'TWİTLERİ İKİYE KATLA' TALİMATINI KİM VERDİ, ŞİMŞİRGİL Mİ MARAŞLI MI?

ZİHNİ ÇAKIR

İki günden bu yana sosyal medya üzerinden maruz kaldığım saldırılara bakınca, 10 yıl önce karşı karşıya kaldığım saldırılar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden…

Ergenekon ve Balyoz sürecinin, FETÖ’nün “rövanşist” hamleleriyle sulandığı bir dönem… Dershanelerle ilgili tartışmalar daha tam olarak alevlenmemiş. Tam o dönem, imkan bulduğum mecralarda, “cemaat” denilen yapının önü kesilmezse, bunlarla mücadelenin, (Ergenekon ve Balyoz sürecine destek vermemizin sebebi olan) askeri vesayet ve TSK’daki cunta damarıyla mücadeleden daha meşakkatli geçeceğine dair açıklamalarda bulunuyor paylaşımlar yapıyordum. “AK Parti tabanı” olarak bilinen binlerce kişi bu paylaşım ve sözlerim nedeniyle beni “AK Parti ile ‘cemaat’ arasında fitne çıkarmakla” suçluyor, önemli kısmı da “alnı secdeli ehl-i sünnet bir cemaati hedef alarak Ulusalcıların tetikçiliğini yaptığımı” öne sürüyordu. Bunlar içinde siyasi ikbal basamaklarını beşer onar tırmananlar da var sosyal medya ‘fenomen’liğinde hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde çıta yükseltenler de! Dahası bugünlerde beni FETÖ’cülükle suçlayanlar bile…

Bu hatırlatmadan sonra bugüne dönelim yeniden.

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun, bir televizyon kanalında sunucu ve program konuklarıyla yaşadığı diyalogdaki sözlerine eleştirince tıpkı Kamu Diplomasisi Sözcüsü konumunda olan İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın'ı da hedef alan organize bir saldırının hedefi oldum.

Bakın önce AKİT TV’de Sabri Balaban’ın moderatörlüğünde yayınlanan programdaki ilgili bölümün diyaloglarını aynen şuraya bırakayım:

  • Ebubekir Sofuoğlu: Ben üniversitede 27 senedir çalışıyorum. Son 12 senedir derslerin bu denli boş olduğunu görmedim. Efendim üniversite şehirleri geliştiriyormuş da falan da filan da. Yalan. Böyle bir şey yok. Üniversitenin şehirleri geliştirdiğinin göstergesi ne olur? Laboratuvarlar artar, kütüphaneler artar, araştırma merkezleri efendim araştırma enstitüleri artar. Gidin bakın üniversitelere. Bütün Türkiye’de üniversitelerin yerleştiği yerler Nişantaşı’na döndü. Biz kanalizasyonu bile ıslah edilmemiş bir yerden yürür giderdik kampüse gitmek için. Serdivan Sakarya’ya gelsin, görsünler.
  • Sabri Balaman: Z kuşağına biraz değinelim mi?
  • Hüsamettin Aslan: Üniversitelerin o yapıların gelişmesinde filan….
  • Sofuoğlu: Yapılar ama Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı neredeyse fuhuş evleri.
  • Aslan: Yok hocam, yapmayın!
  • Sofuoğlu: Ben. Tabii canım. Gördüğüm var hocam.
  • Aslan: Hocam genelleme en azından yapmayın.
  • Sofuoğlu: İstisna değil, istisna değil. Ve ben derse devamları söylüyorum. Bakın derse devam yüzde 30, yüzde 40. Şimdi internet üzerinden ders veriyoruz. Dersi anlattığım sırada dinleyenleri de görebiliyorum, daha sonra imkânı olup katılamayanlar olabilir.
  • Balaman: Biraz ağır oldu hocam, yani...
  • Sofuoğlu: Bakın dolduruyorum. Bakın ne diyorum. E ne yapayım ben şimdi? Yok ya her şey çok güzel mi diyeyim? Gördüklerim var.
  • Aslan: Hocam güzel demeyin…
  • Sofuoğlu: Apartlar. Gelin gezdireyim o zaman. Apartları anlattırayım. Oradaki komşuları gezdireceğim. Komşular size söyleyecek, emlakçılar size söyleyecek.
  • Balaman: Peki.
  • Sofuoğlu: Emlakçılar. Bakın bir şey daha söyleyeceğim. Bakın. Ben 27 senedir üniversitede ders veriyorum ve derse kesinlikle devam alırım. Yüzde 6070 doluluk olurdu.
  • Balaman: Pandemi öncesi mi sonrası mı?
  • Sofuoğlu: Öncesinde. Şimdi pandemiyi de söylüyorum. Ben 50 kişilik sınıflarda 2025 kişiyle ders yapıyorum. Ya ben bunun öncesini de biliyorum. Gelin ben size o Sakarya’nın Nişantaşı, Serdivan’ı göstereyim. Gelin kendi gözlerinizle görün. Bunu görmezsek gelecek neslin…

Bu diyalog birebir çözümlü diyalog. Öğrenci evleri, apartlar ve yurtları kastederek “fuhuş yuvası” diyen Sofuoğlu, “-Hocam genelleme en azından yapmayın...” uyarısında bulunan program konuğuna, “İstisna değil, istisna değil...” diyerek milyonlarca öğrenciyi hedef alan akıl dışı suçlamasında ısrar ediyor. 

Bakın beyler, kızınız yoksa bir yakınınız vardır üniversite öğrencisi olan ya da üniversitede okumuş. Hiçbiri olmasa bile insan olmanın, imanlı ve ahlaklı bir insan olmanın gereğidir “-İstisna değil, istisna değil…” diyerek yaptığı genellemede ısrar eden birine tepki göstermek.

Vay sen misin tepki gösteren…

Tıpkı 10 yıl önce FETÖ konusunda uyarılarda bulunurken olduğu gibi mezhepsiz&mealist tayfanın tetikçisi”olmakla bile suçlandım.

Burada özellikle Fahrettin Altun ve İbrahim Kalın’a yönelik saldırı ve linç kampanyasıyla ilgili üzerinde durulması gereken ise Dershane tartışmalarını hatırlatırcasına bir anda nasıl organize olunduğu…

Açık söylemek gerekirse; “twitleri ikiye katla” talimatı var mı yok mu bilmiyorum ama ancak öyle bir talimatla bu denli organize olunabilinirdi sosyal medyada.

Önce her dönemin şovmeni ve provokatörü Ahmet Şimşirgil’in akabinde de Sema Maraşlı’nın “twitleri ikiye katla”talimatını andıran bir rol üslendiğini görmek zor değil tabii ki.

Bu iki ismin de kışkırtmasıyla binlerce sosyal medya hesabının adeta uykudan uyandırılmışçasına "Hoca"larının akıldışı bir genelleme ile öğrenci evleri ve yurtlarını fuhuş yuvasına benzetecek kadar "maksadını aşan" sözlerini eleştirmek yerine biri Kamu Diplomasisi Sözcüsü konumunda olan İletişim Başkanı diğeri de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olan iki isme saldırması katiyyen spontane gelişen bir durum olamaz.

Aynı şekilde; FETÖ'nün milleti Allah'la aldattığı dönemde gıkı çıkmayan hatta kahir ekseriyeti FETÖ’cülerle iş tutan Hoca kılıklı ne kadar ilimsiz şovmen varsa hepsinin bir şekilde “uyutulan hücrelerden uyanması ve sayın Erdoğan’ın yakın çevresine saldırmaya başlaması, o çevredeki bilhassa FETÖ ve muhalefet kanadının kimyasını bozan isimleri hedef göstermesi asla tesadüf değil.

FETÖ’den sonra boşlukta kalan önemli bir kitlenin, CIA’nın FETÖ’den “back-up”ladığı grup ve isimlerin etrafında kümelendiğini, oluşturulan o gettolarda zaman ayarlı bomba haline getirildiğini göz önünde bulundurursak, son dönem belli isimler tarafından oluşturulan gündem ve bu gündem içindeki tartışmaların sayın Erdoğan ve çevresine yönelmesini anlamakta zorluk yaşamayız.

N’olur artık uyanalım, FETÖ konusundaki umursamazlığı ve duyarsızlığı bir kez daha sergileyecek olursak o gafletin getireceği tehdidi bu ülkeye bir kez daha yaşatmayalım n’olur…