İşgalci İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi İnşaat ve Planlama Komitesi, Kudüs'ün kuzeyindeki Kefer Akab beldesinde 138 daire ve bir mescitten oluşan 6 binayı "ruhsatsız olduğu ve caddeyi böldüğü" iddiasıyla yıkmaya hazırlanıyor.
Filistinli aileler, Kudüs Belediyesi'nin geçen eylül ayında aldığı yıkım kararına yaptıkları itirazın İsrail mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine, yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için son çare olarak uluslararası kuruluşlardan ve insan hakları örgütlerinden destek bekliyor.
'Bizim hiçbir yere gitmeye niyetimiz yok'
Binbir zahmetle satın aldıkları Ayrım Duvarı yakınındaki evlerine taşınalı henüz 14 ay olduğunu belirten Eymen Ramiye, "On sekiz yıllık çalışmamın ürünü olan tüm birikimimi ve eşime ait altınları satarak bu daireyi satın aldım. Ödemelerim ise hala devam ediyor. İsrail belediyesinin söz konusu yıkım planını uygulamaya koyması halinde yılların emeği, tüm birikimlerimiz bir anda yok olacak." dedi.
Konut fiyatlarındaki pahalılık ve yüksek vergiler nedeniyle Kudüs'ün içlerinden buraya göçe zorlandıklarını ifade eden Ramiye, "Nereye gidebiliriz? Burası bizim evimiz ve burada kalmak da en doğal hakkımız. Eğer evleri yıkmak istiyorlarsa gelsinler başımızın üstüne yıksınlar, bizim hiçbir yere gitmeye niyetimiz yok." diye konuştu.
Ramiye, sonucu ne olursa olsun ailesiyle birlikte evlerinden çıkmamakta kararlı olduklarını vurguladı.
İsrail mahkemesinin yıkım kararına yönelik itirazları geçen ay sonunda reddetmesi üzerine Filistinli ailelerden bazıları, söz konusu binaların içindeki eşyalarla birlikte yıkılmasından endişe ederek dairelerini boşaltırken, bazıları ise evlerini terk etmemekte ve İsrail belediyesinin yıkım kararı ile sonuna kadar mücadelede kararlı olduklarını ifade ediyor.
Amaç Kudüs'teki Filistin varlığını azaltmak
Öte yandan Kudüs'ün kuzey mahallelerinden sorumlu halk komitesinin başkanı olan Münir Zuğayyir de İsrail'in "yol açma" bahanesiyle söz konusu binaları yıkmaya çalıştığını söyledi.
Zuğayyir, "İsrail belediyesi, 'yol açma' bahanesiyle Filistinli 138 aileyi zorla yerinden etmeye çalışıyor. Aileler her an evlerinin yıkılacağı endişesiyle, korku ve panik içinde yaşıyor." dedi. Yıkım kararının "siyasi" olduğunu vurgulayan Zuğayyir, asıl amacın Kudüs'teki Filistin ve Müslüman varlığını azaltarak kenti Yahudileştirme çabası olduğunu dile getirdi.
Tüm uluslararası kuruluşlara ve insan hakları örgütlerine "yıkım girişimini durdurmak için müdahil olmaları" çağrısında bulunan Zuğayyir, aksi takdirde bu planın uygulanmasının Filistinlilere karşı "katliam" niteliğinde olacağı uyarısında bulundu.
Bu arada Filistin yönetimine bağlı Kudüs İşleri Bakanı ve Kudüs Valisi Adnan el-Hüseyni de konuya ilişkin yaptığı açıklamada Kudüs Belediyesi'nin aldığı yıkım kararının uygulanmasından endişe ettiklerini belirtti.
Yasal girişimlerin çıkmaza girdiğini ve yıkım hazırlıklarının yapıldığını kaydeden Hüseyni, "İşgal yönetimi üzerinde baskı oluşturulması ve yıkımdan dönülmesi için sivil toplum örgütlerine ve insan hakları örgütlerine başvuracağız." ifadesini kullandı.
İsrail Belediyesinin aldığı yıkım kararı
İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi İnşaat ve Planlama Komitesi, geçen eylül ayında Kefer Akab beldesinde 138 daire ve bir mescitten oluşan 6 binayı "ruhsatsız olduğu ve caddeyi böldüğü" iddiasıyla yıkma kararı aldı.
Ayrım Duvarı yakınındaki söz konusu binalarda yaşayan 138 Filistinli aile karara itiraz etmiş ve meseleyi mahkemeye taşıdı. İsrail mahkemesi ise geçen ay, söz konusu itiraz başvurusunun reddedildiğini açıkladı.
İsrail'in Kudüs'teki yıkımları
İsrail yönetimi son iki yılda Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesine yönelik projelerin onaylanmasıyla eş zamanlı olarak Kudüs'te Filistinlilere ait evlerin yıkımını artırdı.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) yayımladığı son rapora göre, İsrail yönetimi 2017 yılı içinde Doğu Kudüs'te 119 evi yıkarak 211 Filistinlinin yerinden edilmesine neden olurken, 2016 yılında da 190 evi yıkarak 254 Filistinlinin yerinden edilmesine neden oldu.
İsrail makamları, Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait binlerce evi "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkma tehdidinde bulunuyor. İsrail'e bağlı belediyenin kendilerine ruhsat vermekten kaçındığını ve söz konusu uygulamanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ifade eden Filistinliler ise bunun "İsrail'in yıldırma ve kenti Yahudileştirme politikalarının parçası" olduğunu belirtiyor.