Türkiye'nin ekonomik manzarası, milyonlarca emekli vatandaşın geçim sıkıntısını derinden hissettiği bir döneme işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emeklilik maaşlarıyla ilgili yaptığı son açıklamalar, ülkede bütçe dağılımı ve önceliklerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair ciddi bir tartışma başlattı. Peki, Türkiye'nin bütçesi gerçekten emeklilere yeterli kaynağı sağlamakta yetersiz mi, yoksa mesele daha çok önceliklerin belirlenmesi ile mi ilgili?
Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde dile getirdiği, bütçede emeklilere ayrılabilecek yeterli kaynağın olmadığına dair ifadeleri, hükümetin üzerindeki ekonomik baskının altını çiziyor. Emekli aylıklarında yapılan son artış, enflasyonun çok altında kalarak, yaşanan pahalılık karşısında emeklilerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldiğini gözler önüne serdi. Emekli maaşlarının düşüklüğünü kabul eden Erdoğan, buna rağmen bütçede gerekli kaynağın bulunmadığını savunuyor.
Bu açıklamalar, Türkiye'nin ekonomik politikaları ve bütçe yönetimi üzerine geniş çaplı bir değerlendirme yapılmasını zorunlu kılıyor. Kocaeli Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aziz Çelik gibi ekonomi uzmanları, bütçeden emeklilere ayrılan kaynağın son yıllarda azaltıldığını ve bu durumun emeklilik maaşları üzerindeki baskıyı artırdığını vurguluyor. Çelik, geçmiş yıllarda bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) aktarılan oranın korunması halinde, kaynak yetersizliğinin söz konusu olmayacağını belirtiyor.
Sosyal medya platformu X'te paylaşılan verilere göre, bütçeden emeklilik ve sosyal güvenliğe ayrılan payın, önceki yıllara kıyasla 2024'te rekor düzeyde azaldığı görülüyor. Uzun yıllar boyunca bütçenin %15-19 aralığında seyreden sosyal güvenlik payı, 2024 yılı hedeflemelerinde %10,2'ye kadar gerilemiş durumda. Bu durum, bütçe dağılımındaki önceliklerin ve kaynakların yönetimi konusunda ciddi soru işaretleri uyandırıyor.
Emekli maaşlarının yetersizliği, Türk-İş tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk sınırlarıyla daha da netleşiyor. Ocak ayında açlık sınırının 16 bin 257 TL, yoksulluk sınırının ise 52 bin 955 TL'ye yükseldiği Türkiye'de, milyonlarca emekli aylık gelirleriyle bu sınırların çok altında bir yaşam mücadelesi veriyor.
Bu bağlamda, emekli maaşlarının düşüklüğü ve bütçeden ayrılan kaynağın azalması, Türkiye'nin ekonomik politikalarının ve önceliklerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Prof. Dr. Aziz Çelik'in önerdiği gibi, SGK'ya ayrılan kaynağın geçmiş yıllardaki seviyelere çıkarılması, emekli aylıklarında önemli bir iyileştirme sağlayabilir. Bu, sadece ekonomik bir mesele olmanın ötesinde, milyonlarca emeklinin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen sosyal bir sorumluluk meselesidir.
Sonuç olarak, Türkiye'de emeklilik maaşları ve bütçe yönetimi üzerine yapılan tartışmalar, ekonomik politikaların ve bütçe dağılımının sürdürülebilir bir gelecek için yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Emeklilere yeterli kaynak ayrılmasının, ekonomik bir zorunluluk olduğu kadar, sosyal adaletin de bir gereği olduğu unutulmamalıdır.