İran ve Irak'ın Enerji İşbirliği, Küresel Etkileri Olabilir

İran ve Irak'ın enerji işbirliği, küresel enerji piyasaları için önemli potansiyel etkileri olan, bölgesel ve küresel düzeyde önemli gelişmelere yol açabilir. Bu anlaşmanın olumlu etkilerinden biri, bölgesel enerji güvenliğini artırması olabilir.

İran ve Irak, geçen hafta enerji sektörünün tüm alanlarında ve ötesinde işbirliğini arttırmayı amaçlayan bir dizi yürütme komitesi oluşturma konusunda anlaştı. Bu anlaşma, dünyanın enerji piyasaları için önemli potansiyel etkileri olan, bölgesel ve küresel düzeyde önemli gelişmelere yol açabilir.

İki Ülkenin Bölgedeki Önemi

İran ve Irak, Orta Doğu'nun en önemli enerji güçlerinden ikisidir. İran'ın kanıtlanmış 157 milyar varil ham petrol rezervi ve 1.193 trilyon kübik feet doğal gaz rezervi ile dünyanın en büyük enerji rezervlerinden bazılarına sahiptir. Irak'ın da 145 milyar varil ham petrol rezervi ve önemli miktarda doğal gaz rezervi bulunmaktadır.

Bu iki ülkenin enerji kaynakları, hem bölgesel hem de küresel düzeyde önemli bir rol oynamaktadır. İran, bölgedeki en büyük petrol ve doğal gaz üreticilerinden biridir ve ihracatları, birçok ülkenin enerji güvenliği için kritik öneme sahiptir. Irak da bölgenin önemli bir petrol ihracatçısıdır ve enerji üretimini ve ihracatını artırma potansiyeline sahiptir.

Anlaşmanın Potansiyel Etkileri

İran ve Irak'ın enerji işbirliğinin potansiyel etkileri, hem olumlu hem de olumsuz olabilir.

Olumlu Etkiler

Anlaşmanın olumlu etkilerinden biri, bölgesel enerji güvenliğini artırması olabilir. İki ülkenin işbirliği, enerji üretimini ve ihracatını artırarak, bölgedeki enerji arzını ve çeşitliliğini artırabilir. Bu, bölge ülkelerinin enerji güvenliğini güçlendirmeye ve enerji piyasalarını daha istikrarlı hale getirmeye yardımcı olabilir.

Anlaşmanın bir başka olumlu etkisi, ekonomik büyümeyi teşvik etmesi olabilir. İki ülkenin enerji işbirliği, yeni yatırımları ve iş fırsatlarını yaratarak, bölge ekonomilerini canlandırmaya yardımcı olabilir.

Olumsuz Etkiler

Anlaşmanın olumsuz etkilerinden biri, küresel enerji piyasalarını etkileyebilecek arz fazlasına yol açması olabilir. İran ve Irak'ın işbirliği, iki ülkenin enerji üretimini ve ihracatını artırabilir. Bu, küresel enerji piyasalarında arz fazlasına ve petrol fiyatlarında düşüşe yol açabilir.

Anlaşmanın bir başka olumsuz etkisi, bölgesel gerilimleri artırması olabilir. İran ve Irak, bölgedeki önemli güçlerdir ve işbirliğileri, diğer bölge ülkeleri ile gerilimlere yol açabilir.

İran ve Irak'ın Orta Doğu'daki en önemli iki petrol gücü olmasının nedenlerinden biri, yeni küresel petrol piyasası düzenine ilişkin yeni kitabımda ayrıntılı olarak analiz edildiği üzere, birlikte bölgedeki en büyük petrol ve gaz kaynaklarına sahip olmalarıdır. İran'ın kanıtlanmış 157 milyar varil ham petrol rezervi olduğu tahmin ediliyor ki bu da dünya toplamının yaklaşık yüzde 10'una tekabül ediyor.

Petrol rezervleri ne kadar büyükse, gaz rezervleri daha da büyüktür; İran'ın kanıtlanmış doğal gaz rezervleri 1.193 trilyon kübik feet (Tcf) olup, bu rakam dünya toplamının yüzde 17'sine tekabül etmektedir. Buna ek olarak, İran'ın doğal gaz aramalarında, dünya ortalaması olan yüzde 30-35'lik başarı oranına kıyasla, yüzde 80 civarında olduğu tahmin edilen yüksek bir başarı oranı vardır.

Devam eden büyük yaptırımlar karşısında İran günde yaklaşık 3,4 milyon varil (bpd) petrol ve günde 1 milyar metreküpten (bcm/d) fazla gaz üretmektedir. Gerçekçi olmak gerekirse, nispeten mütevazı yatırımlar, teknik iyileştirmeler ve kalkınma disiplini ile petrol üretimini en fazla üç yıl içinde 6 milyon varile ve aynı süre içinde 1,5 milyar metreküp/güne çıkarabilir. Resmi olmayan petrol ve gaz rezerv tahminleri çok daha yüksektir ve zaman içinde doğruluğu kanıtlanacaktır.

Aynı durum Irak için de geçerlidir, ancak resmi olarak hala yaklaşık 145 milyar varil kanıtlanmış ham petrol rezervine sahiptir, bu da dünya toplamının yaklaşık yüzde 8'idir. İran'da olduğu gibi aynı uyarılarla, gerçekçi bir şekilde petrol üretimini en fazla üç yıl içinde 7 milyon varile, daha sonra 9 milyon varile ve muhtemelen 12 milyon varile çıkarabilir.

İlişkili ve ilişkisiz gaz rezervlerini gerçek anlamda değerlendirmek veya geliştirmek için çok az şey yapılmıştır, ancak bunların İran'ınkine benzer ölçekte olması muhtemeldir. İran ve Irak'ın en büyük petrol rezervlerinin çoğunu paylaşıyor olmaları da ittifaklarının gücünü ve önemini arttırmaktadır. Bu ortak sahalar sayesinde İran uzun zamandır, yeni kitabımda ayrıntılı olarak analiz edilen çeşitli yöntemlerle istediği yere istediği kadar petrol ve gaz gönderebilmektedir.

İki ülkenin Orta Doğu'daki en önemli enerji güçleri olmalarının ikinci nedeni ise, Uzak Doğu'dan kuzeybatıdaki Avrupa'ya ve güneybatıdaki Afrika'ya açılan bir geçit oluşturarak kelimenin tam anlamıyla tüm bölgenin coğrafi merkezini oluşturmalarıdır. Bu da onları Çin'in ekonomik ve askeri çok kuşaklı güç kazanma girişimi 'Kuşak ve Yol Girişimi'nin (BRI) başarısı ve Rusya'nın Akdeniz'in doğu kıyısı boyunca siyasi ve askeri hırsları için kilit bir konuma getiriyor ki her ikisi de yeni küresel petrol piyasası düzeni hakkındaki yeni kitabımda ayrıntılı olarak analiz edilmektedir.

İran'ın ve aynı zamanda Rusya'nın uzun süredir devam eden emellerinden biri İran ve Irak'ı kullanarak Tahran'dan Akdeniz'e kalıcı bir 'kara köprüsü' oluşturmak ve bu sayede güney Lübnan'a ve Suriye'nin Golan Tepeleri bölgesine silah sevkiyatının ölçeğini ve kapsamını katlanarak arttırmaktır. Bu silahlar İran'ın Suriye'deki Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile Lübnan'daki vekili Hizbullah güçleri ve Filistin'deki Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarında kullanabilecekleri büyük bir güç çarpanı etkisi yaratacaktır. İran'ın amacı, merkezinde ABD'nin bulunduğu Batı'nın geniş Yahudi-Hıristiyan demokratik ittifakına karşı varoluşsal bir savaş olduğuna inandığı şeye karşı dünyadaki İslam ülkelerini birleştirmektir.

Rusya'nın İran'la birlikte böyle bir kara köprüsü planına ilgi duyması, Moskova'nın mümkün olan her yerde kaos yaratma ve bu kaosun içine kendi çözümlerini yerleştirme şeklindeki geniş dış politika hedefiyle örtüşmektedir. Rusya ve İran destekli Devlet Başkanı Beşar Esad rejimi altındaki Suriye, yeni küresel petrol piyasası düzeni hakkındaki yeni kitabımda da derinlemesine analiz edildiği üzere, Rusya için dört büyük stratejik avantaja sahip.

Birincisi, Rusya'nın yıllardır ABD'nin Suudi Arabistan (hidrokarbon kaynakları için) ve İsrail (askeri ve istihbarat varlıkları için) merkezli kendi etki alanına karşı geliştirmekte olduğu Şii Güç Hilali'nin batı yakasındaki en büyük ülkedir.

İkincisi, Rusya'nın nakit ihracatı için petrol ve gaz ürünleri (kendisinin ya da müttefiklerinin, özellikle de İran'ın) ve siyasi ihracat için silah ve diğer askeri malzemeleri gönderebileceği uzun bir Akdeniz kıyı şeridi sunuyor.

Üçüncüsü, bir büyük deniz limanı (Tartus), bir büyük hava kuvvetleri üssü (Lazkiye) ve bir büyük dinleme istasyonu (Lazkiye'nin hemen dışında) ile hayati bir Rus askeri merkezidir. Ve dördüncüsü, Orta Doğu'nun geri kalanına Rusya'nın bölgedeki otokratik hanedanların yanında kararlı bir şekilde hareket edebileceğini ve edeceğini gösteriyor.

Dünya Haberleri