Araştırmacılara göre de, yeraltı ve yerüstü mezarları yakından incelenince XIV-XVIII yüzyıllara ait oldukları ortaya çıkmaktadır. Demek ki salgın hastalıklar çıktığı dönemlerde bu yapılar mevcuttu. Ancak mezarların yapılış sebebi günümüzde de tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Ölüm Evleri'nin bekçisi olan 60 yaşındaki Badtiyate sülalesinden Dzahot ise, kendi soyuna ait mezarı göstererek "Bunlara Oset dilinde Zeppes denilir. 14.yy'da toprağa duyulan ihtiyaç nedeniyle atalarım, fazla yer tutmaması sebebiyle kule şeklinde mezarlar yapıp, ölülerini buraya gömmüşler. Daha sonra ise, şiddetli hastalığa yakalananlar kendi soylarına ait mezara giderek orada ölmüşler. 18.yy'a kadar da bütün ölülerini buraya gömmüşler".
Ölüm Kenti'nde yeraltı ve yer üstü olmak üzere toplam 95 tane mezar bulunuyor. Bunların 30 tanesi zengin ailelere ait olduğu söylenilen yerüstü mezarı, 65 tanesi ise yoksul ailelere ait olan yeraltı mezarları.
Hiçbir yerinde akarsu bulunmayan yere kayıkların nereden geldiği gizemini korusada efsaneye göre, ruhların cennete gitmek için bir nehri geçmek zorunda olduğu inancına dayandığı tahmin ediliyor.
Bulgular ise ilginç. Mesela yapılan kazılarda ölülerin kayık içinde gömüldüğü görüldü.
Bölgeyi ziyaret eden ender kişiler arasında bir kaç arkeolog bulunuyor.
Eskiden sadece Osetler değil bütün Kafkas halkları ruhların ölümsüzlüğüne yani ölümden sonra yaşamın devam ettiğine inanıyordu.
Kuzey Oset topraklarında yer alan Kız Dağı'ndaki tarihin gizemli sığınağı Ölüm Evleri araştırmacıları şaşırtıyor.
Şehir bir tepe üzerine kurulu beyaz evlerden oluşuyor. İşte şehre ününü kazandıran da bu evler.
Bölgeye dar, virajlı ve puslu tepeleri aştıktan sonra varabiliyorsunuz.
Rusya’daki “Ölüm şehri” Dargavs’a giden geri dönemiyor ! Rusya’nın Kuzey Osetya bölgesinden geçen 5 sıradağın birine kurulu olan şehir, hakkındaki şehir efsaneleri ve hikayelerin yanısıra, ulaşım zorluğundan dolayı da pek popüler bir gezi mekanı değil.