10 Nisan 1018’de Horasan’ın Tus şehrine bağlı Râdkân köyünde doğdu. Babası Ali b. İshak, Gaznelilerin Tûs âmili (maliye bakanı) idi. Annesini henüz bebekken kaybeden Nizâmülmülk’ün eğitimiyle babası ilgilendi. Babasının çok fakir olduğu ve bu yüzden çocuklarının eğitimiyle ilgilenemediğine dair rivayetler doğru değildir.
Devrin meşhur alim, edip ve şairlerinin sohbet meclislerine ve derslerine katılıp inşâ ve hitabet sanatında ileri bir seviyeye ulaştı. Onun Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam ile arkadaş olduğu, bunlarla beraber ders aldıkları ileri sürülür. Ancak Hasan Sabbah’ın doğum tarihinin 1053 olması nedeniyle aynı hocalardan ders almaları uzak bir ihtimaldir.
Nizâmülmülk, Melik Alparslan’ın veziri Ebu Ali Ahmed b. Şâdân tarafından idari hizmetlerde görevlendirildi, daha sonra onunla geçinemeyip Çağrı Bey’in yanına Merv’e gitti ve kendisinden büyük ilgi ve yakınlık gördü. Çağrı Bey’in Nizâmülmülk’ü oğlu Alparslan’a takdim ederken onu bir baba kabul etmesini istediği rivayet edilir.
Nizâmülmülk, Malazgirt Muharebesi hariç Alparslan’ın bütün seferlerine katıldı. Kutalmış isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı. Sultan Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devleti için ciddi bir tehlike olan Hasan Sabbâh ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirdi. Melikşah, Hasan Sabbâh’a mektup göndererek faaliyetlerinden vazgeçmesini, aksi halde kalelerini yerle bir edeceğini bildirdi. Sabbâh ise Sultan’a verdiği cevabında Nizâmülmülk’ü entrikacılıkla suçladı.
Nizâmülmülk’ün muhalifleri onun evladının ve adamlarının devlet içinde devlet haline geldiklerini, halkın bunlardan rahatsız olduğunu bildirip Melikşah ile arasını açmaya çalıştı. Sultan, Nizâmülmülk’e haber göndererek yetkilerini aştığını ve hükümdarlıkta ortağı haline bildirip kendisini vezirlikten azletmekle tehdit etti. O güne kadar bilgece sözlerle sultanı sakinleştiren Nizâmülmülk bu defa sert bir üslupla, yaptığı iyilikleri ve idari hizmetleri sultana hatırlatıp kendisini vezirlikten azlettiği takdirde tacınının ve devletinin yok olacağını söyledi. Melikşah bu gerginliğe rağmen onu görevden almadı.
Sultan Melikşah Nizâmülmülk, Terken Hatun ve diğer devlet adamlarıyla İsfahan’dan Bağdat’a hareket etti. Nihâvend yakınlarındaki Suhne adlı köyde konakladıkları sırada Nizâmülmülk, Ebû Tâhir-i Errânî isimli bir bâtınî fedaisi tarafından öldürüldü. Cenazesi İsfahan’a götürülerek buradaki türbesine defnedildi.
Katili bu cinayete azmettirenler Melikşah’ın bulunduğu rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah’ın Nizâmülmülk’ün bu katlinden büyük üzüntü duyduğu ve yemin ederek olayla ilgili olmadığını belirttiği kaydedilir.
Adaleti, idari kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlakıyla tanınan Nizâmülmülk halkın hukukuna özen gösterir, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için çalışırdı. Devlet kapısının şikayetçilere daima açık olmasını isterdi. Nizâmülmülk, Türk-İslam unsurlarını birleştirmek suretiyle ikta sistemini geliştirdi. Askeri ikta sistemi onun gayretiyle Büyük Selçuklular’da ilk defa 1073’te uygulamaya başlandı. Tarım topraklarını ikta bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etmesi ülkenin refah düzeyinin yükselmesini sağladı.
Nizâmülmülk’ün İslam eğitim tarihinde önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere diğer şehirlerde tesis ettiği ve kendi adını nispetle “Nizâmiye Medreseleri” diye anılan ilk resmi eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret etti. Şiî- bâtınî düşüncenin sakatlığını ortaya koymaya ve Sünnîliği yayıp güçlendirmeye çalıştı.
Nizâmülmülk vezirliğinin yanı sıra İslam kültür ve medeniyeti, çeşitli İslam devletleri ve özellikle Büyük Selçuklu devlet teşkilatı hakkında bilgi içeren Siyasetname adlı eseriyle tanınır.
MUHAMMED YENİGÜL AVAZTÜRK