Nedir bu öfke, nedir bu nefret?
Sevmek, bu kadar mı zor ey insanoğlu?
Karşılıksız sevebilmektir marifet,
Sevmek, bu kadar mı zor ey insanoğlu?
İnsan olan her canı sev, Allah için her canı,
Kimse ziyaret etmez yıkılmış bir hanı,
Sevgiye ada yaşadığın her anı,
Sevmek, bu kadar mı zor ey insanoğlu?
İslam Dininin temeli olan ibadetlerimiz de hiç daha fazlasını yapayım diyor muyuz? Yoksa sadece farz ibadetler yeter midir diyoruz? Özellikle namazlarda bir çoğumuz sünnetleri kılmaz ve farz mühim olandır deyip, işin içinden sıyrılır; Namazdan sonra dünya hayatına kapılır ve yeniden sıradanlaşır, yani namazımı kıldım ve borcumu ödedim, bu bana yeter mantığı ile hareket ederek normal yaşantımıza devam ederiz...
Acaba dünya ilişkilerimizde de böyle mi düşünüyoruz? Bir işe başladığımız zaman bize yeteneklerimiz sorulur ve yeteneklerimize göre makamımız ve yapacağımız iş seçilir. Biz de bu işin üstesinden layığıyla gelmek için var gücümüzle çalışırız. Bir şeyi bildiğimiz zaman, onu en doğru biçimde yapabiliyorsak ve eksikliklerimizi fark edip daha fazlasını yapmak için çabalıyorsak, bu çabalarımızın sonucunda da mükafatlandırılıp fazladan maaş alıyor veya makamımızın yükseliyor olması olağandır. İşte Allah c.c ile olan aramızdaki ilişki de bu örnekle benzerdir. PEKİ SİZCE BÜTÜN BUNLAR YETERLİ MİDİR?
Şu konuda haklı olabilirsiniz; namaz dinin direğidir ve en azından sadece farz namazları bile olsa herkes namaz kılıyor olsa...
Ancak şu bir gerçektir ki, Biz bu dünyaya sadece namaz kılmak için gelmedik.! Eğer öyle olsaydı cennette de, namaz kılabilirdik ve geniş bir cemaat ile beraber namazlarımızı gayet düzgün ve güzel bir şekilde Allah’ın dilediği gibi kılardık.
BİZ BU DÜNYAYA İNSAN OLMAYA GELDİK...
Kibirden, Nefisten, Dünya telaşından sıyrılıp saf bir insan olmaya geldik. Dünyada insanoğluna altın tepsi üzerinde sunulan tüm imkanları sadece ve sadece Hakk’ın rızasını kazanmak için yaratılan İnsanoğlu olmaya geldik...
Örneğin; İhtiyaç sahibi olan birisini gördüğümüzde onun ihtiyaçlarını gidermek için ne kadar çaba sarfediyoruz? Ne kadar onun yerine kendimizi koyabiliyoruz hayal dünyamızda?
Elbette, Allah dilemeden kul dileyemez; Allah dilemeden yaprak dahi düşmez ve gün dönmez. Madem öyle, neden bir ihtiyaç sahibi gördüğümüzde iki defa düşünmüyoruz? İşte bu bizim sınavımız; dünyada karşılaştığımız tüm olumlu ve olumsuz olayların hepsi ile sınava tabi tutulan biziz...
Hayata doğru bakabilmemiz için ‘‘3 G’’ mutlaka gereklidir.
Güzel Düşünebilmek, Güzel Bakabilmek ve Güzel Yaşayabilmek...
HAYAT BİZLE HER TÜRLÜ OYUNU OYNAYABİLİR...
Bu oyunların sonucunda kaybedebilir, yıkılabilir ve sahip olduğumuz birçok şeyi kaybedebiliriz...
Öyle sınavlardan geçeriz ki; hayattan vazgeçecek hale dönüşebiliriz ve geride kaybedebileceğimiz hiçbir şeyimiz kalmaz...
Bu durumu kabullenmez isek daha fazla kaybetmeye mahkum oluruz, daha fazla acılar çekebiliriz ve Hayat çekilmez bir hal alabilir.!
YAŞADIKLARIMIZDAN DERS ÇIKARTMALIYIZ...!
Her Olaydan ve Her imkandan, Her zorluktan; Bundan sonraki yaşantımıza yönelik notlar aktarmalı ve dersler çıkartmalıyız.
COVİD-19 VİRÜSÜNDEN...
EKONOMİK ZORLUKLARDAN...
KÜLTÜREL BOZULMALARDAN...
15 TEMMUZ FETÖ ( ULUSLARARASI SUÇ VE TERÖR ÖRGÜTÜ) NÜN İHANET GİRİŞİMİNDEN...
" SAĞLIKLA, BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERLE KALIN VESSELÂM..."