Son dönemde yaşanan trajik olaylarla ilgili Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, yürek yakan açıklamalarda bulundu. Kaya, "Yaşadıkları sorunlar nedeniyle çaresizliğe kapılarak yaşamlarına son vermiş olan 3 gencimizin ve bugün Aydın Işıklı Yurdu'nda düşen asansörde yine yaşamını kaybeden Zeren Ertaş’a Allah’tan rahmet diliyorum ve ailelerinin başı sağ olsun" dedi.
Kaya, son dönemde artan intihar olaylarının ülkede yaşanan çoklu krizlerin bir sonucu olduğuna vurgu yaparak, "Bu ölümlerden ülkeyi yönetenler birebir, birinci dereceden sorumludurlar" ifadelerini kullandı.
"Üniversiteler bugün baskıcı ve bilim üretilmeyen mekanlara dönüşmüş durumda," diyen Kaya, üniversitelerin ana dilde, bağımsız, bilimsel ve tarafsız eğitim veren kurumlar olması gerektiğini belirtti.
Öğrenci Yurtları ve KYK Sorunu
Öğrenci yurtlarındaki problemlere de dikkat çeken Kaya, KYK yurtlarında yaşanan tıklım tıklım odalar, kurtlanmış yemekler ve su akmayan banyoların kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kendi bünyesindeki yurtlara kaynak aktarmak yerine tarikatlara ve vakıf yurtlarına finansman sağladığını belirten Kaya, "Sadece 2022’de derneklere ve vakıflara aktarılan kaynak 560 milyondan daha fazla" dedi.
Gençlere Çağrı ve Kürt Yurttaşların Durumu
Kaya, gençlere umutsuzluğa kapılmamaları gerektiğini belirtirken, özellikle intihar eden 3 gençten 2'sinin Kürt olmasının da bölgesel eşitsizliklerden kaynaklandığını vurguladı.Konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu;
Öncelikle, yaşadıkları sorunlar nedeniyle çaresizliğe kapılarak yaşamlarına son vermiş olan 3 gencimizin ve bugün Aydın Işıklı Yurdu’nda düşen asansörde yine yaşamını kaybeden Zeren Ertaş’a Allah’tan rahmet diliyorum ve ailelerinin başı sağ olsun.
Son dönemde artan intihar olayları ülkede yaşanan çoklu krizlerin bir sonucudur ve bu ölümlerden ülkeyi yönetenler tarafından, savaşa bütçe ayıranlar, tarikatlara bütçe ayıranlar birebir, birinci dereceden sorumludurlar Ana dilde, bağımsız, bilimsel ve tarafsız eğitim veren kurumlar olması gereken üniversiteler bugün gelinen noktada baskıcı ve ne yazık ki bilim üretilmeyen mekânlara dönüşmüş durumda. Uçuk fiyatlardaki kiralardan günlerdir bahsediyoruz ve bu nedenle de öğrenciler ne yazık ki ev kiralayamıyorlar ve kötü koşullarda devlet yurtlarında kalmak zorunda kalıyorlar.
Üniversite öğrencisi sayısı her yıl artarken yeni yurt yapılmıyor; yeni yurt yapılmadığı gibi olanlar da başka kurumlara devrediliyor, hatta azaltılıyor, yurt odalarındaki yatak sayısı artırılarak kapasite genişletilmiş gibi gösteriliyor. KYK yurtlarındaki öğrenciler tıklım tıklım odalarda kurtlanmış yemekler yemek zorunda kalıyorlar, su akmayan banyoları kullanmak zorunda kalıyorlar ve bu koşullara mecbur bırakılıyorlar.
Gençlik ve Spor Bakanlığı kendi bünyesindeki yurtlara kaynak aktarmak yerine tarikatlara ve vakıf yurtlarına finansman sağlıyor. Sadece 2022’de derneklere ve vakıflara aktarılan kaynak 560 milyondan daha fazla. Tarikat yurtlarında kalan çocuklar da gençler de güvende değil. Bunu şöyle hatırlayabiliriz: Baskı nedeniyle yaşamına son veren Enes Kara’yı unutmadık, hepimiz hatırlıyoruz.
Diğer yandan Antalya’da kaçak tarikat yurdunda canice öldürülen Mehmet Sami Tuğrul’u da hatırlayalım, sadece katil cezalandırıldı ve diğer hiçbir sorumlu soruşturma bile geçirmedi. İktidar, gençlerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Öğrenciler özellikle son yıllarda yaptıkları eylemlerle “Barınamıyoruz!” diyerek sokaklara çıktılar ve bu demokratik haklarını kullanırken ne yazık ki birtakım disiplin soruşturmalarına maruz bırakılarak üniversitelerden koparılmak istendiler.
Ben buradan gençlere seslenmek istiyorum: Evet, çok kötü koşullarda yaşıyorsunuz, çok çaresiz hissediyorsunuz ama lütfen tükenmeyin çünkü biz birbirimizin çaresi olabiliriz. Örgütlenmek zorundayız ve bu düzeni birlikte değiştirebileceğimize inanmaz zorundayız. Bir de son olarak özellikle intihar eden 3 çocuktan, 3 gençten 2’sinin Kürt olması da bir tesadüf değil çünkü bölgesel eşitsizlikler nedeniyle hem ekonomik krizden hem de savaş politikalarından, baskı politikalarından Kürt yurttaşlar daha çok etkileniyorlar. Bu nedenle de hep beraber mücadele etmek zorundayız. İntihar etmek ya da çaresizliğe düşmek çözüm değil, bunu birlikte başarabiliriz diyorum.