Yalancı Baharı beklerken...

İNANÇ YILAN

Kronolojik olarak sıralayalım;

Tunus’ta Pazar yerinde Muammed Buazizi kendini yakarak, Arap Baharına/Hüsranına gidecek ilk çığlığı attı. ABD ve Avrupa’nın kankası Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali yurt dışına kaçtı. Muhafazakar eğilimli En Nahda ilk seçimlerin galibi oldu. Vay sen misin kazanan, şeriat getirecekler diye kıyamet koptu. Özellikle sol-muhalif liderlere karşı girişilen suikastlarla ülke hala kendini toparlayamadı. Ama diktetörleri artık yok.

Mısır’ da diktatör Hüsnü Mübarek devrildi. Hemen sonrasında düzenlenen seçimleri Muhammed Mursi kazandı. Sen nasıl seçimi kazanırda Şeriat getirirsin diye galeyana gelen ordu darbe yaptı. Bahar havasının en kısa sürdüğü ülke oldu. Şimdi yeni diktatörleri Abdülfettah el-Sisi iktidarda. Eski diktatör Mübarek gibi ABD ve Avrupa ile arasından su sızmıyor. Mısır’da ki askeri darbeye karşı çıkan tek lider Erdoğan ve haliyle yapayalnız.

Suriye’de sistem farklı, orada babadan oğula geçiyordu diktatörya. Halk ayaklandı. Kaç parçaya bölündüğüne dair tahminler var. Kan gövdeyi götürüyor demek Libya’ya haksızlık olur, burada artık dökecek kan kalmadı. Beşar Esad kendi ülkesini bombalayarak iktidarda kaldığı için haklı, ondan kaçanları misafir eden Erdoğan suçlu oldu. Hatta basınımızın bir bölümü Rejim Ordusu (Esad’a bağlı asklerler) Halep’e ya da ondan geriye ne kaldıysa artık işte oraya girdiklerinde sevinç çığlıkları attı. Suçlu ise tanıdık; Erdoğan... Malumunuz enkaz altından çıkarılan çocuklara üzüldüğü ve sınırımızı delik deşik etmeye çalışan teröristlerle mücadele ettiği için...

Libya’da diktatör Kaddafi linç edilerek devrildi, devrik diktatörün zamanında bir bile yokken şimdi tam iki parlomento var. Haliyle de iki hükümet. Ülkede kan gövdeyi götürüyor. Neyse ki Diktatörleri artık yok. Libya’ya karşı Batı müdahalesine karşı çıkanda Erdoğan’dı. Orada da mutlaka ona atılacak bir suç bulunacaktır.

Sosyo – Kültürel değerlendirme yapmayacağım. Çünkü Arap Baharı’nı TRT Haber’de ki Domino Etkisi Belgeselimde ayrıntılamıştım zamanında.

Ha-a biz bu arada Askere, Mit’e, Hükümet’e komplo dahil bilumum icraatın içinden çıktık, gezi de çevreciler yakıp yıkarken, Kobani de ise HDP’li barış güvercinlerince neredeyse tamamen Suriye provası denendi. Yetmedi askeri darbeye kalkışıldı. Hepsini toplasanız halktan gerekli çoğunluğu alamamış ne Arap Baharına ne de Avrupa Aydınlanmasına benzemeyen, olsa olsa Demokratik Kazanımları yok etmeğe meraklı Vandalların eğlencesi denilebilecek bir yıkım projelerine tanıklık ettik ve fakat Erdoğan muhalefeti öylesine gözlerini kör etmiş ki ülke yanıp yıkılsa kimsenin umrunda değil. Malumunuz iş bir ara öyle bir noktaya vardı ki; Cumhuriyetten Emre Kongar, Odatv’den Halit Kakınç ve A Haberden Sevilay Yükselir HDP’ye oy verin Erdoğan gitsin propagandası bile yaptılar. Altını çiziyorum herkes, her partiye oy isteyebilir ama “O” gitsin bu kalsın diye Vandalların siyasi uzantıları adına oy dilenmek bizim gibi egzantrik-fantastik ülkeler için bile biraz fazla bir travma...

Son Tahlilde; Arap Baharından yenilenen diktatörler furyasına karşı çıkan, en fazla mülteciye sahip çıkan Erdoğan’dan hala diktatör çıkaramadılar. Ama sabırla çalışmağa devam ediyorlar. En son bir askeri darbe oldu, halk arkasında durduğu için indiremediler. Sisi ve Easd arasında tercih yapacaklardı nasip olmadı. Ama onlar için fırsatları değerlendirecekleri Bahar dönemleri her daim var.

Yürüyün be koçum, kim tutar sizi!