REİS NE YAPSIN? O DANIŞMANLAR YOK MU O DANIŞMANLAR!

MUHTEŞEM TIRAŞ

Erdoğan Külliye'ye hapsedilmiş, Erdoğan kuşatma altında, etrafında set oluşturulmuş...
Danışmanları kendisini yanıltıyor, yanlış yaptırıyor, yanlış adam seçtiriyor, konuşma metinleri yanlış hazırlanıp, yanlış konuşturuluyor...

Kendisiyle görüşmek isteyenlere engel olunuyor. Kimse danışmanlarını geçemiyor. Şu mesele saklanıyor, şu konu kendisine ulaştırılmıyor. Hatta danışmanlarına ulaşmak bile mucize.
Medyada söylenenler, yazılıp çizilenler kendisinden saklanıyor.

Danışmanlar yanlış insanlara referans oluyor; etkinliklere, dış gezilere yanlış adamları dahil ediyor.
Yanlış atamaları danışmanları yaptırıyor; Rektörler, yargı mensupları danışmanların dahliyle atanıyor. Falan, genel müdürü, filan İl başkanını danışmanları öneriyor; o da seçiyor.
FETÖ'yle mücadelede hata yaptırtıyorlar. Yanlış terfîlerde, oluşan mağduriyetlerde hep onların dahli var.

Reis hata yapmaz, danışmanları hata yaptırıyor. Reis yalnız adam, Reis sırtından hançerleniyor...
Reis tek başına ne yapsın, Reis hangi birine yetişsin?
***
Bu ve buna benzer söylentileri duymamış, okumamış, dinlememiş olanımız var mı? Yok! Varsa yoksa, danışman aşağı danışman yukarı...

Ak Parti seçmeninin hemen hepsi, kısmen veya tamamen bu söylenenlerin doğruluğuna kani.
Peki kimdir yakın çevre ve danışman mengenesine sıkışmış görüntüsü arzeden Erdoğan?
Emperyalizmin bu milletin ayağına vurduğu prangaları kırmak için 16 senedir kelle koltukta savaşan bir cengâver.

Tanzimatın ilanıyla kendisine kölelik rolü biçilen, öğretilmiş çaresizlikle kaderine razı edilen bir milletin ufkuna gerilmiş kara perdeyi perdeyi yırtmış bir adam. Sadece bu toprakların değil, bütün mazlum coğrafyaların uyanışına önayak olmuş, kıyamına da önder olmaya aday bir adam.
İsrail'i şamaroğlanına, ABD'yi maymuna çevirmiş; İçeride Askeri vesayetin mümessillerini tepelemiş, devamında FETÖ denen melanetin çanına ot tıkamış bir lider. Bu asil milleti yeniden üzengisi öpülecek kudret ve özgüven sathına sokmuş bir adam..
Ve bu adamı bağrına basmış, inanılmaz kredi açmış, lider bilmiş bir millet. Hele ki 15 Temmuz'dan sonra üzerine titreyerek korumaya almış bir millet.

Dış politikada dahiyane stratejiler geliştirip, kıvrak manevralarla birçok sorunun üstesinden gelen bir lider; onca teşkilatçılık tecrübesi de varken, neden böyle bir sıkıntıya düçar olur?
Sorun Erdoğan'da mı, yoksa yakın çevresi ve danışmanlarında mı? Böylesi bir liderin zaaf içerisinde olabileceğini seçmen tabanı kabullenemiyor;ona toz kondurmak istemiyor doğrusu.
Sayısız insandan duymuşsunuzdur;"Erdoğan bu hatayı yapmaz ama o danışmanlar yok mu o danışmanlar!..."

Fakat AK Parti çevrelerinde dillere pelesenk olan bu danışman mazereti, Erdoğan'ın karizmasını bir hayli törpülemeye başladı. Dahası birçok seçmen de tıpkı benim gibi "danışmanlarını da mı biz seçelim kardeşim"demeye başladı. Yeri geldiğinde dünya siyasetinin gündemini belirleyen bir liderin böylesi bir görüntü arzetmesi, halkı gerçekten bezginliğe, endişeye ve yılgınlığa garketmeye başladı. "Aman saygısızlık gibi algılanır, aman patron kızabilir"endişesiyle medya da bu vahim görüntüyü yeterince dillendirmiyor.

Hâl böyle olunca, maalesef Reis de"Külliye'ye hapsedilmiş"bir lider görüntüsü verdiği bu nahoş durumun farkına varamıyor.
"Efendim Erdoğan ne yapsın?"

Erdoğan, bir il başkanını, bir belediye başkanını, bir yargı mensubunu, bir rektörü, bir bürokratı elbette tanıyamaz. Elbette bürokrasideki alt kadroların, yerel yönetimlerin yanlışlarını, sustimallerini göremez, haberi olamaz. Bununla beraber elbette liyakatlı insanları kendisi keşfedip onlardan faydalanamaz.

Ancak unutmayalım! Liderlik aynı zamanda bir insan yönetme sanatıdır. Dolayısıyla bir lider çekirdek kadrosunu doğru kişilerden seçmek zorundadır. Bir kere bütün yükü kendisi omuzlamamalı, üzerindeki yükü dağıtmalı; inisiyatif alabilecek sağlam yardımcılar atamalı.

Danışmanlarını, bakanlarını, üst düzey bürokratlarını doğru ve liyakatlı isimlerden seçerek gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemeli. İlk düğme yanlış iliklendiğinde alt düğmelerin de yanlış iliklenmesi kaçınılmazdır.

Özellikle danışmanlar... Sadece randevuları düzenleyen, sadece önüne rapor koyan, sadece sosyal medya bülteni gibi çalışan sıradan insanlar olmamalı.

Donanımlı olmalı, basiretli olmalı; bilgisi ve öngörüleriyle gerektiğinde liderine yol göstermeli. Dahası, cesur olmalı, tıpkı "yanlış yapıyorsun hünkârım" diyerek Yavuz Selim'in atının yularına sarılan Zembilli Aligibi.

Buradan bizzat seslenmek istiyorum Türkiye'nin Reis'ine...

1839'da elimizden kaçırıp Batıya teslim ettiğimiz bağımsızlığın ucunu 2002'de tekrar yakaladık.
O günden bu güne sayısız badireler atlattık, çok hançerler yedik ama yüzdük yüzdük kuyruğa geldik. Bu ülkeyi emperyalizmin pençesine bir daha düşürürsek, geri alma lüksümüz yok artık Reis. ...ve diyorum ki Reis;

Irmağı aştık, derede boğulmayalım. Ferasetinle, basiretinle, cesaretinle bu ülkeyi birçok cendereden çıkardın. Ne derece gerçek bilemem. Lakin öyle veya böyle, bir çekirdek kadro ve o kadronun yolaçtığı ciddi bir sorun var kucağımızda. Önümüzde de bir yerel seçim.
Şahsi fikrimdir: İrtifa kaybediyoruz Reis.