Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), 1964 yılında, devlet adına kaliteli radyo ve televizyon yayıncılığı yapma amacıyla kurulmuş bir kamu kuruluşudur. Ancak son zamanlarda, iktidar yanlısı yayın politikaları ve tarafsızlık ilkesinden sapmaları nedeniyle eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Bu eleştiriler, özellikle seçim dönemlerinde daha da yoğunlaşırken, vatandaşın cebinden çıkan para miktarı ve bu paranın kullanım şekli de büyük bir merak konusu.
Son 15 yılda TRT’ye aktarılan para miktarının 40 milyar lirayı bulduğu ortaya çıktı. Bu devasa rakam, vatandaşlardan toplanan bandrol ücretleri ve bir dönem elektrik faturalarından tahsil edilen TRT payları sayesinde toplandı. TRT'nin gelir kaynakları arasında yer alan bandrol ücretleri, radyo, televizyon, cep telefonu, bilgisayar ve tablet gibi cihazlardan alınan ve TRT’ye aktarılan önemli bir gelir kalemi oluşturuyor. Yüzde 16’dan yüzde 4’e kadar değişen oranlarda alınan bu ücretler, TRT’nin finansmanında kritik bir rol oynuyor.
Eleştirilerin merkezinde, TRT'nin tarafsızlık ilkesinden sapması ve iktidar yanlısı bir yayın politikası izlemesi yer alıyor. Özellikle ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere, çok sayıda siyasi isim ve kamuoyu, TRT'nin seçim dönemlerindeki yayın politikalarını eleştiriyor. Ayrıca, kadrolaşma ve yüksek harcamalar gibi konular da sıkça gündeme geliyor.
TRT'nin gelirleri, vatandaşların günlük yaşamında kullandıkları birçok elektronik cihaz üzerinden toplanan bandrol ücretlerinden ve kaldırılan elektrik faturası kesintilerinden oluşuyor. 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanunu'na göre, bu gelirler TRT’nin kaliteli yayıncılık yapması ve kamu hizmeti vermesi amacıyla kullanılıyor. Ancak, son 15 yıl içinde TRT'ye aktarılan 40.7 milyar liralık bu dev bütçe, kurumun yayın politikaları ve finansal yönetimi konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Detaylı mali tablolara göre, 2008-2022 yılları arasında TRT'nin kasasına akan toplam para, bandrol ücretleri ve enerji bedeli kesintileriyle 40.7 milyar lira olarak kaydedildi. Bu rakamlar, vatandaşların TRT’ye ne kadar büyük bir finansal katkı sağladığını ve bu katkının sorumlu bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusundaki endişeleri artırıyor.
Bu durum, kamu yayıncılığının geleceği, finansmanın şeffaflığı ve yayıncılık ilkelerine bağlılık konusunda geniş çaplı bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. TRT'nin, toplumun geniş kesimlerinden toplanan bu kaynakları kullanırken, tarafsızlık ilkesine ve yüksek kaliteli yayıncılık standartlarına nasıl uyum sağlayacağı, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin medya ve demokrasi gündeminde önemli bir yer tutacak gibi görünüyor.