Ortadoğu'da devam eden İsrail-Gazze Savaşı, ekonomik ve sosyal etkilerini komşu ülkeler üzerinde yoğun bir şekilde hissettiriyor. İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı bu savaş, sadece Filistin'i değil, aynı zamanda Mısır, Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkeleri de derinden etkiledi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın raporlarına göre, savaşın üç ay içinde bu üç ülkeye verdiği zarar 10.3 milyar dolara ulaştı. Bu durum, bölge ülkelerinde kamu borçlarının artışı, göç endişeleri ve turizmdeki durgunlukla birleşerek ekonomik krizin derinleşmesine yol açıyor.
Özellikle Mısır, Lübnan ve Ürdün'ün ekonomileri üzerinde savaşın etkileri büyük. Mısır, iflasın eşiğinde bulunurken, turizm ve temel ithalat maliyetlerindeki artış ülke ekonomisine ağır darbe vuruyor.
Lübnan ise Dünya Bankası tarafından dünyanın en kötü ekonomik ve mali krizlerinden biri olarak tanımlanıyor. Ürdün'de ise savaşın gidişatına ilişkin belirsizlik tüketici ve iş dünyası güvenini zayıflatıyor, bu da harcama ve yatırımları olumsuz etkiliyor.
İsrail ekonomisi de bu savaştan nasibini alıyor. İsrail Bankası'nın tahminlerine göre, ülkenin ekonomik büyümesi 2024'te yüzde 1'e düşebilir. Maliye Bakanlığı'nın raporlarına göre, savaşın maliyeti 2023 sonuna kadar 18 milyar doları aştı ve bu durum İsrail ekonomisini sarsıyor. Savaşın devam etmesi durumunda, İsrail'in gayri safi yurt içi hasılasına denk gelen 55 milyar dolara kadar zarar görebileceği tahmin ediliyor.
Türkiye'nin, İsrail ve diğer çatışma bölgelerine olan ihracatı da bu durumdan etkileniyor. 2022'de yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat yapılan bu bölgelere, çatışmanın devamı halinde 10 milyar dolarlık bir kayıp yaşanabileceği öngörülüyor. Özellikle İsrail'e olan ihracatın yüzde 20 oranında gerilemesi, iki ülke arasındaki ticarette önemli bir düşüşe işaret ediyor.
Bu çatışma, Ortadoğu'nun kalbinde sadece politik ve askeri bir kriz olmanın ötesinde, derin ekonomik ve sosyal yaralar açıyor. Bölgedeki milyonlarca insanın yaşam kalitesi ve geleceği üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. Savaşın etkileri, sadece savaş alanlarıyla sınırlı kalmıyor; bölgesel ekonomik yapıları, sosyal dokuyu ve uluslararası ilişkileri de dönüştürüyor. Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye ve derinlemesine çözüm arayışlarını gerekli kılmaya devam ediyor.