Türkiye’de vergi reformu konusu son günlerde gündemin en önemli maddelerinden biri haline geldi. Çalışanların eline geçen ücretin aylar geçtikçe azalması, dolaylı vergilerin yüksekliği ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, toplumun bütün kesimlerinin vergi reformu talep etmesine neden oldu.
İşçi, memur ve işveren kesimleri doğrudan vergilerin düşürülmesini istiyor
Türkiye’de gelir vergisi bütçedeki en büyük doğrudan gelir kalemi olarak öne çıkıyor. Gelir vergisi oranları ise yüzde 15 ile başlayarak yüzde 40’a kadar çıkabiliyor. Bu da çalışanların ücretlerinin cebine girmeden büyük bir kısmının devlete gittiği anlamına geliyor.
İşçi konfederasyonları, memur konfederasyonları ve işveren örgütleri, gelir vergisi oranlarının ve dilimlerinin düşürülmesini istiyorlar. Özellikle ücretli çalışanların büyük bölümünün yüzde 27’lik vergi dilimine girdiğini ve ortalama 2000 liraya yakın kayıpları olduğunu belirtiyorlar.
Ayrıca dolaylı vergiler dedikleri KDV ve ÖTV gibi sermayenin değil tüketimin vergilendirildiği vergilerin de yüksek olması, en zenginin de en yoksulun da aynı oranda vergi ödediği bir adaletsizlik yarattığını savunuyorlar.
Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklaması tepki çekti
Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ise geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, toplumun bütün kesimlerinde bir vergi reformu beklentisi olduğunu kabul etti. Ancak Yılmaz, bu beklentinin doğrudan vergilerin arttırılması yönünde olduğunu iddia etti.
Yılmaz’ın sözleri şöyleydi: “İşçi de işveren de diyor ki daha fazla vergi alınmalı. Burada özellikle doğrudan vergilerin payının artırılması dönük bir beklentinin olduğunu da ifade etmeliyim.”
Bu sözler, hem işçi hem de işveren kesimlerinden büyük tepki gördü. DİSK başkanı Arzu Çerkezoğlu, daha bir hafta önce Cevdet Yılmaz ile görüştüklerini ve gelir vergisi oranının yüzde 10’a düşürülmesini talep ettiklerini söyledi.
Çerkezoğlu, “Başka bir ülke yok ki çalışanların eline geçen ücret aylar geçtikçe artmak yerine azalsın. Sosyal adaleti sağlayan, diğer taraftan kamunun gelirlerini istikrarlı bir şekilde devam ettiren bir vergi reformuna ihtiyaç olduğunu bütün toplum kesimleri ifade ediyorlar.” dedi.
İşveren örgütleri de Yılmaz’ın açıklamasını yalanladı. TÜSİAD başkanı Mehmet Şimşek, “Biz siz olarak altına imzamızı atmaya devam edeceğiz. Gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini istiyoruz. KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin de düşürülmesini talep ediyoruz.” diye konuştu.
Vergi reformu nasıl olmalı?
Vergi reformu, hem toplumun hem de devletin menfaatine olacak şekilde yapılmalıdır. Vergi sisteminin sadeleştirilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi, kayıt dışılığın önlenmesi ve vergi adaletinin sağlanması hedeflenmelidir.
Vergi reformunun temel ilkelerinden biri, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Bu ilke, hem doğrudan hem de dolaylı vergilerde uygulanmalıdır. Doğrudan vergilerde gelir vergisi oranları ve dilimleri makul seviyelere çekilmeli, dolaylı vergilerde ise tüketim yerine sermaye ve faiz gelirleri vergilendirilmelidir.
Vergi reformu, sadece oranları ve dilimleri değiştirmekle kalmamalı, aynı zamanda vergi bilincini ve kültürünü de geliştirmelidir. Verginin toplumsal bir yükümlülük olduğu, karşılığında da kamu hizmetlerinin sunulduğu anlatılmalıdır. Vergi mükelleflerinin hakları ve sorumlulukları bilinmeli, vergi denetimi ve yaptırımları etkinleştirilmelidir.
Vergi reformu, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sağlayacak bir reform olmalıdır. Bu reformun gerçekleşmesi için siyasi irade, uzmanlık ve toplumsal mutabakat gerekmektedir. Umarız ki Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın sözleri, bu reformun önünü tıkayan bir engel olmaz.