Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finans piyasalarının merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Bankanın Para Politikası Kurulu (PPK), yeni Başkan Fatih Karahan yönetiminde gerçekleştirdiği ikinci toplantıda, politika faizini 500 baz puanlık dikkat çekici bir artışla yüzde 50’ye yükseltti. Şubat ayında sabit bırakılan faiz oranları, bu kararla birlikte ciddi bir yükselişe işaret ediyor. TCMB'nin bir sonraki adımı merakla beklenirken, bir sonraki toplantının 25 Nisan'da yapılacağı belirtildi.
Finans dünyasından sesler, bu kararın cesaretten çok bir zorunluluk olduğunu söylüyor. Finans Uzmanı Murat Özsoy, TCMB'nin aldığı kararı, piyasanın şartları göz önünde bulundurulduğunda kaçınılmaz bir adım olarak değerlendiriyor.
Özsoy’a göre, faiz artışı yapılmamış olsaydı, Türk Lirası'nın değer kaybı hızlanır ve döviz kuru daha da yükselirdi. Böyle bir senaryoda, yerel seçimlere dolar/TL kuru 33TL'nin üzerinde girilmesi muhtemel olabilirdi. Bu durum, piyasa yorumcularının aksine, Merkez Bankası'nın bağımsız ve cesur bir adım attığı yönündeki görüşlere katılmadığını gösteriyor.
Faiz artışının zamanlaması ve miktarı, yaklaşan seçimler öncesi Türk Lirası varlıklarını cazip hale getirme, mevduat faizlerini artırma ve döviz kuru üzerindeki baskıyı azaltma amacı taşıyor gibi görünüyor. Ancak Özsoy, enflasyon görünümündeki bozulmanın, Merkez Bankası'nın açıklamasında belirtildiği gibi, 500 baz puanlık bir artışı gerektirecek kadar ciddi olmadığını belirtiyor.
Bankanın, piyasa gerçeklerine dönük bir yaklaşıma geçiş yaptığını ve yıl sonu için belirlenen yüzde 36 enflasyon tahminine ulaşma konusunda kararlı olduğunu ifade ediyor. Bu durum, artan finansal maliyetlerle karşı karşıya kalacak iç piyasayı hedef alan reel sektör firmaları için zorluklar yaratacak.
Dolar/TL kurundaki beklenen seyir hakkında konuşan Özsoy, zamanında yapılmayan faiz artışlarının, gecikmeli olarak yapıldığında beklenen etkiyi yaratmayacağını vurguluyor. Faiz kararının kısa vadede döviz kurundaki yükselişi yavaşlatabileceğini ancak kalıcı bir düşüş sağlamayacağını öngörüyor. Dolar/TL kurunun, karar sonrası 32TL altına düşmüş olmasına karşın, kısa sürede 32.50TL seviyelerine dönmesini bekliyor.
Bu faiz artışının, kredi faiz oranlarını da etkileyeceğine dikkat çekiliyor. Ticari kredi faiz oranlarının yanı sıra, ihtiyaç kredisi faiz oranlarının da artacağı öngörülüyor. Bu durum, ekonomideki dengeler üzerinde önemli etkiler yaratacak ve hem tüketicilerin hem de iş dünyasının finansman maliyetlerinde artışa yol açacak.
TCMB'nin aldığı bu karar, ekonomi yönetiminin mevcut ekonomik şartlar altında piyasalara ve döviz kuru dalgalanmalarına karşı nasıl bir tutum sergileyeceğini göstermesi açısından kritik öneme sahip. Merkez Bankası'nın gelecek adımları, Türkiye ekonomisinin yönü üzerinde belirleyici olacak ve piyasalar tarafından yakından izlenecek.