Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki Fetullahçı yapılanma ile ilgili tespit ve uyarılarımın 15 Temmuz’un çok öncesine dayandığını beni yakından takip edenler iyi bilir.
17/25 öncesinde, bu yönde -yazabileceğim bir mecra olmadığı için- sosyal medya üzerinden sık sık uyarılarda bulunduğum da arşivlerde mevcuttur. Ama 2015’te, bilhassa Yeni Söz Gazetesi’nde günlük periyodlarla yazmaya başladıktan sonra, EGM’deki FETÖ yapılanmasının zayıf halkalarına dair uyarı mahiyetinde çok yazı kaleme aldım.
Mesela; 17/25 sonrası devlette oluşan FETÖ ile mücadele iradesinin en zayıf halkasının EGM’de olduğunu, örgütle mücadelenin en kritik birimi olan EGM’de FETÖcülerin korunup kollandığını, hatta onları koruyup kollamak adına örgütle alakası olmayan insanların mağdur edildiğini satır satır yazdım.
Düşünün ki; 2016 yılı Şubat ayında 4 bin civarında Fetullahçı Komiser Yardımcısını korumak ve perdelemek için 350 civarında Komiser Yardımcısının iktidara yakın medya tarafından toplumun önüne hain olarak atıldığını net bir şekilde yazmışım. Ve aradan geçen 2 yıla yakın zaman sonra aynen de dediğim gibi 4 bine yakın komiser yardımcısını perdelemek için yem yapılan o 350 kişiden 217'si için açılan soruşturmada, geçtiğimiz aylarda kovuşturmaya yer yok kararı verildi. Üstelik bunların içinde sırf bu gerekçe ile KHK ile ihraç edilen 15 Temmuz gazileri var.
Ne hikmetse; bütün bu uyarı maksatlı yazılarımı ve tespitlerimi üzerine alınan iki kişi oldu ve ikisi de “kendilerine iftira attığım, hakaret ettiğim, suç uydurduğum, FETÖ ile ilişkili gösterdiğim” gibi isnatlarla hakkımda suç duyurusunda bulundu. Hatta şikayet dilekçelerinde, benimle ilgili “FETÖ” ithamı bile yer alıyordu.
Bunlardan biri Mehmet Akdeniz’di.
EGM 1. Hukuk Müşaviriyken 17/25 sonrası Genel Müdür Yardımcısı yapılan, geçtiğimiz aylarda çıkan bir kararname ile de bu görevden “merkez emrine” alınan zat.
Bir diğeri de halen Personelden Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan Mustafa Gülcü.
Bu ikilinin şahsımla ilgili yaptığı suç duyurusu aynı dosyada toplanıp soruşturma açıldı.
Tabi dosyada bir de suç ortağım vardı: Emniyet mensubu Ömer Zeren…
Hani şu FETÖ’nün Orhan Özdemir operasyonunda tutukladığı komiser. Eğer terfisine bariyer olmadılarsa, şimdi Müdürlüğe terfi etmiş olabilir.
Güya Ömer Zeren ile birlikte hareket ederek işlemişim bu suçları(!)…
Halbuki konu o kadar açık ki; bunu Mehmet Akdeniz Genel Müdür Yardımcısı görevindeyken, benimle “gerekirse dışarda kahve içme” teklifini aracılarla ilettiğinde, yazdığım her şeyi makamında yüzüne de söyleyebileceğimi belirterek makamına gidip yüzüne de söyledim.
Hatta yazılarımdaki iddialarım arasında, “1. Hukuk Müşaviriyken FETÖ’cülerin disiplin soruşturmalarıyla EGM den tasfiye ettikleri ya da sicilini kirlettikleri kaç kişi var, bunlarda hiç dahli var mı” falan mealinde ifadelerim yer alıyordu, bunu da yüzüne sordum.
Mehmet Akdeniz, Ömer Zeren ile davalık olmuş, hukuk mahkemesinde görülen davada birtakım belgeler sunulmuş, bu belgelere de gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde ulaşıp haberleştirmişim.
Peki ne vardı bu belgelerde?
Mesela mahkeme tutanaklarına göre Mehmet Akdeniz kendisine geçmişte Fetullah Gülen’in vekaletname verdiği avukatlardan birini vekil tayin etmiş görünüyor, hatta bu kişi ifadesinde on küsur yıldır tatilleri bile Mehmet Akdeniz ile geçirdiği gibi beyanlarda bulunuyordu. Dava içeriğinde, EGM’den Ankara Adliyesine giden ve Emniyette Fetullahçı Yapı gibi hukuk dışı örgütlenmelerin olmadığı gibi notlar da vardı ve bu not Akdeniz’e atfediliyordu. Bütün bunları mahkeme dosyasından almama karşın, Mehmet Akdeniz şikayetinde beni Ömer Zeren ile birlikte hareket etmekle falan suçladı. Yanlış hatırlamıyorsam, Mahkeme de belgeleriyle yaptığım bu habere erişim engeli koydu.
Bu ayrıntılara sonraki yazılarımda daha detaylı gireceğim, konumuz şimdi bu değil.
Mustafa Gülcü’ye gelince…
“Yıllarını Emniyette geçirmiş 17/25 sonrası EGM Personel kendisine bağlanmışken, bunca FETÖ’cü nasıl EGM’de barınabiliyor, 4 bine yakın komiser yardımcısını kurtarmak için 350 civarı garibana FETÖ’cü yaftası nasıl vuruluyor” falan mealinden ifadelerle isim bile vermeden sormuştum, üzerine alınmış olmalı.
Sonraki yazılarımda, yani AVAZTÜRK’ü kurduktan sonra burada yayınlanan yazılarımda, sosyal medya paylaşımlarımda ve haberlerde; hem Mehmet Akdeniz hem de Mustafa Gülcü Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu Üyesiyken, EGM’de herkesin bildiği yüzlerce FETÖ’cünün terfisine neden itiraz etmediler, kararlar nasıl OYBİRLİĞİ ile çıktı diye sormuştum. Zira 2016 yılına kadar bu iki ismin bulunduğu EGM YDK’dan terfi alan yüzlerce isim FETÖ’den tutuklandı, ihraç oldu ve haklılığım bir kez daha ortaya çıktı.
Bu iki isim için hiçbir yazımda FETÖ’cü imasında bulunmamama rağmen, benim bilmediğim hangi gerçeklikler, hangi girift bağlantılar onları “kendilerine FETÖ’cü dediğim, suç uydurduğum” gibi bir kanaate itti bilmem, ama bütün yazılarımda, bu iki ismin EGM’de FETÖ ile mücadelenin zayıf halkaları olduğunu, bunlar EGM yönetiminde kaldığı sürece FETÖ’nün EGM’den tasfiyesinin mümkün olamayacağını yazdım.
İşte bütün bu iddia ve tespitlerim üzerine yaptıkları suç duyurusu sonrasında birleştirilen şikayetler tek soruşturma dosyasına dönüştü ve hakkımda soruşturma açıldı. Yapılan soruşturma neticesinde, 27 Aralık 2017 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI verdi.
Her iki isim de bu karara itiraz ederek dosyayı Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’ne taşıdı. Buraya yapılan itirazın incelemesi sonucu verilen KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI kararının haklılığına hükmedildi.
Anlayacağınız, hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Sulh Ceza Hakimliği, kaleme aldığım yazılar ve haberlerde “kendilerine iftira atmadığıma, hakaret etmediğime, suç uydurmadığıma” hükmetti.
Bakalım EGM yönetimi ve yargı bu karardan sonra bu iki EGM Yöneticisi için re’sen harekete geçecek mi?
Bu arada asla zafer kazanmış bir ruh halinde değilim zira bu iki isim başta olmak üzere bugüne kadar hiçbir olaya ve kişiye “kişisel husumet” çerçevesinde bakmadım, gazetecilik mesleği çerçevesinde sergilediğim eylemlerimi de kişiselleştirmedim.
Bir kez daha haklı çıkmanın gururunu elbette yaşıyorum lakin, bir soruşturma konusu yapılmasına karşın haklı olarak haykırdığım, yerden göğe kadar haklı olarak AVAZ avaz bağırdığım halde hiç kimsenin kılını kıpırdatmaması sonucu mağdur olan binlerce insanı düşünüyor ve kahroluyorum.
Bakınız defaatle dile getirdim bir kez daha söylüyorum; kimseyi FETÖ’cülükle itham etmemekle birlikte, FETÖ ile mücadelenin EGM’deki zayıf halkalarına dokunulmadığı için 2015 yılında, halen FETÖ sanığı olarak yargılanan dönemin milletvekili İdris Şahin’in TBMM’ye sunulan bir son dakika önergesiyle 1200’ünün FETÖ ile hiçbir ilişkisinin olmadığına dair EGM İstihbarat raporu ya da bilgi notuna rağmen 1803 kişinin 2 yıllık eğitimden sonra birkaç dakikalık mülakatlarla hayalleri, umutları ve gelecekleri resmen gasp edildi.
Öyle ki; İdare Mahkemeleri Danıştay hakimleri bile bu kılıfına uydurulmaya çalışılan hak gaspına, arkalarında yazan “Adalet Mülkün Temelidir” desturuna muhalefet edercesine duyarsız kaldı.
Yine 15 Temmuz sonrasında çıkarılan KHK’larda, azımsanmayacak sayıda vatan evladı polis ya da amir müdür, üstelik mesleğe başladıklarından 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün hedefi olmuş, bu örgütle hep savaş halinde görevini yapmaya çalışmış olanlar, ihraç listelerine sokuşturuldu.
26 Nisan 2017 günü, ne idüğü belirsiz bir FETÖ’cünün fişleme listelerine dayanılarak, Emniyette herkesçe bilinen FETÖ’cülerin listeye eklenmesi marifetiyle lekelenmeye çalışılan binlerce vatan evladı, 9103 kişilik açığa alma listesine dahil edildi.
Başa dönelim. 17/25 sonrasındaki uyarılarıma bakalım, yazının sonunda hepsinin linklerini verdim. O günden bu yana Personelden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı kim, beni şikayet eden Mustafa Gülcü…
Peki EGM YDK’dan terfi alan lakin halen tutuklu ya da ihraç olmuş azılı FETÖ’cüler için ne oy kullanmış Gülcü? Kararlar oybirliği ile çıktığına göre OLUMLU oy kullanmış.
Yine bu YDK toplantılarında, mesela FETÖ ile hiç alakası olmayan hatta örgütün hedefindeki isimlerin terfisine engel olarak FETÖ’cülerin yürüttüğü disiplin soruşturmaları hem de 2015-2016’larda bu kurulda dikkate alınırken, Personelden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü, “ne yapıyorsunuz arkadaş, bu soruşturmayı yürüten FETÖCÜ” ya da diyelim dili buna varmadı “PARALELCİ” diyebilmiş, itiraz etmiş mi? O da yok, tam tersi terfinin FETÖCÜLERİN soruşturmasıyla engellenmesi kararına da oy vermiş muhtemelen.
Yazı çok uzadı farkındayım ama; 3 yıldır gırtlağınız yara olurcasına haykırdıklarınızın haklılığı 15 Temmuz’da ve akabinde tek tek ortaya çıkmışsa, yine doğruları haykırdığınız için Adli Soruşturmaya tabi tutulmuşsanız, dikkat çektiğiniz zayıf halkaların merkezinde olduğu binlerce mağdur üreten mekanizma hala tıkır tıkır işliyorsa sizin de söyleyeceğiniz çok söz olurdu eminim.
Hele bir yandan 2 yıllık eğitimden sonra bir FETÖ sanığının önergesiyle getirilen ve hepi topu birkaç dakika süren mülakatlarla hayalleri ve gelecekleri gasp edilen üniformaları sorgusuz sualsiz üzerlerinden sıyrılıp çıkarılan 1803 kişi içerisindeki vatan evlatlarının derdiyle dertlenip acısını en derinden hissediyorsanız siz olsanız kısa kesebilir misiniz?
26 Nisan günü gelen bir telefonla sorgusuz sualsiz üstelik en aşağılık suçlama ile FETÖ’cülükle itham edilip 9103 kişilik listeyle açığa alınmış binlerce vatanseverin çığlığı, feryadı kulaklarınızda çınlar iliklerinize kadar işlerken siz olsanız yazının uzunluğuna kısalığına bakar mısınız?
Öyle ki; “FETÖ’nün eline yetki verseniz ancak bunları Emniyetten tasfiye ederdi” diyebileceğiniz binlerce insan 10 aya yakın zamandır hiçbir soru sorulmadan hiçbir adli soruşturmaya tabi tutulmadan toplumun önüne “FETÖCÜ yaftasıyla” atılmışken bu çığlığa siz olsanız kulak tıkayabilir, bu çığlığı sırf yazı uzun olmasın diye sessiz bırakabilir misiniz?
Ben Hakka yürüyüşünün ikinci sene-i devriyesinde hala acısını taptaze hissettiğim rahmetli babamdan aldığım ahlak ve eğitim, onurlu ve omurgalı duruş öğütleri, "kalemin hakkı yazsın nefesin hakkı söylesin" sözleri hala kulaklarımda çınlarken bunu asla yapamazdım.
Dedim ya; zafer sarhoşluğunda falan değilim. Zira ne Mustafa Gülcü ne de Mehmet Akdeniz ile kişisel bir husumetim yok. Lakin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenmek açısından 2015’te söylediğimi bir kez daha tekrarlıyorum; maalesef Fetullahçı Kumpasın en zayıf halkası Emniyet yönetiminde… Binlerce vatan evladı Emniyetteki Paralel Satranç kurbanı. Başta 26 Nisan açıkları ve 2015 PMYO mezunları olmak üzere listelere sokuşturulan binlerce vatan evladı, Emniyette kendini muhafaza etmeye çalışan ve bu mağdurlar üzerinden uyuyan hücrelerin perdelendiği Kriminalize Savaşın kurbanı…
Emin olun; EGM ile ilgili bildiklerim ve duyduklarımdan sonra 2015’deki “Devlet mi Paralelle mücadele ediyor yoksa Paralel mi devletle” sorusunu bugün de sormakta hiçbir beis görmüyorum.
Bu arada bu yazımda size Akdeniz ve Gülcü’nün suçlama konusu yaptığı ancak hem Cumhuriyet Savcılığı hem de Sulh Ceza Hakimliği tarafından “suç olmadığı” kararı verilen, zamanında dikkate alınsa bugün her şey daha farklı olurdu diyeceğiniz yazılardan bazılarıyla, daha sonra kaleme aldığım bazı yazıların linkini aktarmak istiyorum.
Buyurun eliniz vicdanınızda okuyun:
8 Aralık 2015 “Emniyette Paralel Satranç”
http://www.yenisoz.com.tr/emniyet-te-paralel-satranc-makale-7975
11 Aralık 2015 “Devlet mi Paralelle mücadele ediyor yoksa Paralel mi devletle” başlıklı yazım
http://www.yenisoz.com.tr/devlet-mi-paralelle-mucadele-ediyor-paralel-mi-devletle-makale-8103
22 Aralık 2015 “Emniyette kriminalize savaş” başlıklı yazım
http://www.yenisoz.com.tr/emniyet-te-kriminalize-savas-makale-8560
1 Şubat 2016 “Fetullahçı Kumpasın en zayıf halkası Emniyet yönetiminde” başlıklı yazım
http://www.yenisoz.com.tr/fetullahci-kumpasin-en-zayif-halkasi-emniyet-yonetiminde-makale-9802
23 Şubat 2016 “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
http://www.avazturk.com/haksizlik-karsisinda-susan-dilsiz-seytandir-102yy.htm
22 Haziran 2016 “Emniyet'te SORUŞTURMA ZAMANAŞIMI oyunuyla binlerce FETÖ'cü mü kurtarıldı?”
31 Ocak 2017 “Emniyetin 'kozmik birimleri'ndeki kafa karıştıran ihraçlara dikkat!”
http://www.avazturk.com/emniyetin-kozmik-birimlerindeki-kafa-karistiran-ihraclara-dikkat-754yy.htm
13 Ağustos 2017 “Emniyette ‘kumpasla tasfiye mekanizması’nın kararttığı bir hayat daha!”