Üniforma Histerisi

İNANÇ YILAN

'Bir gün herkes on beş dakikalığına ünlü olacak'

Her ne kadar kulaktan dolma ve piyasa hazırken yazılmış olsa da, Hande Fırat’ın 15 temmuz kalkışmasını anlattığı kitabını gördüğümde, yıllardır beklediği fırsat eline geçmiş bir gazetecinin bu süreci değerlendirmesini çok normal karşıladım. Ki o gece Cumhurbaşkanını ekrana taşıması neresinden bakarsanız bakın, büyük başarıydı. Sonra Hürriyet Ankara temsilcisi oldu. Olur olmaz da meşhur Hürriyet Ankara haberi patlattı; “Karargah Rahatsız”...

 

 

Doksan model, doğan görünümlü şahin haberinin içeriği çok tartışıldı. Öncesinde de benzeri haberleri, yani isimsiz cisimsiz hallerini Odatv ve Yeniçağ’da görüyorduk. Mesela; Medyum affedersiniz gazeteci Ahmet Takan geçtiğimiz aylarda, “en geç Ocak ayında subaylar istifa edecek” haberleriyle tarih dahi veriyordu. Odatv ise Müyesser Yıldız’ın kaynaklarını daha yüksek yerlere dayandırıp benzeri kulis/ karargah dedikodularını, sözde rahatsızlıkları anlata anlata bitiremediğine şahitliğimiz mevcuttur. Son dönemde bu kervana R.O. Kütehyalı, Nagehan Alçı gibi zevatlarda karşı taraftan söze girerek katıldılar. E-ee onlar topa girerde Cem Küçük ve Twitter fenomeni Ömer Turan durur mu! Onlarda başladı bu sefer Kemalist/Ulusalcı subaylar darbe yapacak diye vesveseye!

 

 

Oysa ki her biri cümleye şöyle giriyor; Orduyu rahat bırakın...

Bence de, yukarda saydığım isimlerin kendilerine yeni mecralar bulmasında fayda vardır. Orduyu, siyasetin alternatifi ya da tehditi gibi göstermenin artık ne ülkeye ne de kurumun kendisine bir faydası olur. Zaten Yeniçeri Ocağının son dönemlerine benzer haliyle tarikat–siyaset tartışmalarının tam ortasında kalan TSK’nin bir süre bizim alakamızdan uzak kalmasında fazlasıyla fayda vardır. Zaten 27 Mayıs 1960’da ki ilericiydi, 80’de ki faşistti, 2015’de ki gericiydi falan derken darebeleri sınıflandırmamız bile yeterince acınası bir güldürüdür.

Ayrıca TSK içerisinde ki habis ur sorununa dair pek çok kitap yazıldı... Kimi “İmamın Ordusu” dedi, kimisi “İmamların Öcü”... Birincisi bu kitapları yazanlara ve yazmağa heveslenenlere önemli duyurum şudur; İmam tabiri inanları için özeldir. Medyatik ve hatta daha kötüsü bir terörist örgütlenmeyi tarif etmek için kullanılmamalı. İş bu sebepten ötürü içinizde ki Ateist’e ara sıra saygılı olmayı öğretin. İkincisi bilmiyorsanız öğrenin Fetullah Gülen denen şarlatan, imamlık sınavından iki kez çakmıştır. Bari “Şarlatanın” mesleğini doğru dürüst yazında, okuyan bir şey öğrensin. (Zar zor Vaiz olmuş birini, bundan bihaber cahiller, imam diye tanıttılar, anlattılar yıllarca)

Bir de son dönemde Sosyal Medya’da yayılan virüs haberlerle halk, referandum sürecinde başta Suriye’liler olmak üzere, farklı olana karşı bir çoğu yalan haberlerle (Tecavüz, taciz vb) kışkırtılıyor. Dikkatli olmak da fayda var. Güncel cümle “plajlarımızda kadınlarımızı dikizliyorlar”.  Ne demekse artık, diğerleri dikizleyebilir ama Suriyeliler dikizleyemez mi, tam anlayamıyorum bunu da! Siyasal körlük bu olsa gerek. Aslında sınır ötesinde yürüttüğümüz askeri operasyona karşı halkın inancını zayıflatmak ana hedef de, onu da geçiyorum bir kalem.

Artık kabul etmeliyiz, gelenler mülteci, askerimiz ise ülkemizin bekaasını tehdit eden DAEŞ ve PKK/PYD örgütlerine karşı tamamen “MEŞRU MÜDAFAA ” hakkımızı kullanmak için orada. Elma ile armudu birbirine karıştırmayın. Suriyeliler burada plajda gezmeseydi de biz bu sınır ötesi operasyonu yapacaktık. Plaj fantazilerinizi lütfen kendinize saklayın.

Askerin sınır içinde veya dışında tehdit altında olması zaten yeterince kötü iken bir de olur olmaz eleştirilerimizi ve askeri dehamızı (!) kendimize saklamamızda çok fayda olduğunu düşünüyorum.

Not : Ocakta olmadı şubatta subaylar istifa edecek haberleriyle meşhur Odatv ve Yeniçağ’ın yazarlarının görüştükleri ya da bilgi aldıkları kişiler ya subay değil ya da yalancılar. Çünkü çok kesin tarih veriyorlardı. Sonra bir ara aslında Medyanın bütün Pravda’larını (Yandaş, muhalif vb) yazmak lazım. Ne menem yalanlara alet oldukları vesaire... Birde üniformayı çıkarır çıkarmaz, karargahta yarım kalan hesaplarını yazıya dökenler var mesela... Askeri magazin öykülerini ne yazarak ne anlatarak bitiremediler.

* And Warhol