CEMAL DEMİRTAŞ
TARAFIN NERESİ SEN NEREDESİN?
Ne diyor Ak Parti den kovulanlar sağda solda?
Recep Tayyip Erdoğan bitsin bu hasret dedi.
diyorlar.
Gel artık demedi mi ?
diyorlar.
Bakanlar, milletvekilleri Türkçe Olimpiyatlarında boy göstermedi mi? diyorlar.
Şimdi kalkmış bize FETÖcülerle kol kolasınız nasıl diyorsunuz?
diyorlar.
Dedikleri doğru mu?
El Hak doğru.
Vakti zamanında bu gizli Vatikan usulü örgütün henüz ne olduğu belli olmadığı zamanlarda, devletin en ücra köşelerinde bile çöreklendikleri donemde, devleti harıl harıl soyduğu zamanlarda doğru.
Kimse bunu inkar etmiyor ki. İnandık, yanıldık dendi mi ?
O zaman o güne kadarki kısım bitmiştir. O gün? FETO ne zaman terör örgütü olarak göründü ise, gün o gün.
Bu güne kadar hiç kimse o güne kadarki fiil, durum, tutum, davranış veya iltisakı sebebi ile hiç sorgulanmadı. Hiç ceza almadı.
FETÖ Kasım Gülek ile resmiyete kavuştuğu günden beri emellerine ulaşmak için adım adım ilerledi.
Kırk parçaya bölünen Nur Cemaati içinde kendi adıyla devleşti. İktidarda kimin olduğu hiçbir zaman onun için önemli değildi. Çünkü o hepsini pekala Fetullahçı yapabilirdi. Yaptı da. Demirel in el yazısı ile devlet başkanlarına "Hamili Kart Yakınımdır" mazbatası bile aldı. O okullar hep böyle kurulmaya başladı. E tabi iktidar kimde ise onlar bunu ellerindeki "Hamili Kart Yakınımdır" kartları ile yaptılar.
Nerede Allah diyen dürüst, namuslu insan varsa da kullanmaktan hiç çekinmediler. Bir yanda militan yetiştirmek için dershane, okul, evlerde harıl harıl çalıştılar. Gazete kurdular. Onlarca dergi çıkardılar. Sonra tv’ler devreye girdi. Devlet kademelerini "bir gün" ele geçirmek için bütün yolları kullandılar. Eğer istikbalde hedef var ise her yol mübah dediler.
Soruları çaldılar.
İhaleleri çaldılar.
Koltukları çaldılar.
Hazineyi çaldılar.
Milleti soyup soğana çevirdiler.
Emirlerine alamadıklarını al aşağı ettiler.
Himmet vermeyenleri, gazeteye abone olmayanları, maklube davetini kabul etmeyenleri yerle bir ettiler. TUSKON’a üye edemedikleri, kağıt üstünde sana resmini satamadıkları, saçma sapan Türkçe olimpiyatlarına katılmayan, gazeteye abone olmayan, sümüklü mendil satamadıkları iş adamlarını algı ile, mesajlarla, kaos ile al aşağı ettiler.
Bunlardan biri de bendim.
Hamdolsun. Her şeyimizi kaybetmiş olmak kötü. Lakin "HAİN OLMAMAK, VATANI SATMAMAK, TESLİM OLMAMAK" bu da bizim şeref madalyamız oldu. Sanmayın Anadolu da bizden az var. Hayır. Çok var çok.
İltimas, kayırma, kollama, torpil, nüfuz..
Hain FETÖ'nün en çok yaptığı ve en sevdiği iş(!)lerdi. En solcu bir belediyede bile ruhsat almak, ihale almak, iş yeri açmak için bile adres tek idi. Öyle ervaklarım tamam, her şey tamam ben kimseye muhtaç olmam demek sadece kuru laf sayılırdı.
Akın İpek gibileri işte o paralar, o torpiller, o kayırmalar ile dinozor oldular. Bir düşününüz ; Düğün davetiyesi hasan bir matbaanız var ve siz 10 yılda onlarca Afrika ülkesinin bütçesinden daha büyük bir hazineye sahip oluveriyorsunuz. Bir düşünün. Sıradan bir kaç oteliniz var iken , birden bire dünyanın sayılı ultra delux oteller zinciri sahibi oluveriyorsunuz. Bir düşünün. Sıradan bir sanayi sitesinde sıradan plastik imalatçısı iken bir anda Ortadoğu ve Balkanların en büyük plastik imalatçısı oluveriyorsunuz.
Misaller o kadar çok ki.
15 Temmuzdan önce hain FETÖ kendisi için önemli olanlara emrederek ülkeyi terk etme emri verdi. Bunların kim olduğu da zaten malum. Şimdi oralardan hem kendilerinin ne kadar masum olduklarını anlatmaya, hem de hala parmak sallamaya, bir gün gelecek... demeye devam ediyorlar.
Devlet kendine parmak kaldıranların damarlarındaki kanın rengini dahi çok iyi bilir. Bir çoğuna kayyum atandı. Bazıları bir şekilde yolunu bulup mallarına tekrar kavuştu. Bunları da maalesef ibretle izlemekten başka yapacak bir şeyimiz de olmuyor bazen. En başta hain FETÖ olmak üzere sonunda tüm mal varlıklarına dondurma kararı verildi.
Nihayet.
Elbette bu kararlar neden bu kadar geç kaldı diyen yüzbinler var.
Fakat her defasında adalet diyen süzmelerin eline koz vermemek için de olabilir.
Bu karar en azından 251 şehidin ailelerine bile bir umut olacaktır.
Servetin boyutunu tasavvur etmek bile mümkün değil.
Öyle bir yapılanma ki. Resmen şok olmamak, bakarken bile dehşete düşmemek elde değil.
Askeriyeye yerleş,
Valiliğe, kaymakamlığa yerleş,
Bakanlıkları teker teker ele geçir,
Tüm ihaleleri, işleri kendi militanlarına ver,
Şirketleri, işletmeleri Tuskona üye yap,
Olmayanları yok et,
Himmet, memurlarından aylık pay,
Katalogdan evlendir,
Şantaj ile iş bitir....
Say say...
Şimdi bazıları nedense vicdan adıyla meseleyi ajite etmeye kalkıyor ya, bayılıyorum onlara.
Neymiş, onun mahallesinde yaşlı bakkal amca bir gece ansızın eşi ile birlikte alınıvermış, halbuki onlar ne kadar da iyi insanmış. O yaşlarında hala hapisteymiş.
Bir başkası.
Sırf malum bankaya para yatırmış da, onun haberi olmadan telefonuna bylock indirilmiş de, sırf Allah rızası için maklube toplantısına gitmiş de, bunun için görevden alınmış, hapse atılmış, hasta olmuş, kimsesi yokmuş.
Van vah.
Cübbesini giyiveresi geliyormuş.
Bak sen.
Benim için bir Allah kulu cübbe giyivermedi ama.
Kökten Feto düşmanı olmanın bedelini ödeyenler için kimse gözyaşı döküvermedi. Onu da boş verin , bir Allah kulu geçmiş olsun bile demedi.
Bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğanı bir kere bile görüştüğümüz de vaki değil. Ak Parti de bir gramlık görev almışlığımız da yok, istemişliğimiz de. Bir tek ihale de almadık çok şükür. Kimsenin kapısına da gitmedik. Siz hepsini yaptınız. Biz sizi inadına savunduk Reis var diye. Reis sıradan biri değil. O bir dava lideri. Bunun için hep Reis dedik. Fakat Siz? Zalimler, hainler içinde zerre aradınız. Canım bu kadarı da olmaz ki dediniz. Biz hayır diyoruz. Bu kadarı ne ki diyoruz...
Ne kadar da masum oluveriyorlar değil mi?
Kavgada ne zamandan beri yumruk sayılır oldu ?
Ne zamandan beri savaşta düşman seçilir oldu?
Bana bakın!
Çıktığınız tv kanallarında, attığınız her twitte, yazdığınız her gazete köşesinde, sizi okuyan on binlerin ciğerini dağlıyorsunuz. Yüreklerdeki saygı ve sevgiyi kendi ellerinizle yok ediyorsunuz.
Biz sizi böyle bilmezdik dedirtmeyin artık.
Cumhurbaşkanının tam ensesindeki katil 18 yıl ceza alıyor. Bu mu adalet? İçinizden sanki "on çok şükür müebbet değil" dediğinizi duyar gibiyim.
Biriniz de çıkın neden bu cezalar mukafat gibi desenize.
Durduğunuz yer ile savunduğunuz değer bir degil.
Vesselam.