Avcılar'daki Zübeyde Hanım Evlendirme Dairesi Salonu'nda her ay düzenlenen ABAG (Avcılar Belediyesi Afet Gönüllüleri) projesi eğitim toplantısına katılan Yard.Doç.Dr. Gündoğdu, Ege Bölgesi'ndeki ve Marmara'da beklenen olası deprem ile ilgili görüş ve değerlendirmelerini anlattıktan sonra Yard.Doç.Dr. Gündoğdu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin son dönemde artan 'Kentsel Dönüşüm' çalışmalarına ilişkin açıklamalarının umut verici olduğunu ancak, 1999 yılından geçen sürenin iyi değerlendirilmediği için geç kalındığını söyledi. Gündoğdu, bugüne kadar kentleşme kültürünü getiren ve insanların yaşama kalitesini arttırması gereken kentsel dönüşüme gereken anlamda iyi bir örnek verilemediğini İstanbul'da Piyalepaşa'da kısmen bir örnek oluşturulduğunu ancak, son gelişmelerin kazanç olduğunu anlattı. Oğuz Gündoğdu, şöyle konuştu:
"Kentsel dönüşüm o kadar basit bir şey değil. Çok önemli paralar harcanması gerekiyor. Parası olan, olmayan, çok zengin olan var. Bunların hepsini birleştirmek gerekiyor. Bu birleştirme ancak devletin katkı koyması ile mümkün. Devlet katkısı olmadan kentsel dönüşümün gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Bakan belki iyi niyetle söylüyor ama sözde kalıyor. Açıklamaların ön hazırlığı yok. Raporlara dayanarak söylenen bazı şeyler var. Depremlerle ilgili şu kadar insanın can tehlikesi olduğun söyleniyor; milyondan başlayarak binlere kadar inen herkesin can kaybı tahminleri var. Neye dayanıyorlar bilmiyorum, Ne binaların cinsini ne dayanıklılığını biliyoruz. Zeminlerle ilgili açık bilgimiz yok. D depremin cinsi, ivmesi ne olacak onu da bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim; 17 Ağustos’tan çok daha kötü olacak. Çünkü kuzeyde kırılma olacak. 1999'daki 90 kilometre uzaklıkta ve yavaş bir kırılmaydı. 180 kilometreye yakın bir kırılma oldu. Şimdi o kadar mesafe de yok. Yani hızlı kırılacak anlamına geliyor. Hızlı kırılınca da çok hasar verir. Hızlı kırılmada kısa sürer. 45 saniye sürmez belki. Ama çok hasar verir."
Deprem uzmanı Gündoğdu, olası deprem halinde insanların nereye gideceğine ve toplanma merkezleri konusunda tartışmalar bulunduğunu ifade ederken, "Evet, birçok arsa inşaata açıldı falan. Aslında toplanma alanlarından da insanların neyi anladığını bilmiyorum. Toplanma alanları; Deprem olup bittikten sonra toplanma yerleri çok büyük felaket olursa insanların yiyecek içeceklerini, sağlığını kontrole edecek yaşam tarzı koymayı amaçlayan böyle bir şey. Yoksa Türkiye'nin hiç bir yerinde deprem olduğunda kimse evinin önünden ayrılmıyor. Güvenlik önlemi alınmadan insanları evlerinin önünden ayıramazsınız. Onun için toplanma alanlarının ne anlama geldiğini de bir açıklama yapmak gerekir ki bunun devamlı kullanılması artık bitsin" dedi.
Gündoğdu, bir soru üzerine 17 Ağustos 1999'daki Marmara Depremi'nin 45 saniye sürdüğünü bunun aslında bir biri ile iç içe 5 ayrı depremden oluştuğunu, olası yeni depremde Avcılar'ın çevredeki diğer ilçelerle birlikte Bakırköy yönüne doğru 'giderek' sallanacağını ifade etti. Olası deprem konusunda işaretler alındığında ne yapılacağı sorusunu yanıtlayan Gündoğdu, Bursa'nın bulunduğu bölgedeki yer kabuğunda görülen işaretler üzerine Nilüfer Belediyesi'nin desteği ile araştırmalara başladıklarını, karşı tarafta Şarköy'e kadar uzanan bölgede çok sayıda deprem izleme istasyonları bulunduğunu hatırlatarak şu yanıtı verdi:
"İşaretleri alındığında Strasbourg Etik Kuralları'na göre bunu önce önce kendi aramızda değerlendireceğiz. 1 hafta ,10 gün önce risk varsa bu işle uğraşanlarla konuşacağız. Sonra bu işten anlayanlarla görüşeceğiz bilimle uğraşan- uğraşmayan kim varsa. Sonra da devlete bildireceğiz. Devletin yapacağı bir şey var; Marmara ve çevresini boşaltmak. Rahmetli Ahmet Mete Işıkara 19 Ağustos 1999'da 'Tuhaf şeyler görüyorum' deyince hepimiz evlerimizden çıkmadık mı? Sonra alarm geçti. 'Deprem fırtınası' olarak nitelendirildi. Deprem fırtınası iyi bir şey. 5 büyüklüğündeki depremle birlikte 1 saatte binlerce deprem oldu. Şimdi görülen küçük depremler bizim için çok önemli. İşaret vermiyor. Böyle bir durumda en son karar AFAD’a Başbakan ve cumhurbaşkanına gidecek. O karar ne ise uygulanacak."
Oğuz Gündoğdu, diğer sorular üzerine kazık çakılarak yapılan yeni yapılan binaların Richter ölçeğine göre +2 veya -2 yanılma payı ile7.5 büyüklüğünde olacak Marmara Depremine dayanabileceğini ifade etti. Yard.Doç.Dr. Gündoğdu, Ege Bölgesi'nde son 2-3 yılda görülen depremlerin önemli olduğunu tarihsel olarak bakıldığında volkan patlaması olabilecek Santorini Adası'nın deprem ve tsunamilere yol açabileceğini vurgularken, "Öyle bir şeyin olması Ege'de çok kimsenin canının yanacağı demektir. Kandilli Rasathanesi tsunami ile ilgili bir ağ kurdu.Sismolojik olarak baktığımızda 5,10, 50 yıl gibi aralıklardan söz ediyoruz. Şu anda hem Ege'de hem de Marmara'da büyük bir deprem algısını görmüyoruz " dedi.