PEKER VİDEOLARININ TOPLUMDA YARATTIĞI ALGIYA DİKKAT!

ZİHNİ ÇAKIR

Daha düne kadar meydan meydan miting yapan, en “seçkin” davetlilerin katıldığı organizasyonların protokol konuğu olan, devlet adamı seviyesinde koruma tahsis edilen Sedat Peker’in YouTube kanalı üzerinden yayınladığı video sayısı 7 oldu.

Bu videolara yönelik gelişen toplumsal ilgi analiz edildiğinde, her hukuk devletinde olduğu gibi düne kadar en üst seviyede itibar gören Peker’in iddialarının iftira olup olmadığı yönünde bir yargı sürecinin başlatılarak gereğinin ivedilikle yapılması gerektiği ortada.

Bu iddiaları, yeni soru işaretleri doğuran açıklamalarla geçiştirmenin pek mümkün olmadığı, Binali Yıldırım’ın oğlunu savunmak için yaptığı açıklamayla bir kez daha anlaşıldı. Zira Yıldırım’ın oğlu için “Venezuela’ya Covid’le mücadele kapsamında Test Kiti ve maske götürdü” açıklamasının hemen ardından, iddia edilen dönemde Türkiye’deki vaka sayısı 30 binlerdeyken Venezuela’daki sayının 350 (üçyüzelli) olduğu ortaya çıktı.

Yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TRT Haber canlı yayınında “Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu” diye nitelendirdiği soruşturmanın, bir uyuşturucu soruşturması değil kara para soruşturması olduğu anlaşıldı.

Dediğim gibi; Sedat Peker’in -kimliğine, ona isnat edilen suçlamalara bakılmaksızın- ortaya attığı iddialar -yeni soru işaretleri doğuran açıklamalarla- geçiştirilemeyecek hale dönüştü.

AK Parti’nin senelerce dikkate almadığı, bu sebeple de bir türlü egemen olamadığı sosyal ve dijital medyanın gücü karşısında suskunluk ve tepkisizlikle geçen her yeni gün iddialara inanan kitlelerin sayısını da arttırıyor.

Bakın 23 Mayıs 2021 itibarıyla Sedat Peker’in bugüne kadar yayınladığı 7 video, istatistikleri bütün dünyada itibar gören IMDb'nin (Top Rated TV Shows) 'Top 250 Dizi' kategorisinde 1. sıraya yükseldi. Türkiye’de videoları izlediği düşünülen birey sayısı 50 milyonu geçmiş durumda.

Bu sayısal rakamları tetikleyen sosyolojik olgu, başlı başına bir yazı hatta araştırma konusu. Videolarda hedef alınan isimlerin çevresi ve sevenleri tarafından “iftira” diye nitelendirilen iddialar, yaş fark etmeksizin internet erişimi olan bilgisayar, akıllı cep telefonu ya da tablet kullanan çocukların bile dilinde.

Gelin bu izleyici kitlesinin yaş grupları üzerine küçük bir beyin jimnastiği yapalım…

Diyelim çocukların bugün için bir özgül ağırlığı yok…

İster Z Kuşağı diye tabir edin, ister X Kuşağı; ama bu videoların en çok rağbet edeni istisnasız her kesimden 15-25 yaş arası genç nüfusun büyük ekseriyeti.

Bu genç nüfusa, Peker’in videolardaki iddialarını çürütmek için istediğiniz kadar küresel bir şebeke ağı çizin, bunun bir karşılığı yok. Bu nedenle, genç kitleyi hedef ile; Peker’in halen kaçak olarak yaşadığı ülkeden yola çıkıp onu Birleşik Arap Emirlikleri-CIA-MOSSAD çarkı içinde Türkiye’ye operasyon çeken bir profil olarak gösterme gayretleri, sadece kendini avutmaktır.

Bu yaş grubunun önemli kesiminin, son yıllarda sayısı anlaşılmaz bir şekilde artan suç örgütleri ve mafya gruplarının çatışmalarını konu alan diziler ve bu dizilerde rol verilen “devlet yanlısı” suç örgütleri ve mafya gruplarına özentisinin Sedat Peker gibi profillerde vücut bulmasını, onları rol model haline getirmesini de es geçmeyelim.

Gelelim 25-40 yaş arası gruba…

AK Parti’nin 15-20’li yaşlarda devraldığı grup bu.

Bu grup da bir taraftan televizyonlardaki derin devlet-mafya çarkını konu alan ve kimi mafya gruplarını yücelten dizilerin etkisiyle, Sedat Peker gibi profilleri kendine örnek alanlarla; bir taraftan da Peker’in meydanlarda düzenlediği mitinglerin müdavimlerini oluşturanlarla dolu.

Bu gruplara, 2015’e kadar eğitim ve bürokrasideki egemenliğine “göz yumulan” FETÖ’nün ele geçiremese de beyinlerini sistemli bir şekilde kirlettiği ve AK Parti ve Erdoğan’la ilgili ne kadar uçuk iddia ve iftira ortaya atılırsa atılsın, sorgulamasız inanacak şekilde mankurtlaştırılanlarla, Kemalizmin çarkları arasında AK Parti ve Erdoğan düşmanlığıyla herkesle düşünsel ittifaka evrilebilecek olanları da ekleyelim.

40 yaş üzeri kitleye gelince…

Evet özellikle 50 yaş ve üzerinde önemli bir AK Parti taraftarı kitle var. Bunların büyük çoğunluğunu AK Parti’ye bağlayan bağın Erdoğan olduğunu unutmayalım.

AK Parti’yi 3 Kasım 2002’de iktidara taşıyan temel olgu, YOLSUZLUK, YOKSULLUK ve YASAKLAR olarak nitelendirildi hep. Oysa 90’ların ceberrut devlet anlayışı ve 28 Şubat zulmünden kaynaklı MAĞDURİYETLER hiç de yabana atılacak bir değer değildi o iktidara giden yoldaki oy potansiyeli içinde.

28 Şubat’la ilgili gerçek anlamda bir yüzleşmeyi geçtim; halen 28 Şubat cunta düzeni karşısında esas duruşa geçen yargıçların verdiği cezalarla hapishanelerde olanların sayısının 600’ler civarında olduğu söyleniyor. Böyle bir realite karşısında kimi mafya öncüllerinin teker teker salıverildiği yerde 28 Şubat yargısınca zindana atılanlara karşı somut hiçbir adım atılmamış olması, bu yaş grubundaki güvensizliği arttırırken, samimiyet sorgulama refleksini de tetikliyor. Hal böyle olunca iddiaları doğrudan ret yerine sorgulamaya sevk ediyor.

Ayrıca bu 40 yaş ve üzeri grupta yer alanlar için 90’ların ceberrut devlet anlayışının öncülleri arasında kabul edilen ve devleti bir çok illegal oluşumun paydaşı haline getirmekle, 90’lardaki faili meçhul suikastları bu oluşumlara ihale etmekle suçlanan, PKK’nın uyuşturucu ve finans ayağını oluşturan isimlerin ortağı olmakla itham edilen ve bu itham ve iddialara dair şüphelerin giderilmediği Mehmet Ağar’ın isminin geçtiği iddialara nasıl yaklaşacağını benim izah etmeme gerek yok sanırım. Üstelik Mehmet Ağar, o yüzünü, Bodrum’daki marina için üç gün sonra İçişleri Bakanı Soylu’nun “çağrısı üzerine” düzeltmeye gitse de “Burada biz olmasak mafya olurdu” sözleriyle bizzat kendi açık etti zaten.

Bütün bu veriler ışığında tekrar etmek gerekirse, dün iktidar çevrelerinde el üstünde tutulan, düzenlediği mitinglerle iktidara yakın medyanın manşetlerini süsleyen Sedat Peker’in ortaya attığı iddialara inanmaya yatkın kitleleri, her biri yeni soruları doğuran açıklamalarla ikna etmek mümkün gözükmüyor.

Sedat Peker belki gerçekten küresel bir operasyonun aparatı da olabilir; bu yönde ne kesin bir reddiyem var ne de kabulüm. Ancak Sedat Peker’i bu şekilde konumlandırarak ortaya attığı iddiaları itibarsızlaştırma stratejisinden sonuç alınacak tek kitle, sorgulamadan uzak, dün Peker miting yaparken avuçlarını yırtarcasına alkışlayıp bugün de ona gırtlağını yırtarcasına küfürler haykıran sosyal medya kitlesiyle sınırlı maalesef.

Ezcümle; artık devletin insicamını da bozma noktasına varan iddialar karşısında, Uluslararası bir operasyon da olsa bu süreçte ülkenin çekildiği bu cendereden çıkmanın yolu bellidir; panik ve öfkeye savrulmak yerine, demokratik hukuk devletinin atması gereken adımları hiç ama hiç gecikmeden atmak…

Kimse “devlet organize suç örgütü lideri olarak tanımlanan birinin iddialarıyla mı hareket edecek” savunmasına geçmesin. Çünkü bunu söylediğiniz zaman, “daha iki gün önce o kişinin son videosundaki iddiaları üzerine kardeşini videonun yayınlandığı gün gözaltına alan devlet değil miydi” diye sorarlar adama.

Devlet hassasiyetini her türlü siyasi kaygıların üzerinde tutan biri olarak buradan açıkça belirtmek istiyorum ki, her kim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, ortaya atılan iddialar için “toplumda karşılık bulmadığı” yönünde bilgilendirmede bulunursa ona iyilik etmez tam tersi hem ona hem bu ülkeye ihanet eder.