Stephen Hawking Tanrı’ya inanıyor muydu?
Bilimsel çalışmalarının yanı sıra bilimi herkesin anlayacağı bir dille de anlatması Stephen Hawking'i dünya çapında tanınır bir isim haline getirdi.
Albert Einstein'dan sonra dünyanın en önemli fizikçisi olarak görülen Stephen Hawking, Oxford'ta fizik, Cambridge'de evrenbilimi eğitimi aldı. Kuantum fiziği ve kara delikler ile ilgili araştırmalar yapan Hawking, 21 yaşında sinir sistemini felç eden ALS hastalığında yakalandı. 75 yaşındaki Hawking, hayatını tekerlekli sandalyeye bağlı olarak geçiriyor ve kendisi için hazırlanan özel bir bilgisayar ile iletişim kurabiliyordu. Cambridge Üniversitesi'ne 1962'de giren Stephen Hawking, "Genişleyen Evrenlerin Özellikleri" başlıklı doktora tezini 1966'da 24 yaşındayken yazmıştı. Ekim 2017'de internet ortamında kamuya açılan Hawking'in doktora tezi milyonlarca kişiye ulaştı.
İnsanlığın ve Dünya'nın geleceğini nasıl görüyordu?
Stephen Hawking, dünya nüfusunun hızla artışı ve bununla birlikte kaynakların azalmasının başlıca tehlike olduğunu, bu faktörlerin insan türünü yok olmanın eşiğine getirdiğini savunuyordu. "Eğer insanlık galaksi içindeki tek akıllı yaşam formuysa hayatta kalmayı güvence altına almalıyız" diyen Hawking, “Uzun vadede insan türünün geleceği uzaydadır” görüşünü ortaya attı. Hawking nükleer savaş, genetik olarak tasarlanmış virüsler, küresel ısınma gibi tehlikelerin yeteri kadar ciddiye alınmamasından yakınıyordu.
Din ve Tanrı hakkındaki görüşü neydi
"Tanrı var olabilir ama bilim, evreni bir yaratıcının varlığına ihtiyaç duymadan açıklayabiliyor" görüşü Hawking'in bu konudaki en bilinen sözüydü. Evrenin bilimin kanunları tarafından yönetildiğine inanan Hawking, "Otoriteyle yönetilen din ile gözlem ve akıl ile yönetilen bilim arasında esaslı bir ayırım vardır. Bilim kazanacaktır, çünkü işe yarıyor" demişti. "İstediğimize inanmakta özgürüz" diyen Hawking, muhtemelen ölümden sonra bir yaşamın olmadığını, elimizdeki tek yaşamın bu olduğunu ve bunun için minnettar olduğunu anlatmıştı.
Yapay zeka hakkında ne düşüyordu?
Ünlü fizikçi, yapay zeka çalışmalarının önemini anlatmakla beraber yapay zekanın gelişimine temkinli yaklaştı. Yapay zekanın insan zekasını geçebilecek bir düzeye gelmesinden endişe ettiğini belirten Hawking, bunun insanlığın sonunu getirebileceğini söylemişti. Hawking'e göre yapay zeka kendisini geliştirmeyi sürdürebilir, hatta kendisini yeniden biçimlendirebilir, ancak son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz. Yapay zekanın çok güçlü otonom silahlar veya baskı kurmada yeni yöntemler geliştirme olasılığını Hawking'in altını çizdiği başlıca tehlikeler.
En bilinen kitapları hangileridir?
Hawking, çalışmalarının ışığında bazıları çok popüler olan çok sayıda kitaba imza attı. 1988'de yayımlanan "Zamanın Kısa Tarihi" en çok bilinen eseri oldu. 40'tan fazla dile çevrildi, yaklaşık 10 milyon sattı. Evrenin geçmişini ve gelecekti evreni anlattığı kitabında Hawking uzay bilimi, zaman, Büyük Patlama, kara delikler, ışık konikleri gibi kavramları okurlara basit bir şekilde açıklamaya çalışmıştı. Hawking, 2001 yılında yayımlanan “Ceviz Kabuğundaki Evren” kitabında dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulması gerektiği konusunu gündeme getirmişti. "Kara Delikler ve Bebek Evrenler", "Her Şeyin Teorisi", "Büyük Tasarım" Hawking'in evrene ışık tutan diğer en çok bilinen eserleri oldu.