Orta Vadeli Program (OVP) ile iktidarın tüketimi kısmak istediği, vatandaşın para harcamasının enflasyonun sebebi olduğunu düşündüğü iddia ediliyor. OVP’de kredi kartı harcamalarına kısıtlama getirileceği sinyali de tüketiciyi tedirgin ederken, esnaf da nakit istiyor.
Kredi Kartı Borcu 501 Milyar Lira’ya Çıktı
Türkiye’de milyonlarca insan nüfusun yarısından fazlası bir ayı kredi kartıyla döndürüyor. Ancak OVP’de ne var? Kredi kartı harcamalarına fren koymak var. Borcu ne kadar? 50 civarı. Asgari ödüyoruz, öyle devam ediyor, dönemiyoruz abi. Kredi kartı olmasa dönemiyoruz, para harcaması olduğunu düşünüyor.
Ekonomi uzmanlarına göre OVP’de kredi kartı harcamalarına kısıtlama getirileceğinin işareti de verildi. Kredi kartı kullanımı parasal istikrarı etkilemeyecek ve tüketim talebini dengeleyecek şekilde uluslararası standartlarda yeniden düzenlenecektir denildi.
Bu açıklama orta ve dar gelirlinin market ihtiyacını giderirken bile sarıldığı kredi kartına fren mi geliyor sorusunu doğurdu. Vatandaşı bir yoksulluk bekliyor ve ihtiyaçlarını karşılayamama durumu ile yüz yüze kalacaklar.
Kredi Kartı Faiz Oranları
Maaşlar yüksek enflasyon karşısında günden güne erirken birçok kişi kredi kartıyla ayakta durmaya çalışıyor. Üstelik artık daha yüksek faiz oranları ile karşı karşıya. Tüketici kredi kartı aylık faiz oranları %2,81’e, gecikme faizi de %3,11’e yükseldi. Eylül ayı ile birlikte olduğunu görür.
Eylül ayının ilk haftası itibariyle burada biriken borç miktarı 501 milyar lira üzerine çıkmış. 2 ay öncesinde bu rakam 395 milyar liraymış.
Esnaf da Nakit İstiyor
Taksitsiz alışveriş yapmak zorunda kaldığımız yerden markete gittiğimiz zaman ya da akaryakıt aldığımızda geçinmeye çalışan insanlardan biri de yeni emekli olan Suat. 7.500 lira emekli maaşı alan Suat, sağlık başta olmak üzere mutfak harcamalarında kredi kartı borcu sürekli katlanıyor.
“2 tane var, diğerinden çekip diğerine aktarıyorum. Emekli olmama rağmen çalışma rağmen geçinemiyorum” diyor.
Sığınmacılara Ayrıcalık, Vatandaşa Eziyet
OVP’de sığınmacılara yönelik her türlü hizmet devam edecek ama vatandaşa yönelik her türlü hizmet kesilecek. Bu nasıl bir adalet? Bu nasıl bir vicdan? Bu nasıl bir iktidar?
Sığınmacılar için ayrılan kaynaklar, vatandaşın vergileriyle oluşuyor. Vatandaşın alın teri, sığınmacının refahı için harcanıyor. Vatandaşın çocuğu okula gidemiyor, sığınmacının çocuğu ücretsiz eğitim alıyor. Vatandaşın hastası tedavi olamıyor, sığınmacının hastası bedava sağlık hizmeti alıyor. Vatandaşın işsizi aç kalıyor, sığınmacının işsizi sosyal yardım alıyor.
Bu durum vatandaşta büyük bir haksızlık duygusu yaratıyor. Vatandaş kendini ikinci sınıf hissediyor. Vatandaş kendi ülkesinde yabancılaşıyor.
Bu durum aynı zamanda toplumsal barışı da tehdit ediyor. Vatandaş ile sığınmacı arasında gerginlikler, çatışmalar, şiddet olayları artıyor. Vatandaş sığınmacılara karşı öfke, nefret, düşmanlık besliyor. Sığınmacılar da vatandaştan korkuyor, güvenmiyor, uzaklaşıyor.
Bu durumun sorumlusu kim? Elbette iktidar. İktidar sığınmacılara ayrıcalık tanırken, vatandaşı göz ardı ediyor. İktidar sığınmacılara sahip çıkarken, vatandaşı yalnız bırakıyor. İktidar sığınmacılara kucak açarken, vatandaşı kapı dışarı ediyor.