Şimdi ölü ya, herkes arkasından sallar. Mesela “seçilmemiştir” derler...
İyi de kardeşim, kendisinin seçim şansı olmadı ki! Bir sabah kalktıp da bütün ülkeyi işgal altında bulduğunuz da ne yaparsınız! Ahaliyi toplayıp “haydi sandığa gidelim” diye demokratik teamülleri mi işletmeğe çalışırsınız!
Yüz yıllar süren sonuçsuz savaşlardan harap bitap olmuş bir milleti, Kurtuluş Savaşına ikna etmek için “Kurtulalım mı yoksa Manda Himayeyi mi tercih edelim” diye referanduma mı gidersiniz(?) (Ki manda ve himaye taraftarları bile vardı)
Kurtuluş Savaşını kazanmışsınız ama ortada ülke namına bir şey kalmamışken, –ki bunu açacak olursak tarım yok, hayvancılık bitmiş, zaten cılız bir kaç atölye dahil bütün ekonomik gücü yerle yeksan olmuşken– siz “valla onu bunu bilmem, sandığın iradesine saygı göstermeliyiz” diyerek sokak başlarına sandık mı koyarsınız?
Biz bu gün bile hala randevulu sistem de 6 ay sonrasına gün alabiliyoruz diye sevinirken, ne doktoru ne hastenesi olmayan, halkı hastalıktan kırılan Atatürk’ün; “Sağlıkta dönüşüm başlatacağız mutlaka oylarınızı bize verin” demesini mi beklersiniz yoksa yurt dışında ki tıp fakültelerine öğrenci göndermesini mi?
Ülkeyi trenle karış karış gezerken ve 10 yılda demir ağlarla örerken memleketi, halkına hizmet için Almanya’dan mimar, Fransa’dan doktor bulurken, hele de bunları üç kuruş para ile kimsenin hakkını yemeden yedirmeden, öyle ihale falan dağıtmadan yapan birinin seçimler için hazırlanmasını beklemek gülünçtür. (Ki denemedi değil ama her biri hüsranla sonuçlandı)
Bırakalım da mezarında rahat uyusun diye böyle günlerde köşemden köpürerek millete ara gazı mahiyetinde yazılar döşenmek istemiyorum ama arsızı, ahlaksızı bir olmuş durup durup saldırmıyor mu susamıyorum işte... Kimi din–iman maskesi altında kimi bölücü kimliğiyle işkembe-i kübradan sallıyor.
Azıcık da mantık lazım bu zevata... Bugün bile seçime hile karıştı mı karışmadı mı diye feveran edenler yok mu da, Başkentin bile güvenliği şüpheli haldeki genç cumhuriyetin seçim sandıklarını korumasını bekliyorsunuz?
Doğu ve Güneydoğuda halk bugün bile olağanüstü güvenlik önlemlerine rağmen gönül rahatlığıyla sandığa gidip oy verebiliyor mu ki, o dönem canı sıkılan aşiretin isyan ettiği ülke de seçim güvenliği nasıl sağlanacaktı?
Bırakın ana dilde propagandayı, millet hangi dilde konuştuğundan bir haber iken, okuma yazma nüfusun çok küçük bir azınlığında mevcutken, seçim afişi ve siyasi parti beyannamesi mi okutacaksınız ahaliye! Boşverin o dönemi, yarın sabah her partiden 10 tane il başkanı seçelim 5 tanesi partisinin seçim beyannamesini bilsin ben daha birşey demem.
Ulan anakronik manyaklar, her devir kendi zaman dilimi içinde değerlendirilir, şimdi bile devletin hazinesi tam takır diye elde ne varsa özelleştirilirken o dönem hangi parayla seçime gideceksiniz!
Kısacası;
Cenetten arsa, her türlü fesatlığa fetva, ihale, atama ve tayin hizmetleri vermediği halde en fazla ziyaret edilen liderdir Atatürk.
Sonuç;
Siz istediğiniz kadar kudurun... Size inat;
İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇACAK
ALTIN GÜNEŞ ORDA SIRMALAR SAÇACAK
SİZ VE İŞBİRLİĞİNİZDE OLDUĞUNUZ DÜŞMANLAR YEL GİBİ KAÇACAK....
ÇOK YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA