Milli Eğitim Bakanlığı’nın mülakat dayalı öğretmen alımına eğitim camiasından tepkiler yükselmeye devam ediyor.
Görüştüğüm istisnasız tüm eğitimciler, bu uygulamanın eğitim sistemi için telafisi imkansız zararlar vereceğini anlatıyor.
AK Parti’nin 15 yıllık iktidarı süresince en çok şikayet edilen alan eğitim.
Kimse bu eleştirilerde haksız da değil. Eğitim sistemi deneme tahtasına dönüştürülerek bir çok dönem çocukları belirsizliğe itildi. Hala sistemi oturtamamışken üstüne bir de eğitim sisteminin koçbaşı olan öğretmen alımı için mülakat sisteminin devreye sokulması, AK Parti’nin 15 yıllık kazanımlarını kökten silip atacak kadar önemli bir durum.
Eğitim sisteminden söz ediyoruz beyler. Yani gelecek nesillerin ilmek ilmek işlendiği bir sistemden. Şu ana kadar eğer eğitim politikalarını ezeli bir düşmanınızın eline teslim etseniz ancak bu kadar çarpık uygulamaya imza atabilirdi. Eğitim politikalarınızda kendinize yakın kabul ettiğiniz sendikalar yerine PKK ya da marjinal sol örgütlere arka bahçe olan sendikaları referans alsanız ancak bu kadar tahribatlar açabilirdiniz.
Bu detaylara fazla girmeyeceğim meramım mülakatla öğretmen alımı garabetine dikkat çekmek. Muhatabı siyasiler olduğu için burada eğitim sistemine ve gelecek nesillerin yetiştirilmesi sürecine vereceği zararları anlatmanın bir manası yok. Siyasetçi için hele son dönem evrilen siyaset anlayışı için bunlar çok karşılığı olan şeyler değil. Ben siyasete verdiği zarara işaret edeyim, siyasi menfaatlere halel getirmediği sürece kronikleşmiş sorunların çözümü için pek adım atılmaz bu ülkede çünkü.
Eğitim camiasında büyük tepki çeken öğretmen alımında mülakat yönteminin mucidi olarak Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin gösteriliyor. Tekin’in, eğitim sistemini kökten dinamitleyen böyle bir uygulamadan yana tavır sergileyeceğini hiç zannetmiyorum. Tıpkı 500’e yakın Bakanlık Müfettişi alımını, listelere FETÖ şüphelilerinden örgütle iltisaklı olanların sızdığının AVAZTÜRK tarafından ortayı çıkarılması ile birlikte suçun Yusuf Tekin’e yüklenmesi gibi bir durum söz konusu olmuştu. Şimdi de mülakatla öğretmen alımından Müsteşar Tekin’i sorumlu tutuyorlar. Öyle zannediyorum bu proje Müsteşar Yusuf Tekin’in icadıysa bir açıklaması olacaktır.
Beni kimin projesi olduğu da ilgilendirmiyor. Siyaset açısından ele alacak olursak, bir siyasi iktidar ancak kendi altını bu kadar arzulu oyabilir. Düşünün on binlerce öğretmen adayı var. 120 bin civarında başvurudan söz ediliyor. Bunlardan alım yapılacak sayı azami 40 bin. Yani kendi ellerinizle size küskün ve öfkeli 80 bin birey oluşturuyorsunuz. Bu her bir bireyin etkileşim çevresini 10 kişi olarak kabul edin.
Sadece bu mu? Değil elbette… Bugün milletvekillerinin ceplerinde 50, 100 hatta 500 kişiyi bulan öğretmen aday listeleri var. İktidar partisi il ve ilçe başkanlarının cebinde gezdirdiği listeler de cabası…
Daha garibi; mülakatla öğretmen alımlarında, Doğu ve Güneydoğu’da PKK sempatizanlarının, Ege’de FETÖ mensuplarının sızma olasılığı…
Referans iradesinin dününe bakınca bu ihtimal en korkutucu olan. Malum eğitim yöneticileriyle okul yöneticilerinin kahir ekseriyetinin, 15 Temmuz sonrası başlatılan FETÖ soruşturmalarıyla FETÖ’nün egemenliğine terk edildiği ortaya çıkmıştı.
Şimdi siz yeni Türkiye’yi tesis ederken, Yeni Türkiye’nin en temel harcı olacak olan eğitimde iki tehdit unsurunun yandaş ve militanlarını eğitim sisteminin temeline dinamit koymak olan mülakat yöntemiyle sistemin bir parçası yapacaksınız.
Gelin bu garabetten vaz geçin. Bu yöntemin mucidi kimdir, kimin projesidir umurumda değil; ancak bu sistemle zaten en çok eleştiri aldığınız ve FETÖ’ye teslim edildiği ortaya çıkan eğitim sistemini tarumar edeceksiniz.
İzlenen yöntemin elle tutulur yanı yok.
Mesela bölgelerde kurulan mülakat komisyonlarıyla öğretmen almak nasıl bir akıl tutulmasıdır. 8 ili tek ilde birleştirip mesela Şanlıurfa’daki komisyon eliyle Gaziantep, Kilis gibi illerin öğretmenlerini belirleyeceksiniz. 100 puan alan bir öğretmen adayını, 85-90 puan alan torpilli öğretmen adayı karşısında eleyeceksiniz. İzahınız var mı? Hangi kriterle elediğinizi izah edeceksiniz?
Muhtemeldir ki; kura yerine tercih mülakat yönteminin mucitleri FETÖ ve PKK sızmasının önüne geçmek gibi gerekçeler de sıralamıştır.
Çok basit, istihbarat elinizde, adaylarla ilgili güvenlik soruşturmalarını tamamlar, makul ve delillere dayalı bilgilerle bu örgütlerle iltisaklı adayları kura dışı bırakır ve puanlamaya göre kura yöntemiyle atamanızı yaparsınız. En azından mülakat sürecine dair şaibeleri ortadan kaldırır, bu yöntemle siyasetin itibarsızlaştırılmasının önüne geçersiniz. Ayrıca, yapılan itirazlar sonrasında adayların puanlarını düşürmek gibi basit yollara tevessül etmek zorunda da kalmazsınız.
Özetle; eğitim sisteminin temelini dinamitlemek anlamına gelen, örgütlerle ilişkilerini bir türlü koparamayan siyasi figürlerin mihmandarlığında terör örgütü sempatizanlarının sisteme üstelik referansla sızmasının önüne geçmek için gelin bu hatadan dönün ve bilgi, yetenek ve liyakatten sonra kimsenin itiraz edemeyeceği kura ile atama yöntemine dönün. Aksi halde telafi edilemeyecek sonuçlarla tarih sizleri asla affetmeyecektir.