TUNCELİ ŞEHİTLERİMİZE DAİR...

MUHTEŞEM TIRAŞ

Dünden beri Tunceli'de donarak şehit düşen iki evladımız için ciğerimiz yanıyor. Birçok vatandaşımız da böylesi bir şehadete haklı olarak tepki gösteriyor, zihinlerinde beliren şüpheleri serdediyor, eyvallah.

Şu sualler doğrudur:
- Eksi bir derecede insan donar mı?
- Askerlerimizin kıyafeti ve teçhizatı yeterli midir?

- Haberleşme nasıl sağlanamadı, sağlandıysa nasıl kurtarılamadılar?"
Bunlara benzer daha birçok sual sorulabilir.

 

Düşündüğümde iki Mehmetçiğin bu şekilde şehit olmaları benim de yüreğimi burkuyor, zihnimi kurcalıyor elbet.
Ancak elimizde ihmal olup olmadığına, kasıt olup olmadığına dair hiçbir bilgi yokken; Hâlisane niyetle de olsa, maksadı aşan tepkiler vermek devletimize ve ordumuza karşı haksız infiale yol açar. Dahası şehit yakınlarının acılarını daha da arttırır.
Sosyal medyada da birkaç kere tekrar ettim:
Bakın, bu çocuklar koğuşta kömür bittiği için donmadılar. Teçhizat noksanlığı derseniz, bütün orduya aynı teçhizat veriliyor. Ordumuzun donanımı en üst seviyededir.

İhmal var mıdır?
Belki var belki yok, mutlaka soruşturulacaktır. Her ne ise ortaya çıkacaktır.

O arazideki o anki şartları ve yaşananları bilmiyoruz. Ama peşinen "ihmal varmış, kasıt varmış" zannıyla tepki vermek hiç doğru olmadığı gibi terörün ve her şehit haberini siyasi ranta tahvil etmeye çalışan terör yardakçısı muhalefetin ekmeğine yağ sürer.
 

Unutmayalım; bizlerin ciğeri yanarken, üzülüyormuş gibi yapıp bıyık altından sinsi sırıtışlarla sevinen ve toplumu kışkırtmaya çalışan provokatörler kol geziyor her yerde.
Bilir misiniz, basına hiç hemen hiç yansımaz; özellikle Büyükşehirlerdeki şehit cenazelerinde topluluğun arasına karışıp "Siyasetçiler sıcak yataklarında uyurken bu çocuklar şehit oluyor, kendi çocuklarını niye göndermiyorlar, yazık değil mi bu ailelere, yeter artık bu kadar şehit..." şeklindeki sözlerle halkın zihnine "ince mesajlar" zerkederek kışkırtmaya çalışan nice puştlar tespit edilmiştir. Aynı provokatörler, bu iğrençliği klavye arkasından daha da kolay yapıyorlar ve halkı daha kolay tuzağa çekebiliyorlar.
İşte bu yüzden zihinlerimizdeki çelişki ve haklı şüpheleri dile getirirken dikkatli olalım.
Aynı zamanda şehit yakınlarını da düşünelim. Şehit aileleri evlatlarını kaybetmenin verdiği büyük acıyı evlatlarının Şehadet Şerefine ulaştığı gerçeğiyle bir nebze olsun kaldırabilirler. Bu travmayı Sur'da şehit düşen yeğenimin acısını yaşarken bizzat ailecek yaşadık. Analiz yaparken, yorum yaparken ne olur sorumsuzca cümleler sarf etmeyelim. Aklıselim olalım, hassas olalım.

Şehitlerimiz Ferruh Dikmen ve Asım Türkel. Mekânları cennet. Başımız sağ olsun. Allah ailelerine sabır versin, Allah kimseye evlat acısı tattırmasın. Allah bütün ordumuzu ve polisimizi muhafaza eylesin.