Tip 1 diyabetli kişilerin düşük veya çok düşük karbonhidratlı diyetler uygulamasının faydalı olup olmadığı konusunda uzmanlar arasında bir fikir birliği yoktur. Bu tür diyetlerin kan şekeri kontrolünü iyileştirebileceği, insülin ihtiyacını azaltabileceği ve glisemik dalgalanmaları önleyebileceği iddia edilmektedir.
Ancak, bu diyetlerin güvenliği ve etkinliği hakkında yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca, düşük karbonhidratlı diyetlerin vücutta keton adı verilen asitli maddelerin birikmesine neden olabileceği ve bu durumun da diyabetik ketoasidoz adı verilen ciddi ve hayatı tehdit eden bir komplikasyona yol açabileceği endişesi vardır.
Diyabetik ketoasidoz, kan şekeri seviyesinin çok yükselmesi ve vücudun enerji için yağ yakmaya başlaması sonucunda ortaya çıkar. Bu süreçte, yağların parçalanmasıyla ketonlar oluşur ve kanın asitliğini artırır. Keton seviyesi 3 mmol/L’nin üzerine çıktığında, kişi nefes almada zorluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, şuur kaybı ve hatta ölüm gibi belirtiler yaşayabilir.
Diyabetik ketoasidozun önlenmesi için tip 1 diyabetli kişilerin insülin tedavisine devam etmeleri, kan şekerini ve keton seviyesini düzenli olarak ölçmeleri ve yeterli miktarda sıvı tüketmeleri gerekmektedir. Ayrıca, karbonhidrat alımının azaltılması veya kesilmesi gibi radikal diyet değişiklikleri yapmadan önce doktorlarına danışmaları tavsiye edilmektedir.
Ancak, bazı tip 1 diyabetli kişiler düşük veya çok düşük karbonhidratlı diyetleri tercih etmektedir. Bu kişilerin ketoasidoz riskinin ne kadar olduğu hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Diabetic Medicine dergisinde yayınlanan küçük bir çalışma, bu konuya yeni bir ışık tutmaya çalıştı.
Çalışmada, karbonhidrat kısıtlamasını seçen 7 tip 1 diyabetli kişi ile normal bir diyet uygulayan 8 tip 1 diyabetli kişi karşılaştırıldı. Katılımcılardan üç gün boyunca gıda alımını, keton seviyesini ve kan şekeri seviyesini kaydetmeleri istendi.
Sonuçlar, karbonhidrat kısıtlamasına rağmen, keton seviyesinin 0,3 ila 1,15 mmol/L aralığında olduğunu gösterdi. Bu değerler genellikle diyabetik ketoasidozla ilişkilendirilen eşiğin (3 mmol/L) altındadır. Ayrıca, kan şekeri seviyesinin de karbonhidrat kısıtlaması yapan grupta daha düşük ve daha stabil olduğu görüldü.
Çalışmanın yazarlarına göre, bu bulgular düşük veya çok düşük karbonhidratlı diyetlerin tip 1 diyabetli kişiler için güvenli olabileceğini gösterebilir. Ancak, çalışmanın küçük ölçekli ve kısa süreli olması nedeniyle sonuçların genelleştirilebilirliği sınırlıdır. Bu tür diyetlerin uzun vadeli etkileri, hastalık veya insülin tedavisindeki değişiklikler gibi faktörler ve bireysel farklılıklar daha fazla araştırılmalıdır.
Tip 1 diyabetli kişilerin düşük veya çok düşük karbonhidratlı diyetleri uygulamadan önce doktorlarına danışmaları ve kan şekerini ve keton seviyesini yakından takip etmeleri önemlidir. Ayrıca, bu tür diyetlerin tip 1 diyabetin tedavisinde bir alternatif olarak kullanılmasının yararları ve zararları hakkında daha fazla bilimsel kanıt gerekmektedir.