Şehirde bugün hala ayakta olan iki Osmanlı eserinin korunup şehrin kültürel ve tarihi zenginliğine kazandırılması için yerel yöneticiler tarafından birçok kez söz verilse de henüz somut bir adım atılmaması nedeniyle bu iki eser de yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Türbenin yanı başındaki "yalnız" minarenin ise 1400'lü yıllarda inşa edilen bir camiye ait olduğu, ancak caminin yıkılmasıyla bugüne sadece minarenin kaldığı belirtiliyor.
Taş duvarına çirkin yazıların yazıldığı, harabeyi andıran bu Osmanlı eserinin tarihinin 1390'lı yıllara dayandığı ifade ediliyor.
Taş duvarına çirkin yazıların yazıldığı, harabeyi andıran bu Osmanlı eserinin tarihinin 1390'lı yıllara dayandığı ifade ediliyor.
Uzun yıllar Osmanlı hakimiyetinde kalan ve bu dönemde birçok cami, han ve türbenin bulunduğu şehir bugün eski günlerinden çok uzak. Şehirde bugün Osmanlı döneminden kalan bir yalnız minare ve harabeyi andıran türbe bulunuyor.
Şehrin civarında ise 16. yüzyılda Osmanlı'nın bölgeyi fethetmesiyle buralara yerleşen ve hala eski isimlerini koruyan ya da kısmen değiştiren Yörük Türk köyleri bulunuyor. Süpürge, Alikoç, Kocalı, Köseli köyleri bunlardan sadece bazıları.
Makedonya'da 2002 yılında yapılan son nüfus sayımına göre yaklaşık 28 bin kişinin yaşadığı Radoviş'te 4 bin civarında Türk nüfus da mevcut.
Kilise kayıtlarına göre o yıl meydana gelen sel 104 eve zarar verirken, şehrin bugünkü yerine taşınmasına da neden olmuş.
Tarihinde birkaç kez Radovişka nehrinin taşması nedeniyle sel mağduru olan Radoviş, en büyük sel felaketini ise 1774 yılında yaşamış.
O yıllarda Hristiyan ve Müslüman nüfusun bir arada yaşadığı şehrin beş mahalleden oluştuğu, şehirde beş cami ve üç han bulunduğu ifade ediliyor.
Seyahatnamesinde Radoviş'te bahseden Evliya Çelebi, 1662 yılında Ohri'den İstanbul'a yolculuğu sırasında uğradığı şehri, "mesire alanı" ve "av bölgesi" olarak tanımlıyor.
Makedonya'nın güneydoğusundaki Radoviş şehrinde Osmanlı dönemine ait son eserler de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.