Marmara Denizi’nin derinliklerinde, Yalova açıklarında bugün saat 09.21’de 3.5 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. AFAD tarafından duyurulan bu sarsıntı, İstanbul’un birçok noktasında da hissedildi. Ancak bu deprem, vatandaşlar arasında endişeye neden oldu: Acaba bu, beklenen büyük İstanbul depreminin bir öncüsü mü?
Deprem uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, bu sorulara net yanıtlar verdi. Ercan’a göre, 4’ten küçük sarsıntılar, yani ‘depremcikler’, bilimsel veri dışında herhangi bir tehlike arz etmiyor. Ercan, “Beklenen büyük İstanbul depreminin ayak sesleri değil,” diyerek halkı rahatlattı. Kuzey Marmara’da, büyük bir deprem olmadan önce 5, 5.5 ve 6 büyüklüğünde sarsıntılar bekleniyor. 3.5 büyüklüğündeki bu tür depremler, yüzlerce kez meydana geliyor ve İstanbul depremiyle doğrudan bir ilgisi bulunmuyor.
Ercan, İstanbul depreminin işareti olup olmadığına dair de konuştu ve “Bu, İstanbul depreminin yakınlaştığına dair bir işaret değil,” dedi. Panik yapılacak bir durum olmadığını belirten Ercan, İstanbul depreminin her geçen gün yaklaştığını, ancak ‘kapının ağzında’ gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti.
Prof. Dr. Ercan, 1999 yılından bu yana sürekli olarak dile getirilen ‘her an deprem olacak’ tezlerinin zaman içinde yanlış olduğunun anlaşıldığını belirtti. Kendi tahminine göre, İstanbul’da 2045’ten önce büyük bir deprem beklemiyor. Ancak, bu durum kentsel dönüşümün önemini azaltmıyor. Ercan, “Kötü yapıların hepsinin sağlamlaştırılması gerekiyor ve bu çalışmalar, sanki yarın deprem olacakmış gibi yapılmalı,” diyerek kentsel dönüşümün aciliyetini vurguladı.
Bu deprem, İstanbul için bir uyarı olmasa da, kentsel dönüşümün ve yapısal güçlendirmenin önemi bir kez daha gündeme geldi. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın açıklamaları, vatandaşları rahatlattı ve bilimsel veriler ışığında deprem gerçeğiyle yüzleşmelerini sağladı. İstanbul’un geleceği için yapılan planlamalar ve alınan önlemler, büyük bir depreme karşı hazırlık anlamına geliyor. Bu hazırlıklar, şehrin güvenliği ve halkın huzuru için elzemdir.