Bu yepyeni bir köşe...
Yalancıları, sahtekarları ve cambazları ifşa edeceğimiz bu köşenin devamlılığı medyaya yansıyan sahtekarlıklardan esas olup, arada işler kesat giderse yayınlarda kesinti olabilir ama ülkemizin düzenbaz cevherleri düşünüldüğünde pekte sıkıntı çekeceğimizi düşün müyoruz!
Ve karşınızda ilk konuklarımız ile yalanlarına ortak olan medya organları...
Aslında isimler hiç yabancı değil medya da ki bilindik markalar; Odatv, t24, Agos ve Birgün... Güncel konuydu ama biz topa girmekte hem geç kaldık hem de temkinli davrandık. Malumunuz Mal Bulmuş Mağribi gibi her konunun üstüne balıklama atladığınızda sonrasında çok kötü bir duruma düşüyorsunuz! Efendim konuyu özetleyeyim önce DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter isimli şahıs Şırnak’ta kaybolup 45 gün sonra Kerkük’te ortaya çıkana kadar hakkında pek çok iddia dolaştı durdu.
Ortaya çıkar çıkmaz “13 gün boyunca bir binanın bodrumunda tuttular. Bana yoğun fiziki ve psikolojik işkence yaptılar. Ama sürekli ajanlık dayatıyorlardı. Çıkıp öz yönetim direnişlerine karşı açıklama yapmamı istediler. Bunu özellikle polis özel harekatı yaptı ve ben göz altında kaldığım sürede zaten beni yanında tutan bu özel hareket polisi sürekli beni infaz edeceklerini söylüyorlardı.” şeklinde ilginç bir iddiayla gündemdeki yerini aldı. Asıl saçma olansa kayboluşunun Polis Özel Harekat’a bağlanma gerekçesiydi. Komik ama güya özel harekata aitmiş imajı verilen “BÖF” kod adlı bir twitter adresinden Hurşit Külter’in göz altına alındığına dair fotoğraflar paylaşılıyor hemen arkasından da change.org adresinde başlatılan imza kampanyasına 18 bin kişi katılıyor, yetmez denilerek birde üstüne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruluyordu. Ama Hurşit Külter ortaya çıktığında –ki çıktığı yerde ilginç– anlattığı hikaye Oscarlık. Fakat yerine oturmayan bazı şeyler vardı bu uydurmacada.
Öncelikle Twitter üzerinden algı oluşturma uzmanlığının FETÖ’ye ait olduğunu herkes bilir. Mesela kendisini Polis Özel Harekatın sorguladığını söylüyor, yanlış çünkü sorguyu bu alanda sadece Terör Şube yapar. Hadi diyelim Özel Harekat’ın zamanı vardı Terör Şubeye yardımcı olmaya karar verdi. Peki ellerinden nasıl kurtulmuş? Hurşit bodrum katında sorgulanıyor ama binanın tepesine havalandırmaya çıkarılıyor(!). Neyse bu binadan atlaya zıplaya kaçıyor ve diyor ki “Arkamdan öldürmek için herşeyi denediler ama vuramadılar”. Bir grup Özel Harekat Polisi nasıl olmuşsa bunu ıskalamış. Haydi buraya kadar Hurşit’in hatırna yedik diyelim ama Hurşit coştukça coşuyor ve resmen “Tutmayın Küçük Enişteyi, Aslan Vuracak” kıvamına geliyor. Nasıl mı?
Hurşit bu cendereden kurtulduktan sonra ne yapmış, eve veya medyaya gidip dert anlatmak yerine güya önce şehrin boş evlerinde saklanmış, ki bu da tam 45 gün civarı sürmüş. Peki Sorvivor Hurşit bu süreçte ne yiyip içmiş bununda cevabı yok. 45 gün sonra teröristlerle karşılaşmış ve onların yardımıyla 2 ay süren bir yolculukla Kerkük’e geçmiş. Muhtemelen emekleyerek gitmişler, çünkü iki ay sürecek bir yolculuk bu dönemde imkansız... Ama Sorvivor Hurşit için imkansız diye birşey yok, sadece zaman alacak uydurmacalar var.
Böyle insan zekasıyla dalga geçilen haberleri gördükçe gerçekten şaşırmadan edemiyor insan! Eskiden magazin muhabirlerini çağırıdı ünlüler, “Çabuk gel hamamdan/saunadan çıplak çıkacağım” diye... Benim anlamadığım bunu haberleştiren gerzek muhabirler diyelim ki akıl yoksunu, peki ya bunların gazete yönetimleri yok mu? Yahu gazeteciliğin ilk koşulu sorgulamak değil mi? Ne zamandan beri kurgulanır oldu bu meslek. Bu arada Sorvivor Hurşit neden geç açıklama yaptığını ise kendisini güvende hmemesine bağlamış. Kerkükte polis gücümüz varda benim niye haberim yok ya da o gün kendisini güvende htiren şey neymiş? Açıklasa da bizde bilsek. Pek tabi bu müsamerede rol alan Hurşit Külter finalde repliği patlatıyor “Başta Cumartesi annelerine, barış annelerine ve benim akibetimin ortaya çıkarılması için mücadele eden tüm ulusal ve uluslararası kuruluşlara teşekkürlerimi sunuyorum. Eğer bugün yaşıyorsam kesinlikle benim için mücadele edenlerin sayesindedir.”
Asıl maksadın Güneydoğulu vatandaşlarımızın huzuru için bölgede icra edilen operasyonlara gölge düşürmek olduğunu biz biliyoruz da bu tür kullanışlı zavallılara yakın plan bakmak için ayrıntıya giriyoruz. Uzatmayalım o süreçte yeterli tepki toplanamayınca bir süre sonra Müjgan Ekin isimli hanımefendi ismi üzerinden yeni bir hikaye daha yazıldı. Bakın burada ki algı operasyonuna çok dikkat lütfen, çünkü işler daha profesyonelleşirken Hurşit olayında ki hataya düşülmemesi için bu sefer açıklamayı kızımızın babası yapıyor, dayanğı kim! Anası...
Alayını kameraların önünde toplayan polis nedense bu hanımefendiyi polise benzeyen şahıslara aldırıyor. Peki ya sonra, Hurşit 13 gün işkence görürde bu kızımızın nesi eksik, o da güya tam 48 gün işkence görüyor ama bu sefer Kerkük yeterince korkutucu gelmemiş olsa gerek Cerablus’a terk ediliyor. Yani biz bir yandan Cerablus’ta ki Işid/Daeş hedeflerini bombalarken diğer taraftanda Müjgan Ekin’i götürüp oraya bırakıyoruz. Bu esnada CHP ve pek tabi HDP soru önergesi dahi veriyorlar iç işleri bakanının cevaplaması için. (Gerçi Emniyette ki terfi ve atamalar hususunda epeyce hayal kırıklığı yaratan ve FETÖ ile mücadele yerine Medya ile Pozitif diyaloğa giren İç İşleri Bakanı en azından bu konuda eminiz bizim gibi şaşkın bir halde cevap aramıştır mevcut saçmalığa... Gerçi saçmalıklara cevap aramak konusunda Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Mehmet Akdeniz ve Mustafa Gülcü’den de destek alabilirdi ama konuyla alakasız olduğu için uzatmayacağım.)
Neyseki Bay ve Bayan Smith filminde ki Angelina Jolie’nin canlandırdığı karakterin taktiksel hayatta kalma becerilerine sahip kızımız telefon bulup ve muhtemelende Işid/Daeş militanlarından kart ya da Jeton alarak 11 Aralık 2016’da yani kaybolduktan 2 ay sonra ailesini arayarak sağ olduğunu belirtiyor. Sonra ailesi kaybolan kızlarına kavuşmanın heyecanıyla onunla tekrar iletişime geçmek için 25 aralığa kadar bekliyor. Durun finalde hanımefendi de çok güzel bir cümle sarf ediyor “Halk bana sahip çıkmasaydı, benim cenazemi bulurlardı. Sevgilerimi sunuyorum.”
Aslında bu iki final repliğide aynı hezeyanın sonucudur. Güneydoğulu vatandaşlarımızın bu teröristlere karşı koyduğu tavrın tam tersini dillendiriyorlar. Yani Halk Bize Sahip Çıkmıyor.
PKK zaman içinde ve pek muhtemelen FETÖ’den öğrendikleriyle Algı Operasyonu hususunda epey bir yol almış görünüyor ancak bu yüz karalarına yıllarca Terörle Mücadele adı altında çeteler tarafından katledilen onlarca masum adına bir kaç şey sormamız lazım. Siz ve sizin ağa babalarınız tarafından sulandırılmaya çalışılan bu öykünün gerçek mağdurları olan kayıp ve faili meçhuller yüzünden bu ülke çok çekti. Bir çok aile, evlatlarının/kardeşlerinin ölüsüne bile sahip olamadı. Şimdi siz utanmadan bu süreci dahi sömürmeye çalışıyorsunuz. Ayrıca Gülten Kışanak gibi işkencelerden geçmiş kişilerin bu yalanları okuduğunda ne düşündüğünü inanın çok merak ediyorum.
NOT: Gündem yoğun ama fırsat bulursam Saygı Öztürk, Ahmet Takan ve Soner Yalçın’ın medya özelinde ki algı operasyonlarını da yazmayı planlıyorum. Ha- birde ROK’lar Barlaslar da var ama işte dediğim gibi her şey zamana bağlı... Böylece okur değilde taraftar oluşturarak kandıranları bir bir yazarız elbet.