12 yaşındaki kız arkadaşıyla ilişkiye giren ve açılan davada kızın 18 yaşından büyük göründüğünü savunan genç, hem yerel mahkemede hem de istinaf mahkemesinde suçsuz bulundu. İstanbul Üsküdar’da bir kafede çalışan ve o dönem 12 yaşını henüz bitirmemiş olan M.Ç., 2014 yılı haziran ayında evi terk edip sevdiği genç Vedat E.’nin evine gitti. Çift bu evde ilişkiye girdi. Ertesi gün kızını erkek arkadaşının oturduğu evin önünde gören baba, kızını darp etti. Babasından korkan küçük kız, o dönem 22 yaşında olan Vedat E.’nin kendisini kaçırıp tecavüz ettiğini öne sürdü.
‘YALAN SÖYLÜYOR’ DEDİ
Şikâyet üzerine tutuklanan Vedat E. hakkında, “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan 27 yıldan az olmamak, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan da 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 2015’in başında görülen ilk duruşmada suçlamaları reddeden Vedat E., sevgilisinin daha önce de evine geldiğini, kendisini 18 yaşında olarak tanıttığını söyledi. M.Ç. ise pedagog eşliğinde verdiği ifadesinde sanığın yalan söylediğini iddia etti. Bilirkişi, küçük kızın fiziksel gelişiminin kimlik yaşından biraz daha büyük olduğunun anlaşıldığını da kaydetti.
Gazete Habertürk'ten Arzu Kaya'nın haberine göre Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi, 6 ay tutuklu kalan sanığın tahliyesine karar verdi. Küçük kız ise sonraki duruşmada şikâyetini geri çekti. M.Ç., kendisini 18 yaşında tanıttığını söyledi. Mahkeme, 15 yaşından küçük mağdurun rızasının hukuken geçerli olamayacağından M.Ç.’yi hastaneye sevk ederek sağlık kurulu raporu aldırdı. Raporda, 12 yaşındaki kızın bedenen ve ruhen 16 yaş ile uyumlu olduğu kaydedildi. Adli Tıp ise M.Ç.’nin 12 yaşında olduğunu kaydetti. Mahkeme heyeti, bu sefer de kızla ilgili gözlem yaparak mağdurun 1.70 santimetre boyunda, iri yapılı ve 18 yaşından büyük görünümde olduğunu tutanaklara kaydetti. Mahkeme kararında, “Mağdurenin küçük yaşta çalışma hayatına atılması, sanığın mağdureyi çalışırken tanıması göz önünde bulundurulduğunda yaşı konusunda hataya düşmesi mümkündür. Mağdurenin yaşının 18 olmadığını bildiği kabul edilse dahi görünüm itibariyle 15 yaşından büyük göstermektedir. Sanığa 18 yaşında olduğunu belirtmiştir. Beyanı görünüşüyle uyumludur” denilerek davanın düşürülmesine karar verildi.
BAKANLIK İTİRAZ ETTİ
Aile Bakanlığı karara itiraz etti. İstinaf Mahkemesi, yeniden yargılama yaptı. Çift duruşmaya, 4 aylık bebekleriyle geldi. M.Ç. yaşı tutunca resmi nikâh kıyacaklarını anlattı. İstinaf Mahkemesi “Heyet olarak çok tartıştık. Tartışmalar sırasında gelip gittik. Sonuç olarak vicdanımızın sesini dinleyerek karar verdik” dedi. Yerel mahkemenin kararını onayan mahkeme, sanığın yaş itibarıyla “hataya düştüğünü”, M.Ç.’nin büyük göründüğünün tespit edildiğini kaydetti. Davada verilen düşme kararı onandı.
‘OLAĞANDIŞI BİR KARAR OLMUŞ’
- Avukat Prof. Dr. Ersan Şen: “Bu davada ‘hayata düşme’ fiilini düzenleyen TCK 30. maddenin tatbiki mümkün. Görünümü itibarıyla daha büyük gösterenler olabilir ve siz bunu bilmeyebilirsiniz. Tespiti Adli Tıp yapar. Bunun bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini düşünüyorum ama mahkeme de ‘Evet ben baktım ama kendim görünüş itibarıyla büyük görünüyor’ diyor.”
- Avukat Dr. Rezan Epözdemir: “Muhakeme hukukumuzda hata nedeniyle böyle verilen kararların sayısı çok az. Fakat burada iki mahkemenin de hukuki dayanağı var görünüyor. Yine de mahkemenin daha fazla özen ve hassasiyet gösterip objektif bir değerlendirme ya da daha derinlemesine bir çalışma yapması gerekirdi. Bu yönüyle olağandışı bir karar olmuş.”
- İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Sekreteri Avukat Bahar Ünlüer Öztürk:“Kanun sanığın düşünceleri veya mağdurun yanlış yönlendirmesi ile ilgilenmez. Burada cezasızlık durumu kabul edilebilir sonuç değildir. Raporlar bile çelişkili iken sanığın yargılandığı davada düşme kararı verilmesi hukuka uygun olmamıştır. 12 yaşındaki bir çocuğun rızasından bahsedilemez.”
HATA KAVRAMI
Madde 30 - (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılmaz.