HAYATTA KALMAK MI, AYAKTA KALMAK MI?

İNANÇ YILAN

Salgından kapanmadan kurtulmak mümkün mü?

Elbette mümkün ancak bu süreç yönetimini sağlıkçıların endişeleriyle çakışan siyasetçilerin çözüm önerilerinden biraz çıkarmak gerekiyor.

En baştan samimi olmak gerekirse paramız yok tamamen kapanamayız. Mermisi biten ordunun cephe savaşını sürdüremeyeceği gerçeğiyle yüzleşir gibi gerçekleri masaya yatıracağız.

Yarı açık yarı kapalı yönetim anlayışıyla bu güne kadar yürüttüğümüz politika da duvara çarptı, biz de duvarın dibine yığılıp kaldık. Öyleyse yeniden ciddi bir plana ihtiyacımız var. Tamda burada kapısını çalmamız gereken Yöneylem Araştırmalarında uzman isimlerdir. Hayatın gerçekliği içinde olmayan 65 yaş üstü insanları aşılarken sürecin tam ortasında bulunan öğretmen, şoför esnafı, kargocular, aşçılar, garsonlar, eczacılar, hademeleri ve nice önemli meslek sahibini hep öteledik.

Peki niye?

Yaşlı ölümlerini durdurmak için…

Durdurabildik mi?

Kısmen belki ama asıl sorun ne?

Hayatta kalmak mı yoksa ayakta olmak mı?

İkisi çok farklı şeydir ve aynı anda tercih edilemez. Yöneylem Araştırması burada devreye girer. Araştırmacılara iki sorunun cevabına nasıl ulaşacağımız sorulur, uzmanlarda bunun yol ve yöntemlerini anlatır. Unutulmamalı ki Yöneylem Araştırmaları Nazi saldırılarına karşı İngiltere’nin önce ayakta sonra hayatta kalmasını sağladı.

Bitkisel hayatta bir ekonomi ile ayakta kalınamaz, ayakta kalan bir ekonomi ile ise biraz hırpalanmış hatta eksikte olsak en azından hayatta kalırız.

Aşı gruplarını değiştirip duygusal bakış açısı yerine gerçekçi bir yaklaşımla, ekonomiyi ayakta tutacak grupların aşılanmasına geçilmelidir. Açıkçası savaşın tam ortasında olduğumuzu kabullenmemizin zamanı geldi.

Cephede tırnak batması, ağır yaralı askerin tedavisinden daha ciddi bir sorundur.

Acı hatta korkunç bir yaklaşım ama ne yazık ki gerçek!