Yaklaşık iki yıl süren Rusya-Ukrayna savaşı sırasında, global siyasi sahnede yeni bir gerilim dalgası yükseliyor. Bu kez odağımız, Türkiye ve Rusya arasında artan bir gerilim. Çin merkezli medya kuruluşu Tencent'in son raporlarına göre, Ankara ile Moskova arasında tırmanan bu gerilimin sebebi oldukça dikkat çekici.
Gerilimin Kaynağı: Birleşik Krallık Donanması ve Boğazlar
Ankara'nın geçtiğimiz haftalarda, Birleşik Krallık donanmasına ait Sandown sınıfı mayın tespit ve imha gemilerinin Boğazlardan geçişine izin vermesi, uluslararası arenada yeni bir tartışma başlattı. Türkiye'nin bu hamlesinin, özellikle Rusya tarafından tepkiyle karşılandığı belirtiliyor. Çin medyası, bu durumu "Türkiye ve Rusya arasındaki karmaşık ilişkilerde önemli bir dönemeç" olarak nitelendiriyor.
Montrö Antlaşması ve Sürpriz Adımlar
Türkiye, Montrö Antlaşması kapsamında savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine bazı şartlar altında izin veriyor. Ancak bu son gelişme, beklenmedik bir sürpriz olarak karşımıza çıkıyor. Çin basını, Türkiye'nin bu adımını "Rusya'ya karşı düşüncesiz bir hamle" olarak değerlendirirken, Rusya Devlet Başkanı'nın bu durumdan rahatsız olacağını öne sürüyor.
Rusya'nın Tepkisi ve Diplomatik Manövrarlar
Rus yetkililerin bu konuda alenen bir yanıt vermemeyi tercih ettiği gözlemleniyor. Bu durum, Moskova'nın kasıtlı olarak gerilimi daha da artırmaktan kaçındığı şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, Çin medyası, Rusya'nın Türkiye'ye yönelik "sırtından bıçaklama" ifadesini kullanarak durumu daha da dramatize ediyor. Bu durum, Putin'in Türk lider Recep Tayyip Erdoğan ile birebir görüşmelerde net bir yanıt talep etmesine yol açabilir.
Uluslararası Toplumun Tepkisi
Uluslararası toplumun bu gelişmeleri yakından takip ettiği bir gerçek. Türkiye'nin Rus savaş gemilerine izin vermesi ve Rusya'nın bu duruma yanıtı, bölgesel ve küresel güç dengeleri üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Bu durum, özellikle NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların da dikkatini çekecek bir mesele.
Sonuç
Türkiye ve Rusya arasındaki bu son gelişmeler, her iki ülkenin de dış politikalarında önemli bir kırılma noktası olabilir. Bu durum, gelecekteki diplomatik ilişkilerin seyrini değiştirebilecek potansiyele sahip. Ancak, her iki tarafın da bu konuda atacağı adımlar, uluslararası arenada dikkatle izlenmeye devam edecek. Bu gelişmelerin, bölgesel ve küresel güvenlik politikalarına etkileri ise zamanla daha net bir şekilde ortaya çıkacak.