KUTSAL HAÇLI İTTİFAKI... VE ORTADOĞU

Sosyolog / BETÜL BAYKAL DİNÇ

Kimi olayların topluma yanlış yansıması, dahası olayların canlı tanıkları yaşarken yanlışın yinelenmesi, topluma saygısızlığın ötesinde anlam taşır.

Sömürgecilik,

Genel olarak, bir ulusun başka ulusları ya da toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliğini altına alarak yayılması ya da yayılmayı istemesi olarak tanımlanır.

 

İngiltere…

İngiliz atı kırmadır, kendi değildir, sahibi vardır.

Kendisini gizler, atını da yarışmalara sokar. Bu atları kondisyonları iyidir, uzun soluklu yarışmalara uygundurlar..

Nalcıları karanlıktır, tek başına kıymeti yoktur, hiçtir.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında Lawrance’ler boşu boşuna gezmemişti.

 

Avrupa’nın sömürge imparatorluğu kurduğu dönemin başında Amerika, Büyük Britanya’nın sömürgesidir.

1776’da sonunda bağımsızlığına kavuşan Amerika, iç savaşla birliği sağlar.

Artık yeni emperyalizm, halkların gerçeği görüp savaşma bilincine erişinceye dek dünyayı sömürecektir.

Dünyayı sömürmekle yetinmeyecek, evreni sömürmeye devam edecektir.

İnsanları ve toplumları her şeyden daha çok, daha güçlü bir bağla birleştiren ÇIKAR İLİŞKİSİ Amerikan politikasının itici gücüdür.

Günümüz Amerika’sını ve hedeflerini anlamak, için iz sürmek için geçmişin bilinmesi gerekir.

20.yy’ da dünya güç dengelerinin değişmesi ile Yahudilerin bir numaralı silahı Amerika olmuştur.

Hemen her ülkede örgütlenmiş olmalarına rağmen, bu yüzyılda Yahudilerin gözbebeği ABD’dir.

Amerika ilk günlerinden beri Yahudilerin ilgi, alanına girmiştir.

Zengin doğal kaynaklara ve yeni imkanlara sahip olması sebebi ile Yahudiler Amerika üzerinde ısrarla durarak, büyük yatırımlar yapmış ve kontrol altına almışlardır.

Dünyaya yeni düzen verilecek günlerde geçmişi ele alabilmek için soğuk savaş günlerini ve sonrasını bilmek gerekir.

Bugün için iki kutuplu dünyadaki denge, karşılıklı güçlerin kollayan dikkatine dayanıyordu.

Öyle ki bir yanlış anlama ya da dikkat sapması, o dengeyi bozabilirdi. Gün geldi o dikkat ve denge Sovyetler’ in gücünü yitirmesiyle bozuldu.

Meydan ötekine kalmıştı. Bu Soğuk Savaş’ın da sonuydu ve öteki güç, yenmenin tadını çıkaracaktı. Hedeflerini çok önceden belirlemişti, zaman geçirmemeliydi.

Düğmeye basılmış, Afrika ve Ortadoğu bir bir ayaklanmıştı.

GÜÇ MÜ O HEP TETİKTEYDİ!

 

HER YAHUDİ SİYONİST DEĞİLDİR AMA HER YAHUDİ SİYONİZM İDEALİNİ TAŞIR.

IRAK PETROLLERİ,

*

KAFKASLAR,

*

ORTA ASYA,

*

SOMALİ, YUGOSLAVYA, HIRVATİSTAN, BOSNA HERSEK…

*

VE… TÜRKİYE…

*

(İRAN KÖRFEZİ, KAFKASYA VE ORTA ASYA’da ki önemli petrol ve gaz kaynaklarına yakınlığı bu kaynakları dünya pazarlarına ulaştırma yönünde sunduğu alternatif yollarla eşsiz konumdadır.)

Bu ülkelerdeki operasyonlar, yeni efendinin dünyaya gücünü gösterme şekliydi.

Yeni emperyalizm Amerikan bayrağı altında genişleyecek, yayılacak, sermayenin uluslar arası anlaşması ile başlayacak ve azgelişmiş ülkeleri işgal altına alacaktı.

Emperyalizm saldırılarla değil, dostluk türküleri ile girecek, altımızı oymaya devam edecekti.

Amerika’nın uygulamaları hiç bir gelenek, program, doktrin ya da örnek tanımaz.

*

Koşullar ABD’nin çıkarı için neyi gerektiriyorsa o yapılır.

*

Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.

*

Gerektiğinde ülkelerin başındaki adamlar rüşvetle elde edilir.

*

Gerektiğinde bilim Amerika’nın eline verilir.

*

Gerektiğinde barış, kardeşlik, hoşgörü türküleri söylenir.

*

Ya da toplumları dezenformasyonla kendi dinamiklerinden koparmak için itaatkar birimler ve öncü tabakalar oluşturulur.

Nasıl mı?

Üst akılın gizli işgal ettiği ülkelerde yalnız ekonomi ile değil, ajan olarak kullanmak için kendi ideolojisini aşılayarak eğittiği, ülkelerin insanları ile girer sahalara.

Kimlerle mi?

 

ASKERİ AJANLAR SIRASIYLA;

 

27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1996, 17 Aralık 2015, 15 Temmuz 2016…

 

NÜFUS AJANLARI SIRASIYLA;

 

Dersim İsyanından, Şeyh Sait İsyanına, Sağ-sol çatışmalarından, PKK terörüne, Gazi Mahallesi provokasyonlarından, Sivas katliamına, DHKP-C terörüne, gezi kalkışmasından, Yasin Börü katliamına ve FETÖ kalkışmasına…

 

EKONOMİ AJANLARI SIRASIYLA;

 

TÜSİAD hegemonyasından, Kıbrıs Ambargosuna, devalüasyonlara, 1982 bankerler krizine, 2001 devalüasyon krizine, 2008 Dış kaynaklı- İç destekli ekonomik kriz teşebbüslerine ve bugünlerin Dolar/Döviz baskısına…

 

SİYASET AJANLARI SIRASIYLA;

 

1939-1950 Milli Şef Diktatörlüğüne, 1961 MENDERES-POLATKAN ve ZORLU’NUN İDAMLARINA, 1960-2002 siyasal istikrarsızlıklara, TURGUT ÖZAL ve MUHSİN YAZICIOĞLU’ nun öldürülmesine, 2007 Cumhurbaşkanlığı krizine, 17/25 Aralık hükümet devirme krizine, 15 Temmuz darbesine ve seçilmiş lider RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ ı yok etme operasyonlarına imza attı.

 

Emperyalizm (ÜST AKIL) hep var olan ama 1980’ lerden bugüne şartların olgunlaşması için beklettiği yeni ajanlarını da 15 Temmuz itibarı ile devreye soktu.

 

ETNİSİTE VE MEZHEP AJANLARI!

 

Etnisite ajanlar PKK terörünün etnik çatışmaya dönüşmesi için çok çalıştı ve her defasında başarısız oldu.

Etnik ve mezhepsel çatışmanın üç taşeronu kimler mi?

 

FETÖ (İç ve dış istihbarat-Lojistik destek )

 

PKK (Bölgesel ve ulusal eylemler )

 

DAEŞ (Ulusal ve Uluslararası eylemler )

 

DHKP-C ( Mezhepsel eylemler )

 

Böylece amaca kısa yoldan ulaşılır.

Tunus ve Mısır’da kırk yıllık liderler boşuna devrilmemişti.

Küresel sermaye Libya’da muhalifleri boşuna satın almamıştı.

O turuncu devrimler boşuna yapılmamıştı.

Soros’un Katar’da kurduğu okul boşa değildi, Açık Toplum Vakfı Afrika’nın dört bir yanında özel burslar boşuna verilmemişti.

İçimizde ki devşirmeler “İYİ” lik mesajları verirken, DİKTATÖR ERDOĞAN diye boşuna haykırmıyordu.

Amerika; tek satır devlet kağıdı okumayı bilmeyen, yetkisiz ve etkisiz (sözde) bir imamı boşuna bağrına basmıyordu.

Avrasya’dan boşuna korkmuyorlardı.

AB boşuna kurulmamıştı, 11Eylül’de kuleler boşuna yıkılmamıştı.

Arakan’ı boşuna kaşımadılar.

Barzani’yi boşuna oyun dışı bırakmadılar.

Katalonya’ya boşuna parmak sokmadılar.

15 Temmuz’u boşuna planlamadılar.

Suudi Arabistan’da reformist devrimleri boşuna yapmadılar.

Filmi bugüne saralım…

ABD Başkanı Trump; Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'e: "Bak Kral, biz seni koruyoruz. Biz olmazsak iki haftaya burada olmayabilirsin. Bunun bedelini ödemeye mecbursun."

Hep ajan Brunson’un kuyruk acısı bunlar !

Kaşıkçı’yı boşuna parçalamadılar.

Ajan Brunson’un kuyruk acısıyla yanıp tutuşan elin abisi Amerika, zamanında bir dediğimizi iki etmeyen Amerika,

Kaşıkçı olayı; ABD tarafından Türkiye’nin imajına yönelik bir komplo olacaktı, bu sebeple Cemal Kaşıkçı’nın talep ettiği belgeleri özellikle orada vermeyerek Türkiye’ye yönlendirildi. (Bir rivayete göre İngiltere’den de talep etti belgeleri ama Türkiye dendi).

Akıbeti meçhul bir şekilde Türkiye’de kaybolduğu ve bulunamadığı algısı oluşturulacaktı. Kaşıkçı’nın kamera sistemleri arızalı bir konsolosluğa girip çıkmış olduğu söylenip aynı gün aramaya müsaade edeceklerdi ve hiçbir iz bulanamayacaktı.

Ve…manşetler hazırdı.

SUUDİ MUHALİF GAZETECİ TÜRKİYE’DE SIR OLDU. TÜRKİYE’DE CAN GÜVENLİĞİ YOK!

Türkiye’de hem güvenlik zafiyeti algısı operasyonu olacaktı hem de Suudi Arabistan ile Türkiye arasında bir zedelenme planlıyorlardı. Aynı zamanda Türkiye’nin bu tür olayları çözemeyecek kapasitede olduğunu göstereceklerdi.

Bir detay tüm planlarını alt üst etti.

Cemal Kaşıkçı durumdan şüphelenmiş ve can güvenliği olmadığını nişanlısı da dahil birilerine söylemişti. Eğer çıkamazsam Türk- Arap medya derneğine haber ver.

Tamda tahmin ettiği gibi oldu, girdi ve çıkamadı. Gelen infaz ekibi bundan habersiz Kaşıkçı’yı sorguya almış fakat işkence sırasında Kaşıkçı ölünce işler karışmıştı. Paniğe kapılan ekip cesedi parçalayıp yok etti, adli tıp uzmanı tarafından tüm deliller yok edildi. İnfaz ekibi aynı gün uçakla Suudi Arabistan’a hareket etti. İş bitmişti.

Devam edelim….

Kayıp haberi yayılınca Suudlar sessizliğe boşuna bürünmedi.

Konsolosluğu çeşitli mazeretlerle boşuna aramama izni vermediler.

Kral Selman o panikle Erdoğan’ı boşuna aramadı.

Pompeo her iki ülkeyi boşuna ziyaret etmedi.

Bu devlet bizim başımızda boşuna yok.

Erdoğan boşuna mücadele vermiyor.

Andımızı boşuna kaşımıyorlar.

İttifakı boşuna bozmaya uğraşmıyorlar.

Türk, Kürt, Arap ayrımını boşuna yapmıyorlar.

Biz sanırız ki devlet uyuyor… Acziyet içindedir… Kimseyi görmez bilmez, ama öyle bir anda o devletin sert sillesini yersin ki

Sonrası senin için olur eziyet, zillet.

Devlet bekler efendim!