten çok mu?
İnanç Yılan: Görünen o ki çok... Daha istifa konuşulurken ki süreci düşünün.
Celalettin Yünel: Şamil Tayyar’da ayrılmış Beyaz TV’den. Bunu neye bağlıyorsunuz? Genel Merkezin isteği ya da siyasi bir yalnızlaştırma söz konusu mu?
İnanç Yılan: Aslında bugünden sonra daha fazla sorumuzu değil cevabımız olacak. Pek çok konuda daha açık kartlarla oynayacaklar. Özellikle Gökçek cephesinde bunu göreceğiz. Şamil Tayyar’ın bu tavrı da zaman içinde netleşecek ama Ankara televizyonculuğu zaten şişirilmiş bir balondu ve giderek kayboluyor. Malum Kanal A kapandı, gelecek günlerde Beyaz TV’de ya kapanır ya da daha agresif bir yayın çizgisine evrilir.
Celalettin Yünel: Yeterince agresif değiller miydi?
İnanç Yılan: Beyaz TV için iki seçenek var ve ikisini de söyledim. Çünkü Büyükşehir belediye başkanlığından sonra siyasete devam edeceğim dediğiniz de ya ombudsman olursunuz ya da hükümette görev alırsınız. Gökçek için hangisi mümkün görünüyor. Hiç biri... Belediye başkanlığından memnun olmadığınız birini istifa ettirip de hükümete dâhil etmezsiniz!
Celalettin Yünel: Gökçek ne yapacak peki?
İnanç Yılan: Köşesine çekilecek. Yaşı ve siyasi gücü yeni bir parti ve/veya mücadeleye girmek için çok geç...
Celalettin Yünel: Öyleyse Abdullah Gül ve ekibinin siyasi manevralarına dâhil olması iddiaları söz konusu değil...
İnanç Yılan: Abdullah Gül’ün bile böylesi bir manevra yapacak gücü yok ki! Sadece “show must go on*” hali...
Celalettin Yünel: Bu şov mu sadece gerçekten...
İnanç Yılan: Başka ne olabilir. Bütün parti Erdoğan’ın safında. Bülent Arınç dahi tarafını belli etti. Gül ne yapabilir. Parti mi kuracak! Sermaye veya seçmen desteği mevcut mu?
Celalettin Yünel: Yurt içi ve dışı gezileri neden yapıyor o zaman!
İnanç Yılan: Erdoğan’dan iktidar paylaşımında eskisi gibi destek ve eşit paylaşım beklentisini biraz tedirgin edici bir şekilde ifade ediyor.
Celalettin Yünel: Tedirgin etmek!
İnanç Yılan: Partiyi bölebilirim, mecliste muhalefet oluşturabilirim vesaire...
Celalettin Yünel: Başarabilir mi?
İnanç Yılan: 40 yaş civarında belki, elli yaşında eh işte ama 70’e doğru yürüyen kuşak içinde imkânsız bir durum...
Celalettin Yünel: Erdoğan’da bunun farkında o zaman! Son Bülent Arınç jesti bunu gösteriyor...
İnanç Yılan: Bülent Arınç ve daha pek çoğu aslında biraz ahde vefa gibi görünüyor. Çünkü onlarsız bir cumhurbaşkanlığı, bir genel seçim birde zorda olsa referandum. Bütün bunlar Erdoğan’ın hem parti hem de seçmen nezdinde ki gücünü arttırdı.
Celalettin Yünel: Tekrar TV’ye dönelim mi? Dünya ile Türkiye arasında ki TV yayın farkı nedir?
İnanç Yılan: Dünya dediğimizi Amerika olarak adlandıralım çünkü zaten bütün Dünya’ya onlar servis yapıyor...
Celalettin Yünel: Kore, Hint ve Avrupa iyi bir çıkış içinde değil mi?
İnanç Yılan: Elbette Barcelona’yı bir maç belki yenebiliyorsunuz ama sonuçta sezon içinde en fazla galibiyeti onlar alıyor. O yüzden Amerikan TV ve Sinema sektörü bir açıdan çok önemli... Kıstasları var...
Celalettin Yünel: Ne tür kıstaslar?
İnanç Yılan: Bizde olmayan kıstaslar. ABD de yani Hollywood da ülkeyi kurtarabilecek kahramanlar ya resmî kamu görevlileridir –ki bunlar polis, asker, savcı, hâkim olabilir ama politikacı bile olamazken– ya da hayali kahramanlar ama hayali bile olsalar mutlaka işbirliğinde oldukları resmî bir kamu görevlisi örneğin savcı polis asker bir kişi mutlaka olur. Yani ABD derki, hayalde olsa sizi takip ediyoruz. Hayali bir savaş bile mümkün değil. Bizde ise önüne gelen ülkeyi kurtarırken mutlaka bir yuvarlak masa şövalyesi durumu ya da karanlık bir güruha karşı savaşan ne idiğü belirsiz bir figür mevcuttur. Oysaki kurumsal bir dil olsa her şey daha farklı olabilirdi.
Celalettin Yünel: Teşekkür ederim...
İnanç Yılan: Rica ederim.
* show must go on : Shov devam etmeli...