Kahramanmaraş başta olmak üzere toplamda 11 ili etkileyen ve şimdiye kadar açıklanmış olan resmi verilere göre 44 bini aşkın kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan yıkıcı depremler, Türkiye’nin gündemine oturdu. Kaybedilen vatandaşların ardından yas tutulmaya devam edilirken depremzedelerin yararlarını sarabilmek adına da hızla harekete geçildi.
Deprem konutları için temel atma hazırlıkları sürerken gözler olası Marmara depremine çevrildi. İstanbul’un yapılaşmasının depremden etkilenen 11 ile göre çok daha farklı olduğunu ve olası bir depremin meydana gelmesi durumunda yıkımın çok daha ağır olacağını ifade eden uzmanlar, başta yetkilileri sonrasında da İstanbul halkını uyarmaya başladı. Bina denetimleri başta olmak üzere birçok farklı alanda acilen adım atılması gerektiğini belirten deprem uzmanları, vatandaşların da paniğe düşmesine yol açtı.
Senelerdir bekleniyor olmasına rağmen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından daha da korkutucu bir hale gelen İstanbul depremi, ODTÜ’lü akademisyenlerin de gündemine girdi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Barış Binici, sıkışık yapılaşmanın felaketin boyutunu yükselteceğini ifade ederek önemli tavsiyeler verdi.
OLASI FELAKETE DİKKAT ÇEKTİ!
Deprem bölgelerinde incelemelerde bulunan Binici, olası İstanbul depremine ilişkin de açıklamalar yaptı. İstanbul’da beklenen depremin meydana gelmesi durumunda en büyük problemin sıkışık yapılaşma olacağına dikkat çeken Binici, açıklamasına şu şekilde devam etti: “İlk aşamada depremde can kurtarmak istiyoruz. Bu yüzden de yaşanabilir, müdahale edilebilir şehirlere ihtiyacımız var. İstanbul örneğinde olduğu gibi bu durum pek mümkün değil. Mevcut durumu ile arama kurtarma çalışmalarının dahi yapılamadığını düşünün. Yalnızca zaman ve erişim nedenlerinden ötürü can kaybettiğini düşünün.
ÖNERİDE BULUNDU!
İstanbul’un pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerde ve tavsiyelerde bulunan Binici, açıklamasına şu sözler ile devam etti: “Bu duruma iki şemalı yaklaşılmalı diye düşünüyor. Biri dönüşün, onun için şehri mümkün olduğunca kuzeye taşımak gerek. İkincisi ise iş imkanları. İş imkanları yaratmadan şehri boşaltmak mümkün değil.”